ROMEN EDEBİYATINDAN : M ÜS ELLES | Yazan : Dan PETRAŞINCU | u Bhemmiyetle, eskimiş bir naza- riyeyi tekrarlıyordu, Lâfını, güzel süslenmiş, tatlı getirerek içeri giren Maria oldu. Onun mevcudiyeti mu- haverenin mânasını değiştiriyordu, Florian ayağa kalkmıştı. Maria'nın ikram ettiği bardaktan içip teşek- kür ettikten sonra yine ayakta kal- dı çünkü hararetlendiği zaman da- ha yüksekte olup tahakküm etmeği düşünüyordu. e Artık umumi şeylerden bahse- an harp, faşizm, demokrasi, at... Fakat Simeonu Mari#'nm git- mek niyeti olmadığı sarstı. Ma ria, Florian'ı çekemediğinden (Buş- tan böyle görünmüştü) daima çekilir, sâdece giderken vedalaş- mıya gelirdi. Simeon başkalarıyla olduğu zamanda - alelıtlak ziyaret- çilerle - karısı, biroda gecikmemeyi tercih ederdi. Simeon münakaşe- lara karışmasını ondan rica etmi- yor ve hattâ yegâne vazifesi din- lemek olan &ilik zevce rolünü oy- namasında Maria'yı serbest bıra- kıyordu. Karısı da başka birşey istemiyordu zaten. Fakat şimdi Maria çok ciddi bir edâ ile basbayağı lâfa karışı yor. Harpten korkuyor ve gülünç 70 — Servetifünun — 2340 | Geviren : Cavit YAMAÇ| bir kıymet hükmü savuruyordu. Simeon merak ve daha sonra can- sıkıntısiyla ona baktı. Gizlice çe- kilmesi için işaret etti fakat Maria anlamamazlıktan geliyordu. O bulunduğu zaman Florian ile mu- haveresi zenğin oluyordu, Fakat Maria'nin mutfakata hiç işi kal- mamış mıydı! Gözgöze gelmiye muvaffak olup ta kızgınlıkla ona bakınca karısı bigünah gözlerini ona dikip... kendini iyi hissedip et- mediğini sordu. Bu artık iyice can- sıkıyordu. Birden sinirlenerek : bizi yalnız bırak! Florian bir çümlenin ortasında sendeledi. Maria, utandı ve kızara- rak derhâl kalkti tepsiyi alarak gözleri yerde, çıktı. Bir iki saniye sükütten sonra, Florian : — Karna pek ehemmiyet ver- miyorsun, dedi, Ve içinden: Ne terbiyesiz ! diye söylendi. Simeon, arkadaşının kendine kinle baktığını hissetti (fakat ayni zamanda dahili nefret ve tuhaf bir baygınlık ona heyecandan titri- yen bir sesle şu kelimeleri söyletti: — Bilsen, Florian, hayatımın en büyük hatasını bu kadının teş- kil ettiğini... Bu da nesiydi ? Florian, dostuna itimatsız göz- lerle bakarak : — Yapma, be yahu! dedi. Simeon, belki dg onu denemek istiyordu. Mamafih Simeon'da sa- mimi olan bir tarafı vardı. Samimi bir jestle ona yaklaştı: — Neden böyle konuşuyorsun! Muayyen bir ruh haletinin tesirl altına kalmış zehabını veriyorsun bana! Belki, şimdi de çekiştiniz! Ben, hakikati söylüyorum karın hakkındaki fikrimi tamamiyle de- ğiştirdim. Simeon tecessüsle gözlerini onu- kilerin yanına kaldırdı sonra yine indirdi: — Onu çekemez oldum artık! Ve kendi kendine; kendini bu kof adamın yanında daha çok berbab et, bakalım da yarın yanında ka- barmağa başlarsın ! Florian ayni samimi edâ ile; — Bunu bana söylemeni bek- liyordum. Fakat şimdi de yanılı- yorsun, Tıpkı... Demek cessretini gösterdi; Simeon «tıpkı... bekledi- ğim gibi» mi diyecekti diye dü- şündü, sinirlendi : — Bunu sana söylememde hiç bir mâna yoktor, Florian i Fakat Maria... — Öyle ise ne diye onunla ev- lendin ? Fakat Florian artık klâsik su- aller soruyordu. O zamana kadar karıştırdığı kitabı elinden masa üzerine attı ve kalktı: Florian çe- .kilmezdi, bilhassa karşısında ayak- ta duranlara bakarak oturduğu za- manlar, Espiritüel mânada olmasa bile bir faikiyet kazanmak İsti- yordu. — Onu kadınlardan vazgeçmek; tamamen vazgeçmek; fhiyetile al-