Selçuk Kültür hayatı hakkında araştırmalar: SELÇUKLARDA İLMİ > A & A MN : IE Ss M A İ r. a Ü N e İK “mi Devr nazariyesi, aurette nakledilir ve esüsen tenasuha da inanır- İar ve nihayet Bektaşi menkibelerinden bektaşi azizlerinden bahsedilir. Hülâsa yoll söylediği- miz bu hususiyetler, bir şiirin Bektaşı - Kızılbaş ve hatta anlayanlarça aslen bir olan bu iki zümreden hangisine ait olduğunu derhal anla- tır. Melâmi şiirine gelince - son Melâmiler müstesta - çünkü onların içinde şiir söyliyen çok, fakat şair; Hocamın bulunduğu bir istis- nadan başka; hiç yoktur.- Bunda vahdetivücu- dun en coşkun tezahürleri vardır. Muhiddini Arabinin irfanı, aşk ve cezbesi tamamile barizdi. Tevelli varsa da tebberi hemen hiç yok gibider. Varsa bile mutlaka rumzidir ve velmi varlıktan teberri edilir. Müstehiz bir edaya değil, istihzanın kokusuna bile tesadüf edilmez. Hülâsa İrfan esasına dayanan ve vahdetivücudun tahakkukunu aşk, suhbet ve cezbe ile elde eden Melâmiler, mes. lekletinin O hususiyetini şiirlerinde tamamile göstermişlerdir. Cezbenin husulünü mürşidin fey nazarından bekliyen ve her zaman da bir tek; mürşide bağlanan Ayin, Rusum, Kisve gibi zavahirden sakınan, bu suretle bir tarikat olmaktan ziyade bir meslek erbabı sayılan Melâmilerin bütün bu hususiyetleri şiirlerin de görülür. *Yasvvufi - Zühdi edebiyat ise namaza, oruca, hacca yani tek sözle şeriatın zevahirine riayeti emreden, dini anane ve menkibelerden dünya» nın - ki Melâmilerde hakkın zuhurundan iba- retir, binaenaleyh haktır. Kötölüğünden, riyâ- yat ve ibadetten bahseden bir edebiyattır. Mu- hammediye ve Ahmediyeyi bilhassa birincisin- deki irfanı inkâr etmemekle beraber, bu nevin aruzla yazılmış kitapları olarak anabiliriz, bu nevi, tamamile iskolastikti. Nihayet tasavvufi edebiyat diye ayırdığımız edebiyat, müetkil bir vasfı haiz değildir. Ancak şairlerinin bu saydığımız zümrelerden bulunduk- larını yakinen bilmediğimizden O ayızıyoruz. Mamefih bu şairleri, tercümeihallerine göre 36 — Servetifünun — 2337 tenasuha çok yakın bir: olmasa bile şiirlerine bakarak bu zümreleden ithal edebiliril. Meselâ, Nizam oğlu, bir çok şiirlerinde Hurufi akidesini izah etmiş ve hemen her şiirinde geniş bir irfan ile vahdetivücudu terennüm eylemiştir. Keza Niyazinin Melâmi- lerle pek açık bir alâkası vardır. OHülâsa bü- tün bu zümreler; ilhamlarını Yunustan almış- lar, «LİSANÜLGAYP> denilen o büyük şai- rin moaakkibi olmuşlardır. Yunusun yayılmış şöheretine malik ve ayni kudreti haiz diye bir tek şairimiz var. Fuzuli. Hece ile yazmamakla beraber çok çok açık bazı şiirlerile ve evliya olarak gös- terilerk halk tarafından da sevilmiş olan ve bu suretle tarihin gösterdiğ gibi hakikaten divan edebiyatile halk edebiyatı arasın da bir şairbulunan FUZULİ de bütün Türkler tara- fından sevilmiş bir çok şiirleri bestelenmiş, halk edebiyatı şairler ona nazireler yazmışlar, bu suretle aruz, halk edebiyatımıza girmiştir. Halk edebiyatında kalenderi, divan ve seniâinin meydana gelişindeFuzulinin büyük bir tesiri vardır. Fakat Fuzulinin tesiri altında kalan şairlerimiz çoksa da muvaffak olan bir tek şairimiz yoktur. PM dye Onüçüncü asırda Anadoluda destani edebiyatı Yukarıda peyh San'an kıssasını ve Salsâl- nameyi anınıştık! Bunlar, tamamile destani mahiyette olduğu gibi Türk - Bizans muhare- beleri dolayısile bu edebiyatın 18 üncü asırda inkişaf ettiğini Fuat Köprülü söylüyor. Ona göre Seyyit Baddal Gazi ve Melik Danişment ve Ahmet Gaziye ait destanlar, bu sırada ya- yılmıştı. Bu münasebetle bu iki destanın ma- hiyetinden de kısaca bahsetmemiz lâzımdır sa- niriz. Ahaneyg göre Baddal Gazi, İmam Hü- seyin oğlu Zeydelâbidinin oğlu Zeyt sülâlesin- — Devamı tar —