ROMEN EDEBİYATINDAN : MÜ SEHILI ES | Yasan : Dan PETRAŞINCU imeon bahçeyi kazıyor, çâpa S ile toprağı eşeliyor ve bugün «dahili hayat» denilen şeyi düşünüyordu. Bu «dahili» denen hayatı kaç âciz kirletmemiştir ! Neş'e ve fizik sihhatin birleşe- rek inââna hüznü yaklaştırmadığı günlerden biriydi. Fakat, bozguncu gözlerden sakınabilmesi için Bihirli ve devamlı bir surette kaynuşan « dahili hayattan» mahrum fizik sihhat de bir şey ispat etmez. İki eli ile tutup ve ayaklarıyla bastırdığı çapa uzun ve bir met- re genişliğinde, yemişler gibi diri toprak parçalarından vücude gelen kazılmış bir arazi vücude getirmişti. Dipten, tâ mutfaktan, şarkı söy». liyen Meria'nın soprano sesi du- yulmaktaydı. Onun çarkısı çalış- mıya teşvik, saadetler yayıyor- du. Son günlerde Maria, yorul- mıyan bir neş'e, bir şakraklık ol- muştu, Ev, kahkaba ve şarkılarla, garkolmuştn. Sırrını gurur ve sâ- kinlikle gizliyordu. Onun sırrıyla dünya bir başka mâna alıyordu, Simeon'a biraz lâkayd bakıyordu. O tamamiyle onundu, fakat tuhai bir hürriyet kazanmıştı. Ürküyor ve hasislikle sırrını gizliyordu. Ben- liğinde taşımıya başladığı o küçük Simeon tehlike ve gaybubeti esna- sında büyüğünün yerini alıp onu teskin edebilirdi. Simeon bearisti, vâris istemiyordu, Kibri, mâzi ile istikbâl arasına kati sınırlar çeki- yordu. Onların arasında kalıyordu. Fakat Maria ona bir süpriz yapa- çak! Kendini muhafaza ediyor, 58 — Servetifünun — 2339 | Çeviren: Cavit YAMAÇ| vücudünü itina ile gezdiriyor, ko- casını çok seviyor ve kendini dün- yanın merkezi-sanki herşey etrufın- da hürmetle dönüyormuş herşey onu müdafaaya hazırlanmış ve sanki onun iyi olmasi bütün dünyaya emniyet (veriyormuş - sanıyordu. Evvelki gün, mezarlığa gitmişlerdi. Maria, bir şeyden ürktüğü zaman kabristanda kendine bir kurtuluş arıyordu. Çiçekler, mumlar estin alıyor ve o zaman Simeon karısı- nın <rahatlamıya> gittiğini bili. yordu. Simeon karısını büyük bir zevkle gitmeğe bıraktığı ve yanında beraber gittiği yer me- zarlıktı. Vahşi kır ve bahçelerle çevrilen mezarlık ölüler için oldu- ğu kadar diriler içinde güzel bir uzaklaşma yeriydi. Mezarlar ara- sında bahar daha kuvvetli, çiçekler ise daha asildi. Maria'nın ruh temiz- liği mezarlıktakendievini buluyordu. Ölülerden, kendilerinin henüz çırpındıkları kepazelikler içinden kurtulanlardan sevimli gölgelerden bahşeder gibi konuşutrlardı. Öldük- ten sonra hepimiz mükemmeliz, Simeon, daha ağır, Maria'yı da- ha yanında hissetmek için onun koluna dayanıyordu. Mezarlar ara- sında dolaştıkça az konuşuyordu. Patikalardan itina ile geçiyorlar, çürüyen fakir haçları kaldırıyorlar sunra ne göğe ve de toprağa bak- madan kımıldamaksızın kalıyor- lardı. Maria kocasının buraya geldik- çe iyileştiğini görüyordu. Bu ge- zintileri sâkin sevgi günleri ve saa- det saatleri takib ediyordu. İşte, bunun için Simeon bugün bahçeyi kazıyordu. Adalelerini yo- rarak, terliyor ve hafiflediğini, ha- kikaten mevcut olduğunu hissedi- yordu. Küçükken köyde yaşamış bugünkü işi onu çocukluk bö- taralarıyla garkediyordu. Fakat bu- raya toprdkla temas etmek ihtiyacı değil de bunu bir bahane gibi kul- lanarak geldiğini anladı. Maria, avlunun taş döşeli yo- lunda terliklerini şürükliyerek ko- şup geldi. Toprağı tam eşelenmiş görünce bir küçük kız gibi yerinde zıplayıp ellerini çırparak memnu- niyetle: — Bırak seni kucaklıyayım. Yaptıklarınia bunu hakettin... diye bağırmağa başladı. Kocasını böyle ev adamı gös rünce, Ootamamile (kazandığına kaniydi. Boynuna sarıldı ve yüzü” nü ufak ve acele öpücüklerle gark etti. O yarı ikna edilmiş, hafifçe protesto ediyordu. Sonra Maria çiçekleri nereye dikeceğini tarif etmeğe koyuldu. Birçok ilmi ve halk dilile çiçekler saydı, sanki dünyanın bütün çiçeklerini biliyor- du. Simeon şaşırıyor, tebes&güm edi- yor ve taştik ediyordu. Kadın eğilip, toprağı ellerile karıştıyor, kazılmış toprağa atlıyor ve sonra kendi ken- dine takılarak kocasının kucağına düşüyordu. Kahkahalarla.. nihayet hatırına bir şey geldiğini göstermek için kısaca bir «a!> çığlığı kopa- rıp mutfağa doğru koştu. Bir iki saniye sonra onun hizmetçi Me- rioara'ya çıkıştığı duyuldu fakat