HAFTANIN SİYASİ GÖRÜSLE Rİ Saracoğlunun Moskova Ziyareti — Avrupa harbi karşısında Türkiye — Amerikan kongresi hakkında düşünceler . Hüseyin Cahid diyor ki: Yeni Sabah gazetesi OBaşmuharriri Hüseyin Cahid Yalçın Şükrü Saragoğ- lunun Moskovayı ziyaretini tahlil eden bir yazısında, Çarlık Rusyasının tarihe karışmasından sonra Türk - Sovyet dosluğunun bugüne kadar muayyen bir şekilde devam ettiğini tebarüz ettiriyor. Çerlik Rusyasının yıkılması ile Rusya- nIn “emperyalist siyaseti red ettiğini, ve “hattâ Türk Cümhuriyeti, hayat ve istiklâlini temin için çetin bir muharebe- de olduğu mralarda, yardım ettiğini, ilâve ediyor : “Fena günlerde başlıyan bu dostluk o tarihden bugüne kadar, pek tabii olan ufak tefek tereddüt vakaları na edilirse, gayet sıkı ve samimi bir münasebet içinde devam etmiş ve her geçen sene bu samimiyeti ve mütekabil itimadı artdırmakdan geri kalmamıştır, diyor. Hüseyin Cahid bundan sonra İtalya ve Almanyanın küçük devletlerin istiklâllerini ortadan kaldirmak davasını güden hareketlerini ele alıyor ve Sov- yetler (o Garb Demokresileri arasında elde edilemiyen birliğin beşeriyet ve medeniyet hesabına mühim bir eksiklik olduğunu söylüyor. istis- Hüseyin Cahid makalesinde: «Tür- kiye gerek Rusya ile sıkı ve devamlı dosluğu noktai nazarında, (o gerek garb devletlerile yeni kararlaştırdığı esaslar taahhütler bakımından muhakeme etme- ğe ve telihi imkânsız vaziyetlere düş- memek çarelerini düşünmeğe mecbur idi» diyor ve sonra makalesini şöyle cümlelerle bitiriyor: «Yalnız böyle bir seyahat haberinin verilmesi bile isbat ediyor ki, Türkiye- nin Balkanlarda ve Boğazlarda sulh ve sükünu muhafaza, harici istilâ ve teca vüz. ihtimallerine karşı icabeden tedbir- leri temin maksadile tuttuğu hattı ha- reket gayet mütecanistir ve âhenktardır. Akdeniz ve Balkanların emniyeti misa- kı ile Fransa ve İngiltereye bağlı olan Türkiye, bu yeni taahhüdü ile Rusyaya karşı en sıkı dostluk rabıtalarını telife muvaffak olmuş ve hattâ Rusya ile münasebetlerini daha derin bir iş birliği haline getirebilmek imkânını elinde tut- muştur.» Yunus Nadi, diyor ki: Cümhuriyet (gazetesi başmubamiri 18 Eylül 939 tarihli gazetesinde «Sür- pirizlerin şaşırtma hududu» başlıklı ma- kalesinde, Alman - Sovyet pakt im- zalanırken, Danzig ve Koridor mesele- sinden çıkacak bir harbde Lehistanın da taksimi kararlaştırılmış olduğu kanaatini ileri sürüyor. Sovyet * Alman ademi tecavüz paktını hakikaten bir sürpriz olarak kabul eden muharrir, bunu takib eden ve her biri yeni birer sürpriz sa- ylan hâdisatı kaydetdikten sonra, Le- histanın bugün uğradığı vaziyeti sürpiriz dahi değil de, «fecaat» kelimesiyle tav- sif ediyor. Ve makalesini şöyle bitiri- yor ; “Dünyayı karıştırmağa namzed kav- ga büyüdüğü ve ilk zamanlarına nis- betle pek büyük bir ciddiyet kazanmış olduğu için bu hengâmede Türk mille- tinin hareket hattını pürüzsüz ve tered- dütsüz bir açıklıkla ortaya koymağa ih- tiyaç vardır, ki bu zaten ve daha ilk gününden itibaren böyle de yapılmıştır: Hürriyet ve istiklâlimizi ister doğrudan doğruya, ister dolayısile tehdid edecek her tehdid biz Türkleri gözlerini budaktan sakınmıyan bir heykel salâbetiyle daima karşısında bulacaktır. Biz dünyanın sürpirizlerle dolu yeni keşmekeşi önünde milletlerin varlıklarına, hürriyet ve istiklâllerine hürmet eden ve bu şartlar dahilinde idâme olunacak bir insanlık sulhuna tarafdar olan mil- İetlerle beraberiz, ve bu cebhede bize düşebilecek vazifeleri fedakârlıklarımızın en ileri hadlerile ifade edeceğiz. Sadri Ertem diyor ki: Muhrib devletlere karşı bitaraflığını ilân eden Amerika 21 Eylülde fevkalâ- de bir kongre topladı. Bunun maksadı Avrupada demokrasinin uğradığı teca- vüze deniz aşın bir çare aramakdır: Yani bitaraflık kanununun tâdili. Şim- diye kadar totaliter rejimlere karşı kini- ni ve gayzını açıkdan açığa ifade et- mekden çekinmiyen Amerika halkı üze- rinde son hâdiseler mühim izler bırak- mıştır. Sadri Ertem Vakitte bu hava içinde açıla nkongrenin, ( bitaraflık kanununu demokrasiler lehine tâdil etmesini temenni etmektedir. Fakat bu vaziyette rol oy- nayacak olan sırf idealistlik değil Ame- rikanın Umumi harb neticesi zenginli- liğin son mertebesine varan atonomik bünyesi olacaktır. Sonra «Avrupada başlıyan yeni harb fazla istihsale en iyi pazardır. Bu pazar yeniden AÂme- rikayı ihya edebilirr. «Bu zaruretler yüzünden bitaraflık kanunu tâdil dile- cek olursa Roosewelt'in demokrasi hay- ranları, Amerikanın sanayi ve ham madde krallar herkesten fazla memnun olacaktır.» Türk Siyasi Muharrirleri Ne Diyorlar?