Son neşriyat Birkaç düşünce. Yazan: Halid Fahri OZANSOY Milli edebiyatın, milli kültür- den doğacağını ispata hacet yok- tur. Bunu, herkes tastik eder, Ve yine şunada iman ederiz ki, san'at sahasında da - ilim sahasında ol- duğu gibi - hariçten, diğer millet- ler edebiyatından birtakım yeni fikirler, şekiller getirmeye de lüzum vardır. MilH karakterini muhafaza etmek çartile, asri bir edebiyatın başka türlü teşekkülüne de imkân yoktur. k Ancak... Evet, işte burada bir «ancak» - la karşılaşıyoruz. Tamamile yaban- cı edebiyatların tesiri altında kalı- narak mahaili edebiyatın ihmal -edilmesi de imkân dahilinde değil midir? vakıa bu tesirleri kendi zekâsı ile yumuşatmasını, eritme- sini bilen şuurlu ve olgun san'at- kârlar için böyle bir tehlike bahis mevzuu bile olamaz. Yalnız ne ya: zıkki, bu Eiymetli zümreye iltihak edemeyen zayıf ve mütereddit yâ- zıcılar, harici edebiyatların tesiri altında çok defa kendilerini kay- bediyorlar, varlıklarından sıyrılır gibi hazin bir manzara gösteriyor- lar, Bunların eserleri, bu eihetten, ağlanacak bir mahiyet almaktadır. Hele genç edebiyatçıların bu teh- likeye en fazla maruz kajdıkları inkâp edilemez bir hakikattır. Ara sıra çıkıp batan mecmualarda oku- duğumuz bütün o kubik, fütürist ve dadaist şiir nümuneleri bütün o ipsiz sapsız hikâyeler bunların pek göze batan acaib örnekleridir. Vakıa milli şuurun doğurmadığı, çünkü doğuramıyacağı bütün o garabetlerden, ne bu gün, ne yarı ortada bir iz kalacaktır, fakat ne de olsa boş yere sayfaları dolduran ve zevklere balta salan bu kötü taklitlere bir takım masum ye Elim koynumda Kaldı Kurudu bütün pınarları köyümün Pınarlar ki bir zaman boşuna akardı Ağla gözüm | sılaya kapandı yeltar Yollar ki sonsuz bir bahara çıkardı. Postayı bekleme elin koynunda Medet umma uçan kuştan, geçen gemiden | Bekle kalbim, bekle, bahar gelsinde Bir başka sevdaya koyul yeniden. Çocuk ve ağaç Bir çocuk devrediyor bahçeyi, Gözleri dalgın ve ısla Şimdi süküna yakın, Ve şimdi herşeyden uzak... Yaşıt ağacının dalında Günler zamana bir oluk. z Yüzüne bakmayın, yüzüne Ağlamak istiyor çocuk. Düşen sarı yaprakların ği Duyuyor, duyuyor ürpermesini. O artık ağaçla konuşuyor Ağaç işifiyor sesini. Başı tevekküle bağlı, Dilinde manasız bir isim. i Kuşlar ne kadar yorgun olsa Düşmüyor gagalarından mevsim. İkisi beraber yaşıyor, İkisi teselliye muhtaç. Uykuda gibi anlaşıyorlar işte; Çoçuk ve ağaç.. Şinasi ÖZDEN Emin ÜLGENER zavallı iradelerinde kapıldıkları görülüyor. İşte onları kurtarmak içindir ki, diğerlerinin karşısına dikilmek, yavaş yavaş, bir zaruret olmaktadır. Hele gizli maksatların açık söylenmeden telkin edilmek istenen bir takım çapraşık ve ol fikirlerinde bu nevi yazılardan, zehirli bir koku gibi, için için &iz- dığını da bazan hisseder gibi olu- yoruz. İşte bilhasan bu gibi eser- leri de önlemek için de çok uyanık bulunmak lâzım geliyor. Son z2- gi v mandâ& bir salgın hajini #80 "© gittikçe te'lif eserlere kargı alâka- sızlığı çoğaltan tercümelere gelince, bunların faydahsı ve lüzumlusu ile üstünkörü veya zararlısını ayırt etmek de ayrı bir mesele ortaya koymaktadır. Fakat Şehir tiyatro- sund& da kendini gösteren bu te'lif düşmanlığını bir başka yazıda daha esaslı gözden geçirmek doğru olur. Şimdilik yalnız işaretle iktifa edi- yorum.. H. Fahri OZANSOY 149 — Servetifünun — 23173