Şairin Pp ariste, başta 1885 - e Doğru, nakl Verlalpis olmak üzere, sanbolist- ler grubu, Rimbaud'nun dehâsına hayran kalıyorken, bunun ortada olmayışı hayatı hakkında yaratılan efsâneleri hakikatleştiriyordu. Rim- baud'nun ekzantrik hayatı nazar- ları dehâsı üzerine çekiyordu. Bu esuada, edebiyat ve tani- dığı şairlerin adi addettiği muhi- tinden tiksinen genç şair, tıpkı muasır kudretli Jules Laforgue'ın «Les pleuvs dela Bonne Volant& sindeki gibi, (For - West'te olmast bile) Habeşistan ve Arabistan çöl- İerinde, her an ölüm tehlikesi ge. çirerek dolaşıyordu. Rimbaud'nun şiiri daima bir «circonstance» şiiri idi. O sadece, içindeki ateşi yatıştırmak ve bo- şalmak ihtiyacıyla yazıyordu. Avrupa'daki her gezintisinden yorgun, asabı bozuk ve kederli bir halde Charleville'deki evine dönen Rimbaud büyük bir titizlikle yaz- mıya koyuluyordu, Her mısra kendinden içinden, kanından geli- yordu. Onun şiirini sanat kalite- sinden önce başka bir cepheden görmek icabediyor : Rimbaud ha- kikatte devam ettiremediği ekzan- trik hayatını şiiriyle tamamlıyordu. Onun Charlevilledeki her tatili kendini yontmak, yeni bir insan yapabilmek için yeni motiflerin fırsatını aramakla geçiyordu. Onun hayatı, daimi bir entel- lektüel ve sosyal huzursuzluklar ve neticede yene verdiği imkân- sızlığın daima peşinden koşarak, hareket halinde bulunmak ve dünyada mevcut her şeye daimi bir isyandır. Hiç birşey onu mem- nun ve tatmin etmiyor. Hayatı her tarafından pek basit olarak görüyor. Bundan ötürü yazıyor ve yazarken daha ileride gözlerile göreceği bir alemin hayalini geti- riyordu. Rimbaud'nun cenneti Afrika olmuştur. Çünki, ona göre cennet, benliğin #amamiyeti ve yalnızlık içindeki mutlak hüriyetti, YAZAN: MAHMUT ÇAMAY Mavi ufuklar endişesi 1880 -e Doğru Paris'te edebi hayat ve muhitini tanıyıp gairler- den bazıları için bir ilâh kadınlar için bir fikri sabit halini wlan Rimbaud, Fransa, Belcika ve İn- giltere'yi yaya ve trenlerde bilet- siz seyahat etlikten sonri, anvesi ve kardesi ve kardeşi İsabelle'in yanına Charleville'e geliyor. Fakat bu defa, her vakitten daha ziyade burada kalmak niyetinde değildir. Yerinde saplı kalmag mecburi- yeti en titiz bir surette slay et- mek istedigi vaziyette bizzat ken- dinin kalması onu kurtaracak bir hâle getiriyor. Bir akşam, kimseye görünmeden sessizce cebine 400 frank koyarak, Charleville'dan ay- nlıyor. Kıbrıs'a gidiyor. Fakat içindeki muazzam <eş igin bu adayı pek küçük, pek 80- murtkan bulduğundan orada Af- rikaya, Mısıra, Kızıldeniz sahille- rine dogru geçiyor. Aden'e muvasalatında, (1840 de: «Kızıl denizin sahilinde, bü- tün şehirlerde: Ceddeh, Süakim, Mesavvah'ta, Hödeybat'ta İş ara- dım. Buraya Habeşistan'da bir hayli dolaşıp iş aradiktan sonra geldim» diye yazıyor: Ve «birkaç yüz frank biriktirir biriktirmez, derhâl Zan- zibara'a doğru hareket edeceğim» diye ilâve ediyor. Kahve, pamuk Büyük Sergüzeşti ve şeker ticaretiyle uğraşan «Ma- zıran, Vianney ve Bardey» şirke- tinde iş buluyor. Fakat Aden'de hayat şartları ağırdır: iklim, tabi- ab onu endişelendiriyor sonra &yni yerde bir hayli kalmak mecburiye- ti onun canını sıkıyor: Bir başka mektubunda Arabis- tandaki hayatını şöyle anlatıyor : — Kuru bir ağaç, bir tek ot, bir parça toprak, bir yudum talı su yök. Aden, dibi kuru dolu sön- müş bir yanardağıdır. Lâvlar'dan başka bir gey göremez bir şeyle temag edemezsin. Volkanın sert duvarları havanın girmesine mâni oluyor; bizde bir kireç kuyusu gibi olan bu kuyuda dönüp dolaşıyoruz. Böyle bir cehennemde yaşdyıb ça- lışmak için insanın Patalizmin Kur- banı olması lâzım.» Fakat bir müddet sonra «Bar- dey» firması Harrarda bir şube açıyor. Ve kahve, piring ve Pa- muk toplamak üzere Rimbaud'yu oraya gönderiyor. Onun müteşebbis bir adam olduğunu gören patron maaşını 416 franga çıkarıyor Ve kârdan da onda 9Yo2 veriyor. Rimbaud 1885-6 kadar, Harrar da “Bardey,, firmasının rüümeâsili olarak kalıyor. Fakat, ona göre, bu işte pek parlak değil, bundan dolayı «meçhul diyarlarda iş yap- mayı» düşünüyor. Canının sıkıldığını anlatan gü- zel bir mektubu vardır: “Ben, hayatı o kada sevmiyo- Tum, Ve yaşıyorsam yorgunluktan yaşamağa alışkın olduğumdandır. Fakat bu çetin iklimde hep böyle kederlenip şimdiki gibi yorulursam, hayatım çabuk tükenecek. Çok si- kür ki bu hayatı tek olarak yaşı- yorum... Bundan daha kötü şekâiti haiz bir hayat tasavvur demiyoram..., Fakat, ümitsizliğe hiç bir za- men düşmemişti : “Benim faikiyetim, kölpsiz oluşumdandır., Yegâne gayesi hür bir mevki sahibi olmak, fakat buna erişemi- yeceğinden de çok endişe duymak- tadır : diyordu, — Desamı Son sahifede — 53 — Servetifünun — 2339