sOlnolt LİMAN Yazan : « Basın Birliği » nde 12 genç ressamın açlığı sergi, en enteresan sergilerden biri oldu. Abidin Di- no'dan gayri, diğer onbir ressam ilk defa (*) olarak tablolarını umu- mâ sunuyorlardı Böylece, «limanda hazırladığı- mız» adlı resim gergisi en genç nesilden olan Türk ressamlarının niyetlerini ve hattâ ganattaki ide- allerini getirmiş bulunuyor. Aşağıdaki satırlarda bu en genç neslin resimdeki iderlini gördü- ğümüz resimlere göre karakterize etmeğe çalışacağız, # «Limanda hazırladığımız» adlı resimlerin kıymet ve ressamların- dan bahsetmezden önce bir sergi- nin tıpkı 'vitrinde yer almış bir kitap kadar itips ve titizlikle ha- sırlanmış tehlolardan mürekkep olduğunu hatırlatmak yerinde olü- caktır kanaatindeyim. Sergide bir tablo, vitrinde bir kitap gibi sanatkârdan gelen bir cesaret işaretidir. <Âl, kitabımı oku!» ile «Gel, tablomu gör!» esasta ayni cesa- rettir. Fakat, vitrine ilk kitabı yerleşen şair ve romancı ile gergi- de ilk tablosu görülen ressam arasında bir hayli fark vardır. Romanı veya şiirleri yazan şair ile resimlerini teşhir eden ressam arasındaki fark ; ilki okunmak için kendini şansa bırakmıştır; diğeri sise eserinin geyredileceğinden yani sergiye gelen herkesin tablosunu Beyredeceğinden emniyeti tam olan kimsedir. Hiç tanınmamış ve kıymetli bir imzanın kitaplarını münekkide dahi okutması bir hayli güçtür. Fakat sergiye iştirak hiç etmemiş (©) Tahsil senelerinde Akademideki sergiler müsteşna, 4 — Servetifünun — 2335 KOş$e$i SERGİSİ Mahmud Çamay fakat sanatkâr olan bir ressam kudretini daima ilk sergide dikkati celbedecek bir vaziyete koyabilir. Liman sergisine iştirak eden genç ressamlardan : Haşmet Akal Memleketimizde sanat şubeleri arasında en çok şansli olanı mu- hakkak ki resimdir. Bugün henüz ve maalesef dünyaca kabnl edil- miş bir roman bir şiirimiz yoksa bile, dünyaca kabul edilmesi el- zem olan diri ve orijinal bir Türk resmi vardır. Bundan ölürü on iki genç res- samın ele aldıkları güç, tek mev- zu Türk münevverini endişeye düşüremez. Münevverimiz ressam- larımız on iki ayni şahsiyet ola- rak bu tek mevzuu apayrı taraf- tan göreceklerinden emindir... Fakat, hele tek mevzuu üze- rinde on iki romancımızın (acaba bu kadar varmı dır 9) veya oniki şairimizin bir denemelerini düşü- nün... Böyle bir tecrübeye giremişe- cekleri esasen akla gelen ilk ha- kikattır. X «Limanda hazırladığımız» on ressamın bir bütün yapabildikleri mükemmelen kurabildikleri mu- azzam bir limandı. Dokuz veya onbir eksik veya fazla gelecekti. (Nitekim ilk satırlarımızda, an iki saydıklarımızı bu satırlarımızda on saydık.. Afişçi'yi yani sergiye davet edeni koymadık, ve tama- mile serginin diğer on ressamın- dan ayrılan Nejat Melih'i bu ser- gi ile sıkı bir surette temasta bu- lunduğumuz için uzakta tutmayı maknl bulduk). Bu sergi diğer bütün sergilerden ayrı her şeyden önce bir eşpri iskelesi üzerine kurulmuş bir hâdiseydi. » Ressamlarımızın eserleri üze- rinde edindiğimiz şahsi intibaları burada onların bize verdikleri lis- te sırasıyla teker - teker almalıyız: Nejat Melih: Gençliğini bir renk dağınıklı içinde gösteriyor. Nejat Melih'i şairlerden biriyle kıyas etmek lâzım gelirse Asaf Helet Çelebiye benzetebiliriz. Ya- ni çok gürültülü esasta belli başlı bir sanat keygusu olmıyan bir adam. Yusuf Karaçay: Orijinai afiş- leriyle modern Türk afişçisinin — Devamı 318 inci sayfada — "Kaza. adlı tablosıyla nazarı dikkati celbeden genç ressam Kemal önmezler