76 SERVETİFÜNUN No. 2261—576 İNGİLTEREDE SEYAHAT EDECEK Bir Gence Nasihatler:3 HASSASİ YET İngilizleri Fransızlardan daha çok hassas ve şıpsevdi bulacaksın. Burada halkın sevdiği filimler ve tiyatro piyes- leri son derece melânkoliktir. Dickens'in için kahramanlarını okuyucularını omemnun (etmek romanlarının sonunda mes'ut etmeğe mecbur olduğu zaman çok- 'tan geçti. Fakat bu okuyucuların ekse- risini de İngilterenin arzen mevüt oldu- ğuna inanmak ihtiyacı vardır. Beşeri zaafların hepsini bilirler; buna rağmen bu zaafları alenen syölemekten iztirap duyarlar. İşte bunun içindir ki bir tarafta hassasiyet diğer taraftada manevi bir korkunun mevcut olduğunu göreceksin. Bir İngiliz, milletlerin ve bilhassa kendi teşebbüslerinin, manevi endişelerle tah- dit edildiklerine bütün kâlbile inanmak ister. Bir İngilizi harekete getirebilmek için kendi memleketinin menfaatine uygun ve az çok ahlâki bir çerçeve dahiline girebilen bir hareket tarzı tek- hif etmek lâzımir. Hayvanlarda hiç olmazsa sevdikleri hayvanlarda bile İngilizler espora karşı bir sevki tabii görmek isterler. Onların nazarında iyi bir köpek bir centilmen, bir alabalık ise bir ledidir. Sana bir misâl verebilmek için bir rahibin Times gezetesine yazdığı şu mektubu aynen buraya naklediyorum: *Şu küçük hâdi- senin karilerinizi alâkadar edeceğini zannediyorum. Bu sabah bahçemde iki saksığan ile bir sincap bir ağacın dibin- den en yüksek dalına kadar yarış yap: mağa karar verdiler. Yarış başlarbaşla- maz sincabin ağaca tırmandığını, buna mukabil saksağanlarında daldan dala sıçradıklarını gördüm; kuşların uçmak suretile elde edebilecekleri gayrı-ahlâki avantajdan istifade etmekdiklerini gör“ © Andre Maurois'dan Çeviren: Fehmi Baldaş mekten ne büyük bir saadet duyduğumu tarif edemem. Her iki kuşun da isporcu zihniyetile hareket ettiklerini lüzum var mı.» ilâveye Bu hikâye benim çok hoşuma gitti, günkü, nizamnamelere ve anlaşmalara karşı derin bir saygı duyan bu adam- cağız saf bir görüşle ayni faziletin hay- vanlar âleminde de mevcudiyetine ina- nıyordu. Kavranması güç Nuanceler Harbi umuminin nihayetindenberi Saitn-Cyr harb okulunda Fransız genç- lerine yalnız İngilizçeyi değil ayni zamanda İngiltereyi seyahat ettikleri zaman nasl hareket edeceklerini öğre- ten bir İngilizce hocası vardır. Onun sözlerini buraya aynen nakledeceğim: «Ev sahibinin ikram ettiği portoyı içerken osiğara içmezseniz kendisine karşı büyük bir saygı göstermiş olacağı- Gelecek sayıda : Misafir Gavsi Halid Ozansoy'un yeni bir şiiri nızı unutmayın; bu hareketlerle ev sahibinin” portosunu çok yüksek tutmuş bulduğunuzu izhar etmiş olursunuz... Ayni şekilde size ikram edilen portoyt içmeğe başlamadan evvel bir sigara tüttürürseniz son derece nazik olduğu- hükmederler .. size emirber olarak bir İngiliz neferi nuza Eğer askerseniz verirler. Kendisine İngilizçesinin güç anlaşıldığını söylemeğe dikkat edin... fabrika amelesi olduğunu unutmayın... Ona doğduğu şehirden ve ssatından sık sik bahsederseniz elbise giydiğiniz takdirde otel kapıcısı- Onun bir maden veya bir memnun olur... Resmi na bir şiling, sivilken altı peny verirsi- niz... Bir bara gittiğiniz vakit barda hizmet edenlere bahşiş vermekten sakını- nız, zira ekseriya bunlar kadındırlar... Eğer bir şatoda odanızın tekin olmadığı- nı farkederseniz, ev sahibinin bundan size bahsetmesini bekleyin; bir insana bizzat kendi hayâletlerinden bahsetmek ayıptır » Bu nasihatlerden istifade edebilirsin, hepsi doğrudur. Netice Bilhassa tabiattan (ozevk almağa gayret et. Constable'nin, Gainsbororıh'- in tablolarına benzeyen manzaraları seveceksin... (Tepeleri, ovâdileri ve duneleri seyretmekten zevk alacaksın... Biraz vahşi olan bahçelerden, sık ve kırpılmış (o çayırlardan hoşlanacaksın... Yaldızlı ve kurşuni sis içersinde, otobüs- lerin ve policemen'lerin hâsıl ettikleri kırmızı ve siyah Jekelerle muazzam bir atlıkarıncaya benzeyen Londra'yı seve- ceksin. Koltukları rahat, memurları mütevazi ve perde araları kisa olan tiyatrolarına gitmekten zevk duyacaksın. Ekzotik oyemişlerle (dolu mağralara benziyen rengârenk iştah açıcı kütübha- nelerini ve insanlarını (seveceksin... Fakat bunu mütemadiyen kendilerine söylemekten sakın : Zira çabuk ürkütürler.