müslüman olmıyan halk aekerliğe girmemek sebebile durmayıp nü- fusunu attırmıştı ve kendi dilini, mezhebini ve milli kültürünü de muhafaza eylemişti. Bunları yaz- maktan maksadım tarihi hâdiseleri tenvir içindir, yoksa o yerlere göz dikmek gibi bir düşünce aklımdan değil hayalimden bile geçmez, Be- nim temennilerim ernavudların tam birlik teşkiline ve iştiklâl te- minine muvaffak olmalarını gör- mekten ibarettir. Pek çok asır- ların yadigârı olan Yunan me- deniyeti yüksek kıymetini asla kaybedemez ve etmiyecektir; Yu- nanistan bu ateşli mücadeleden ve duyduğu kaba tehditlerden kahrâ- mânca çıkacaktır ve kendi varlı- ğını dost komşu Türklerin yanında mükemmel gureitte yaşatacaktır. Avrupayı kasıp kavuran müthiş yangının ve yıkımın nasıl duraca- ğını düşünmeğe gelince bu da deği- Bim gibi kafa yormakla aydınla- tılması kabil olmıyan bir muamma dır, çok karanlık ve meçhuldür. Dünyanin her tarafı tayyare bom- balarından korunmak için karanlık tertibatı alıyor. Yurdumuz dahi bu tedbirleri almağa başladı. Çok nor- mal tedbirlerdir. İsviçre matbua- tından «Jurnal dö Jeenev»in 11 İkinelteşrin tarihli nüshasında baş makalenin adı Obscurcissement'dir yani « karanlıklaşmak » demektir. Makalede muharebenin başından- beri bitaraflığı anlatmak için mem:- leketin her tarafında ışıklar devam ettirildiği halde İsviçre üzerinden uçup geçen harp tayyareleri ışık sayesinde kendisine yol buluyor denilmeğe başlandığı için İsviçre federal meclisi dahi memleketi ka- ranlıkta bırakmağa karar vermiştir. Demek oluyor ki ışıkları kapamak sade muharebeye girmek alâmeti değildir. Dediğim makale muhar- ririnin dediği gibi bu da anlatıyor ki 1940 yeni harp tarzında her şey daimi surette değişmeğe mahküm- dur ve değişmektedir. Altı ay evvel memleketi aydınlık içinde tutalım da muharip devlet tayyareleri bu- rasının İsviçre olduğunu anlasın diyen federal hükümeti şimdi ka- ranlıkta kalalım da bizim ışıklar onlara yol göstermesin demişlerdir, Bakalım daha ne değişiklikler ola- cak 9 Ahmed İhsan TOKGÖZ 14 — Servetifünun — 2310 Bir Konser 19 İkinciteşrin Salı günü akşa- mı Fransız tiyatrosunda profesör L. Sommer'in idaresinde olarak kendi talebeleri tarafından bir konser verilmiştir. Bu &uarede piyano recltal'i yapılmıştır. Oldukca kesif bir din- leyici kitlesinin huzurunda ve şeh- rimizin tanınmış simalarıyle pro- İesyonel ve amatörlerden mürek- kep san'atkâr ve müzik severlerin de iştirak ettikleri bu müzik gece- sinde gençler Bethoven, Bach, Mozart, Lizt'den parçalar çalmış lardır. Programs göre ilk olarak çalan altı aydanberi prolesörden ders almıya başlıyan Meral Alan'dır. Meral Alan 1931 senesinin güzel. lik kralıçalığı müsabakasında bi- rinciliği kazanmış olan Türkiye güzellik kraliçesi Naşide Alan'nın 6 yaşındaki kızıdır. Sehmol'ın bir valsini çok canlı olarak çalmış ve dinleyiciler üzerinde derin bir tesir bırakarak çok alkışlanmıştır. Musiki kabiliyet ve dehasına bizi hâyran birakan bu küçük is- tidattan ilerde büyük şeyler bek. leyebiliriz. Bundan sonra Tolon Bingöl (9 yaşında) tarafından St- reabog'ın golop'ı, Bülbül Okan (12 yaşında) tarafından Rachmani- nof'ın Polkası, Olimpia Litopulos, (15 yaşında) tarafından Höndel'in Sarabaude'i Kreisler'in nıarie rose Sehön, «Alba güğlieluri tarafından Skarlatı'nin Sonate'i Chopin'nin valsı Kreisler'in Liebesfrend'i Meh- met Erbil tarafından Bach'in ? nci 3 ncü konseri Godard'ın ma- -zurkası. Antoinette Alesiç tarafın- dan gl. Braehms'in Gavotte'i g. Seanşın Danse Macabre ve üçüde kardeş olan EH. Karantino tarafın. dan Chopin-hizt'in Baccaunal'i 'T, Karantino Chopin'in La flute enc- lsantec'nin Mozart - Bussoni, Noc- türnünü muvaffakiyetlâ çalınmış- tir. Konserin birinci kısmı hitama erdikten sonra bir müddet istira- hat edilmiş ve biraz sonra daha yaşlı gençler tarafından konsere devam edilmiştir, Küçük Sanatkar Meral Alan İlk olarak Gilberç Betanof ta- rafından Mozart'ın Sonate'i Lizt'in Rapsodie - Hongroise'i çalınmıştır. Bundan &onra musiki sahasında daha olğun bir tekâmül devresine varan Chaterine Gilzopulos tara- fından Bethoven'nin Seherzo, An- dante Allegro - non Troppos'i mu- vaffakiyetle çalınmıştır. Chaterine Gitzopuloş hakikaten musiki lisanını kavramış görün. mektedir. Bethoven gibi güç anla- şılan bir dehayı ifade edebilmek bir hayli zamana mütevakkıf ol- makla beraber onu muvaffakiyetle temsil ettiğinden şayan tebriktir. Son olarak Garbis Papazian tarafından Tehaykovski'nin konser tusu büyük bir alâka ile dinlenmiş ve bu konsertuya profesör Som- mer d6 iştirak ederek (A guâtre- main) denilen piyanoda 4 elle ça- larak bu müzik eserini müvaffg- kiyetle çalmışlardır. Türk musiki inkılâbının temelleri atılırken ku- rulacak olan bu san'at binasının üstünde yükselecek olan hakiki Türk musikisini yaratacak olanlar gençlerdir buna varmak için de garp Teknik ve Mebotlarını kavramış Harmoniye vakıf musiki nazariye- lerini iyi bilen ve iyi yetişecek olan kabiliyetler istikbalde Türk dehasının dünya mikyasına vâra- cak olan eşerlerini vereceklerdir. Bu gibi ender yetişen genç istidat- ların kaybolmaması için gerek Konservatuvar ve gerek Maarifi- mizin onlası slâka ile takip etme- lerini işterdik. Konser bittikten sonra talebelere buket çiçekler he- diye edilmiştir. Bu gibi kon&erlerin kış mevaiminde de gık, sık tekrar edilmesi müzik kültür ve terbiyesi bakımından faydulı olacağını dü- şünerek gençlerin konser vermekte devam etmelerini arzu ederdik. Verdikleri bu muvaffakiyetli kon- serden dolayı gençleri tebrik ederiz. Suavi KOÇER