68 YEDİ Abidin Dino'nun neşredilmemiş i eceleri Yedi tepe rutubet ve yangın kokardı. Yedi tepe iki denizi bağlardı. Yedi tepe fırtınaların harp meydanı, aşk yatağı, hasret payi- tahtı idi. Yedi tepenin üst katında otu- ranlar başka, alt katında oturanlar başkadır. Yedi tepenin yarısı rakı içer, yarısı içirirdi. Bu böyle. Kiliseler, havralar camiler yan yana, üst üste baş başa, el ele ve- rip, minareleri Allahın göbeğine saplamışlardı. Töbe estafurullah' bu ne cinayet! Yedi tepenin koltuk altı gibi yerleri sıcaktı. Esrarkeşler sıcağı sevdiği için oralarda otururlar tekke kururlardı; bir zamanlar bu böyle idi. Esrarkeşler, kıllı yosunlu bah- çelerde ufuklara şüpheli bakıp ne- - çektikce dağlar gibi öksürürler- Esrarkeşler kıllı yosunlu bahçe- lerde halka olup yakına uzağa tü- kürürdü. Esrarkeşler bilirdi ki uzaklardan resim gibi gelenher gemi bacasına kadar dolu Merkin daniskasını ge- tirirdi. Esrarkeşler karşı camileri esrar deposu telakki eder, istif istif edil- miş mal köselelerini düşünür hay- ran olurlardı. SERVERTİFÜNUN Kabak dolması kadar esrarla dolu câmiler ? Manzara heybetli idi. Esrarkeşler icabında kabak dol- malarını câmi yapmakta tereddüt etmezlerdi. Esrarkeşler cömert adamlardı. Süna Tokgöze gelince sizden iyi olmasın malın gözü bir şeydi. Beş kızlı rabıtalı bir genel evin göz bebeği olmak ne demek ko- laymı? Süna Tokgöz tütünlerden on bir buçukluk içer, boş lâf söylemez halden anlar mert bir karı idi. Yokuşun dibinde oturur, taş yu- varlanır gibi, yedi tepenin orta ka- tından düşen müşteriyi yüz adım- dan tanır, olanca hızı ile gelen aşkı karşılamasını bilirdi. Süna Tokgöz insan oğlunun sö- züne itimat eder peşin para iste- mezdi. Bu da bir meziyet. Süna Tokgöz cıgarayı esirge- mezdi. Süna Tokgözün krepdamur bir geceliği, krepsaten iki fistanı vardı. Odesa dönüsü Trotinbern is- minde bir İngiliz kaptan hastalıktan mâdâ, eskiciden tedarik edilmiş bir Kimono hediye etmişti. Kimono dediğim dallı kuşlu bir Çinli cübbesidir. Trotinbernin şâhane hediyesi hâlâ yeni gelen kızlara hikâye edi- TE PE Yedi Tepe isimli kitabından 2 nci yazı lir, hâlâ uzun sâyi yıllarının daima mümkün bir mükğfatı telekki edilir. Her ne ise gece çöker sinek kâhadına yapışırcasına meyhaneye dalanlar dilim dilim kaun yerler, beyaz peynir isterler dert yanar- lardı. Meyhanelerin bütün dıvarlarında Dezdemonanın macerasına sit çerçe- veli matbü resimler bulunur, Meyhanelerin bütün ses çıkarma âletleri tangolar çalar, millete âhenk dökerdi. Yedi tepenin üst orta alt ve bodrum katlarının kedileri meyha- neler etrafında dolaşır. balık baş- ları ve kılçık bekler. Öyle gün olurdu ki kediler sel olur, yolları istilâ eder, adam ge- çirmezlerdi. Mevsimi gelince kedilerin aşk kavgaları evleri titretir, şehri yıkar- casına temelinden sarsardı. Gemilerde geçen yabancılar şe- hirde isyan var zanneder, gece ka- ranlığında kulaklarını tıkardı. İsyan değil. kedilerde aşk var- ı, aşki Nihayet etfaye tulumba yetişir, kediler dağılır, her kez eve dönerdi. Süna Tokgözün de bir kedisi vardı. Şarmözün kuyruğu tramvay al- tında kesilmişti. Yedi tepenin üst katında çalı- şırken Tokgözün sesi ince orta kat-