C'ye EMMANUEL BOVE'DEN: HALID FAHRI OZANSOY e — Esasen, işi bana bırakın. Siz bir kaç adım geride durursunuz ve ne zaman çağırımam o zaman yaklaşırsınız. Tesadüf bu ya, şayet başkalarının gel- diğini görürseniz, ıslık çalınız kâfi. Ben bunun ne demek olduğunu anlarım. — Fakat şayet adam size hüviyet cüzdanını gös- termeği reddederse 9 — İşte benim de size asıl o anda ihtiyacım olacak. — Ya eğer imdada çağırırsa, ve bizi tevkif ederlerse 9 — Hiç bir şeyden korkmayın... imdada çağirmaz. Bir rezaletten pek korkar. Fakat fazla çene çaldık. Vakit geçiyor, Hiç tereddüt etmeden, usta soyguncu çiftin izine daldı. Geri dönerek: — Ha! unutuyordum, dedi. İsminiz ne? — Arnold. — Pekâlâ. Gel peşimden, Arnold. Arnold muvafakat makamında başını salladı. Birkaç adım yürümüştü ki, birdenbire yan çizip kaç- mağı düşündü. Meçhul adam, ne derse desin, ihti- mal hakikaten polistendi. Ve soymağa hazırlandığı gezici de ihtimal ayni meslektendi. Fakat iyi bir iş yapmak arzusu bu şüpheyi izale etti. «Böyle güzel bir fırsat hiç şüphesiz bir daha ele geçmez» diye düşündü. Birkaç dakika sonra, kendisi de ağaçlıkta kay- boluyordu. Etrafında her şey karanlıktı. Her şeye rağmen, pek müsterih değildi. Ansızın, kulaklarına, yüksek perdeden sesler geldi, Durdu, dinlemek için nefesini tuttu. Bir ses: — Bana polisten olduğunuzu ne ile ispat eder- siniz diyordu. Esasen, öyle de olsanız, yapacağınız şey, sadece benden hüviyet varakamı sormaktır. Bu bahçe, umumi bir yerdir. Burada, hoşuma giden her hangi bir kimse ile dolaşmak hakkına malikim. Haydi bakalım, gösterin bana polislik işaretinizi. Sahte polis; — Madamla beraber beni takibedeceksiniz, dedi. Eğer verecek izahatınız varsa, bunları bizzat komi- sere verirsiniz. Ben, sadece, bana verilen emirleri infaz ediyorum. — Yalnız biliyor musunuz, ben kimim f — Bu, bana taalluk etmez. — Görürsünüz. Bu anda kahramanımız, kendisiğin çağırıldığını işitti. - Arnold, Arnold, gel biraz buraya, — 33 — Bir an tereddüt etti. Fakat ruhunun güzelliğini göstermek arzusu yeniden onu sardı. Kurtuluşu mev- zubahis değil miydi) Demek ki artık geri çekile- mezdi. «Dolaşanın derhâl müdafaasine girişecegim. İki kişi olacağız. Demek ki benim için korkacak bir şey yok.» diye düşüudü. Saatlerdir tahayyül etti- ği bu güzel hareket en sonunda vukun gelecekti. İleriledi. Bir lâmbanın ziyası, yaprakların arasından, garib bir sahneyi aydınlatıyordu. İtina ile giyinmiş bir adam, elleri kollarile hareketler yapıyor, namu- suna dil uzatıldı diye protestolarda bulunuyor, bazan yanındaki kadına birkaç kelime söylemek için sö zünü kesiyordu. Mamafih, usta soyguncu, hissiz bir tavurla, arasıra bir jest yaparak, dünyanın bütün sözlerinin kendisini ikna edemiyeceğini anlatıyordu, — Sen misin, Arnold? i — Evet. — Bana yardım et, Bu güzel Mösyöyü şefin ya- nina götürmeliyi. Kahramanımız kıpırdamadı. — Ne bekliyorsu Cevap vermedi. Sahte polis hayretle ona baktı. — Anlamadın mı? O zaman, birdenbire, Arnold bir başka adam kesildi. Bir nefeste: — Bu yaptığınızı yapmağa utanmıyor musunuz 9 diye haykırdı. Size sorarım bunu, Karakola siz be- nim peşimden geleceksiniz. Anladınız mı? Siz gele. çeksiniz. Siz bir küstahşınız Bu anda delikanlı, müdafaasına giriştiği gece do- laşana doğru eğildi. Fakat daha yüzüne bakar bak- maz, ağzından bir iniltidir çıktı, Bir yolun kenarın- da, küçük kızı götürmek üzere kendisine bırakma» larını rica eden otomobilli adamı tanımıştı. — Delikanlı, hayretle : — Nasıl, giz misiniz ? Dedi, Kendisi de kahramanımızı tanımış olan gezici: — Evet, benim, diye cevap verdi, Görüyorum ki &lz bir mutahassıssınız. Demek &ize verdiğimi kâfi bulmadınız * Benden gene ne istiyorsunuz 9 Fakat Arnold, tekrar gene soğukkanlılığını elde edebilmek için çok ileriye gitmişti. Gezicinin 8öxle- rine kulak asmadan devam etti. -— Siz bir haydudun elleri içine düşmüşsünüz, Mösyö. Kendisi beni de cürüm şerlki yapmak isti- yordu. Fakat beni tanımıyurdu. Eğer isterseniz onu polise teslim ederiz. Bu suretle cemiyeti tehlikeli bir şahıştan kurtarmış oluruz. — Depamt sar — 33 — Servetifünun — 2337