27 Mart 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

27 Mart 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yurddaş ! Türkiye, bu harp içinde, en az harp sıkıntım çeken memlekettir. Bunun kıymetini bil. Sıkıntıya düşmemek istiyorsan, bir harp dünyası içinde yaşadığımızı, daima düşün, Tasarruflu yaşa. Nerelerden, nası! ve ve ne kadar tasarruf edebileceğini daima hesapla. Meselâ : — Önüne yiyebileceğinden fazla ek- mek alma. Kuruyan ve atılan bir lok- ma ekmeğin bile, bugün her zamandan daha büyük bir haram olduğuna inan. — Lokantalarda önüne yiyebileceğin- den fazla ekmek korlarsa - ki daima korlar - hemen garsonu çağır, duha küçük bir dilim iste. — Çayına üç şeker yerine iki şeker at. — Fazla yağlı yemeklerden sakın. Mide, karaciğer, bağırsak, şişmanlık hastalıkları hep, bu fazla yağlı ye- meklerimizden ileri geliyor. İnanmaz: san doktora da bir sor. — Boş yere ve lüzumundan fazla elektrik yakma. «Damlaya, damlaya göl olur.» unut- ma ! Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu Nâzımın basılmamış olarak ten- kide aid bir eseri daha vardır ki manzümdur. Beki şairlerin cümle- sine kendi meslek ve tarzlarında bir meselei edebiye hakkında şiir söyletip nihayet bir de umumisini tahlil eylemişti; işte muharririn asıl iktidarı burada tezahür eyler. Görülüyor ki Nâzım şiir ve nazım erbabını tam tedkik etmiş, meslek- lerini tayin eylemişde sonra böyle bir eger yazmağa muvaffak ol- muştur, Nâzım resminde görüldüğü üzere yeknazarda insanı meclüb ederdi. Hayatı sâi ve gayret ile başlayıp devam etmiş ve uzun süren bir hastalık ile nihayet bulmuştur. En meş'ut zamanı iki sene evvel vu- kubulan izdivacından sonradır. Ne fayda ki zavallı genç saadetini bu izdivaç sayesinde temin eyledi ama hastalık ona aman vermedi. Ahmed İhsan TOKGÖZ T HA Boş sahne, acayiptir. Aktörler rollerini oynıyabilmek ve muayyen yerlerde hareket etmek için deko- ra muhtaçtırlar. (Ewprestonisme) denen cereya- nın sanatta (doğuşuyla beraber, dekor o zamana kadar az tesadüf edilen bir ihtiyaç gibi göründü. (BFapresionisme) in iddiaları sah- teydi, fakat yalnız onun &&ye- sinde tiyatro dekoru sahne Rana- tında bir mesele halini alabildi. Bugün tiyatroda dekor mese- lesi en çok ehammiyeti haiz bir mesele halini almıştır. Biz orijinal bir dekor sanatına, henüz, ermiş değiliz. * #x Büyük bir dekoratör olmanın elzem olan ilk şartı, pratikte olsa dahi, büyük bir ressam olmaktır. Yani dekoratör büyük ressamın ve iyi bir resmin ne olduğunu bilmelidir. İyi bir dekorntörün ilk vaslı bir kültür iddiasının bulun- masıdır. Ressam olmıyan, yaratıcı va- sıfları haiz bulunmıyan ve faali- yetlerini şevaletten, arkasından in- ce tahta parçalarıyla tutturulmuş bezleri karalamıya geçenler, deko- ratör addedilemez. Dekoratör, şahsi fikirleri bir sanatkârdır. Dekorün, aktör üzerindeki te- sirini düşünerek dekoratörden bir piyes müellifi, bir aktör bir rejisör kadar, hassas, kültürlü sanatkâr olmasını istemek hakkımızdır. olan Bir iki yıl önce gördüğüm bü- yük bir filmi hatırlıyorum. Rem- brandt'ın hayatına ait bir filmdi. Baş rolde büyük sanatkar Charles Laughton oynuyordu. Korda'da fil- min rejisini imzalıyordu. Harikulâde sâdedilebilecek bu film afişini bir hafta bile tutama- dı. Kimse ondan bahsetmedi. 19) Thalia (tiyatro notlari) adli ve ya- kında kitap halinde çıkacak seriden. $OINOlLKOSESİ Lİ AF Bu filmde aktörün büyük oyu- nundan mada dramın geçtigi kad- ro mühimdi. Bu kedro ise Rem- brandt'ın tablolarından geri bir şey değildi. «İç» ve «dış» tabirile anılan yerler sadece Rembrandt'ın tablo- larıyla süslenmişti. Böylece büyük ressamın hayatını canlandıran ak: tör Rembrandt'ın kendi âleminde bulunuyordu. Burada büyük bir hayat anla yışı ve büyük bir tiyatro santezi vazdı. Tek bir filmden bahsettik, fakat dünya film prodüksiyonu bize böylece binlerce fırsat ver. miştir, ” Lİ Dekor ve aktörün oynayışının sentezi dramın iskeleti ve eti de- mektir. Dekorsuz tiyotro sadece et kalır. Aktörsüz ise iskelet, * LL İhmal edilen bir dekor ihmal edilmiş bir rolle ayni neticeye varır, Bir çok teoriler icad edildi. Meselâ tiyatro bir şiirdir, denil- di, yani ruh olan kelimenin resme ihtiyacı yoktur. Burada büyük bir hata var, Ruh, budist- lerin Nirvâna'sında reşimleştirile- mez. Fakat madde beraberliğinde yeryüzünde buluuduğu müddetçe sadece görülen ve işidilen şeylerle anlatılır. Bunun hristiyan ve islâm dinle: rinin ibadet evlerine kadar erdiği- ni söylemek uzun kaçar. Hristiyan âyinlerinin dramı bile kendi dekorları içinde cere- yan eder. Li gi Dekorun ehemmiyetini inkâr eden, tiyatrodan uzak bulunanlar- dır. Eğer, kazaren bunu tiyatro ile alâkalı birisi yaparsa mesleğini şaşırmış bir adamdır. Cavit YAMAÇ 221 — Servetifünun — 2327

Bu sayıdan diğer sayfalar: