'Benim Üniversitelerim (#| Muayyen tahsii devreleri geç- meden ve üniversitede okumadan da cihanşiümül değerde eserler ve- rilebilir ve insanlığa hizmet edile. bilir..Gorki bu tip munevverin canlı bir örneği haline gelmiştir, O , yalnız kendi dilini konuşan > insanlar için değil , bütün dünya milletlefi için de en büyük aufo - didaote örneğidir. Bunun için, o- nun, baş döndürücü mücadele ha- yatına hazırlandığı osralara ait bâtıralarını anlatan bir eserine Be- nim Ünâvereitelerim adını takması gok veciz bir mâna taşır. Gorki, nin a“io - blografigw8 üç eserinden (Çocukluk Hayatım, Benim Üniver- sitelerim, Ekmeğimi Kazanırken ) ikincisinin tercümesinin karşısında ilk düşündüklerim bunlar oldu. Gorki o nadir devlerdendir ki, her memlekette yalnız kendi sanat gağırında yürüyen büyük muhar- rirler değil, aynı zamanda, adını kendi memleketinin Grokisi olarak ilândan zevk duyan cihanşümüi değerde muharrirler görmek saa- detine ermiştir, Jack london, ken- disine, Amerikanın Gorkisi dedik- lerizaman ittiharların en asiliniduy- mustu. Panait İstratinin büyük sanati bütün dünyaya Balkanlerın Gorkisi diye takdim edilmişti. Evet, her memleket kendi Gorkisini ya» rstmaktadır. Gorki, nin Türk hikâyeciliğine mühim teşirler yapmakta olduğunu kimse inkâr edemez Bu tesir iki tarsflı olmuştur : Bir taraftan genç edebiyatçılar onun yüksek sana- tinden ders almıya çalışırken, Go- rki tercümeleri de edebi zevki teşekkül etmiş ve huzırlanmış bir (9) Yazan : Maksim Goski, çeviren : Hasrı Âli Ediz, Remzi Kitapevi, 1941. 189 sayfa, p0 kuruş, gokuyu kitlesi yartmışlardır: Bugün Türkiye,de Gotki, yi anlıyacak ve sevebilecek bir puglio teşekkül et- miştir. Bunu, son zamanlard hum- malı bir safhaya giren tercüme faaliyeti bir kat daha genişletmiştir Aşk Ruyası ve Benim Üniversilele- rimi Türk kültürüne hediye etmiş olan Hasan Âli Ediz, bu faaliyetin beliibaşiı kahramanlarından biridir Temiz Türkçesi ve titiz çalışması ile az bir zamanda dikkati kendi üzerine çekmiş olan kımetli dostu- mun bu faaliyeti bize, henüz bir çok dünya milletlerine nasip olmı- yan bir şeyi kazandırmıştır: Yaba- nel bir müellifin eserini, arada bir başka yardıme! dil kullanmadan, doğrudan doğruya aslından tercü- me etmek annesini... Klâsik ve modern Rus müijellitlerinden, her biri büyük bir emek mahsülü olan teroümeler yapmış olan kıymetli dostum, adaba, bu gayretini kısa bir zaman için de olsa, Gorki üze- rinde teksif etmek ve onun henüz dilimize çevrilmemiş eserlerinden birkaçını daha dilimize hediye et- mek lütfunda bulunmaz mıf Hüsamettin BOZOK F. Dostoewski : “Budala, (*| Avni İnsel'e eskidenberi bir sempatim vardır. Gide'in on mü- him eserlerinden biri olan <«Dün- ya Nimetleri» ni lisanımıza mâle- delidenberi, Avni İnsel, bu Ilk terotimesin- den sonra lisanımıza Garbın en mühim eserlerini maletti, Onun bu gayreti Türk münev- verlerinin şuurlu ve dürüst çalış- masının bir ifadesidir. Pi Çevirenler: Avni İnsel, İhan Akant. Basan: Hilmi, 1941 Kitablar arasında «Budala» , Dostoeveki'nin mü- him eserlerinden biridir. O, « Cürüm ve Ceza » daki Rascolnicow ölmezden önce Prens Miçkin görünmek istiyor, Diğer bütün eserlerindeki gibi «Budala» da onun bir krizinin ifadesi, gitgide artan hastalığının tesirile ve mistik korkusunun gö- rünmek istediği tipe bütün kuv- vetile sarılmaşıdır. Dostoewski, hayatını kemiren hastalığın tesirile daima marazi tiplerle boğuştu. Nitekim, «Cürüm ve Ceza» da ki Raecolnikov ile «Budala» daki Miçkin aynı insandır. İkisi de iyi fakat “başka,, adamlardır, Esasen Dostoewski'nin ele al- dığı bütün eşhas gayri tabii insan- lar silsilesidir. İşte «Budalar de kiler : Hayvan gibi azgın, kaide. lerden uzak, fakat bazen inganli- ğını keşfeden Ragojin. Gösterişten dehşetli (zevk almasına rağmen onu bir buhran inzivayö tıkabilir, Herkesin «Budala» dediği Prens Miçkin'in hayat felsefesi önünde ona tapar, Fakat hastalıklı tip olduğunu muharrir kahramanın eline bir bıçak vererek gösterir. İşte İvolgin'in kara gör, asalet düşkün oğlu, Para için herşeyi yapabilir. İşte Nastasya Filipovna, ro- mantizm ile istprinin musavi tepis ri altında ne istediğini bilmiyen «mübarek bir namussuz» , İşte ayyaş general İvolgin, ya- ian söylemeyi bir sanat edinen ve göylemeksizin önce rahat edemiyen eski asilzade, İşte çalarken, aldatırken hiç düşünmeyen sonunda mübârek w dam olduğunu iddia eden Lebedef. Ve herbiri sözlerinde hareket- ierinde Dostoewski'nin ve hepimi- zin içinden birer parça teşhir eden adamlar, çünki Dostoewseki insani, çok insanidir, — Devamı Som sahifede — 3 — Servetifünun — 2335