Bundan sonra her nüshamızda sırasiyle elli yıl nUshalarından parçalar alacağız. Elli yıl evvel Servetifünun'un 1 Mayıs 1891 tarihli 6 ıncı nüshadan: Nâbizade Nâzım'ın bir şliri, elinde çiçek tutan bir kız çocuk levhası: Ke hoş yaratmış Allahım, bakın şu hâshanın, hele Bunun kadar güsel çiçek, geçer mi hir daha ole? Ne dilnişin durur, takılsa sinesinde ablamın Çayırlar işinde eerfürez idi bu kad ile Daha siyade vasfa, bir eöz işte gelmiyor dile istanbul pöstasından: No. 6 5 Mayıs 1891 (24 Nisan 1307) Artık İstanbulun her seyir ye- rinin vakti geldi demektir. Haftada birgün tatili tenezzühe hssredersek ve beher hafta birer tarafa gider- sek çabucak son baharıbile bulur ve geçiririz. İlk hafta Kâğıdhane- ye, ikinci hafta Bakırköyüne, daha sonra Veliefendiye, Kadıköyüne, Fenere, Bağlarbaşına, Küçüksuya, Çubukluya, Beykoz çayırına, birer defa da Sarıyerin üç türlü sularına, Emirgân koruluğuna, Arnavudköy akıntı burnuna, Adalara gidersek yazı geçirmiş olursunuz.. Hele bun- Ne rornakı, ne rengi me mesaket-i- edsl var Taraveli cemali var, vekam var, sefası var, Çiçeklenir cemali, nep'eler içinde ablamın. Bu bu ile, bu nas ile, bu hönde-i- zarif ile Bebeklerim kadar hulüsn sevki var, babası var, evvelki gazetemiz ların arasına Karadeniz fenerlerini, Bendleri, Karşıyakaya atlayıp Ka- yışdağı, Âlemdağını katarsanız kı- şın soğuk rüzgârları esmeğe başlar! Ama tiyatru meftunu olup da Ka- dıköyüne giderseniz veya deniz tuzu meftunu olup Modaya duda- nırsanız ona karışmam, sülügü gittikçe kuvvetlendirdiler. Rus Çarlığı Balkanlardaki hıristi- yanları kurtarrcağım diye siyasi yalan bahanelerle Rumeliyi ele geçirmeğe uğraşdı; şimdi de O z28- manki politika imkânlarımn mah- sulü olan Romanya, Yugoslavya ve Bulgeristanın başka şekillere girdiklerini görüyoruz. Bunlar bi- zim için en ibret veriçi derslerdir. Bu dersleri göz önünde tutan Türk milleti sevgili Çümhur Rej- simizin otrafında tek vücuttur. Milletin korumak istediği Türk toprağı ile Türk istiklâlinin masun oluşudur. Bütün safhalarını genç yaşımdan beri takib etmiş olduğum Avrupanın Balkan, yani Rumeli siyasetinde yapdığı şeyler içinde, en acıklısı 1918 senesi mütareke- sini müteakib bize vurmak istenilen öldürücü darbelerdir. O darbeleri Türk milleti canla başla kırdı. 1923 de Lozanda imza edilen Türk istiklâli ve Türk tamamiyeti muahedesini de yapan ve &âltına imzasını atan İsmet İnönü'dür. Bizim için bunları mahfuz tut- maktan başka mukaddes bir va- zife olamaz, millet bu vazifeden ayrılmıyacaktır. Bu hakikati dost da düşmanda bilmelidir. Tarihin verdiği acı derslerin yanında Avrupanın şimdi içinde kıvrandığı iktisat ve iage zorluğuna 218 — Servetifünun — 2327 Gece indi Etajerdeki kitaplara... Gözlerim Duvarlarda levhalar silindi, Ah uyusam, gözlerim ağrıyor : Gözlerim, bebekleri içinden, Kırda geceleyin böcekler gibi, Sinsi ve gizli mehtaplara Tatlı bir ışık yalvarıyor... Ay sızan durgun bir deniz dibi Uykusunu gözlerim arıyor... Halid Fahri OZANSOY müteallik ibret verici haberleri o- radan gelen gazetelerde okuyoruz. Bizim sokaklarda gezerken ikide birde ortaya çiktığını gördüğünüz kira arabalarına bakıp da gülme- yiniz. Bu hel aynen İsviçrede bile baş göstermiştir. O İsviçtedeki kış bizden daha çok kuvvetlidir fakat içinde olduğumız Martın on beşindenberi otellerde mağazalarda ve umumi yerlerde kalörifer ve sobalarda odun ve kömür ya- kılmak yasak edilmiştir! Herkes yorganının altında büzülüp yati- yor! Böyle olduğu halde benzinle işliyen ziraat makinelerini kenare bırakmışlar, eşki sapanlar ve onlara koşulu atlar, öküzler ortaya çıkmış tarla sürüyor, ekin yapıyor. Artık lâtifeye mahal kalmadı! Avrupanın yeni muharebesi, Avrupayı iktisat ve İaşe hayatında bir asır geriye çeviriyor, Gülmeli mi ağlamalı mıf. Bu- rada yüksek bir muharririn aşa- daki sözlerini sia ederek mu sahebemi bitiriyoru «Büyük harbler kendine mahsus kanunlar doğurur, Bu harbi çıkaranların kontorölüne ve ar- zasuna itaat etmez!! Büyük milletleri diktatörce idare eden şefler, meşhur Götenin bir piyesin- de tasvir ettiği sihirbaz yamağı gibi, alevlendirdiği azgın kuvveti durdurmak iktidarından ve tedbiri alabilmekden mahrumdur.» Ahmed İhsan TOKGÖZ