9 Mart 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

9 Mart 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

246 Bn» ri A FT A 5 U İnönü'nün Sesindeki hakikat ! İnonu, diyor ki: “Memleketimiz Büyük Millet Meclisinin yeni se- çiminin başında göz kamaştırıcı bir vaziyette bulu- nuyor. Türk milleti beynelmilel siyasetin yarın için beklenmedik hâdiseler hazırlaması ihtimali karşısın- da her türlü nifaktan masun ve müteneffir bir halde, kendine güvenir vaziyettedir, Koalime denen şey, lugditaki hüviyetinden kurtulduğu, igât manâsının üstünde yeni bir manâ, yeni bir “ka- raktler,, olabildiği szuman “müleakâmil insan,,ın Besidir. Bütün büyük soz ustaları, bu “imkân, a vurabilmek en- disesiyle yorul ular. smi İnonü'nün tarihi hitabesinde, işte kelimelerin bu harikulâde rıyasiyesini buluyoruz. Bir farkla: Ke- Time lug&i mandsmın üstünde bazan “sanat, tır; İnönü- nün konuşmasında tse, bütün sâdeliği, bütün aydınlı- gile “hakikat, oluyor. Şu haldö iâ içimizde yer alan, hilviyetimize karışan bu “kudre!, ie kelimeler değil, ha- kikal rıyaziyeleşiyor. Güzel konuşmak, kolay; “hakiki, konuşmak güçdür. Bize hakikati anlatandır ki, inandırma kudretine varabilir. İşte Milli Sefin apaydırilık oümlelerinde, onsekiz mliyon insanın “inanış, 3 konuşuyor; öyle âhenkli bir konuşma ki, bütün dünya vam bu sesde sadece “öksiksiz hakikat, & buluyor! Evet, gururla, eg iii ayni zamanda teva- suyla itiraf edelim Türk mille “yarın, ın beklenmedik Aâdiseleri kar- gamda, “her târlü nifaklan masun ve müleneffir bir halde, kendine güvenir vaziyettedir. Ve işte, hakikatin konuşması. Erleyönler bilsin ki, 0, bu kadar sâde, bu kadar miltevasi, fakat hâkim, Konuşur. Bütün bir dünya İnönü'nün sıcak, samimi sesinde onsekiz milyon insanin, 15 yıl sonunda vardığı, saadeti selâmlıyor. Bütün bir dünya , bu önsekiz milyon mesud in- danla wi “ihadeileşen bir tikildD, ım önünde iğiliyor. , sözlerine devam ediyor İBuçük istikrar bulmuş bir milli varlıktan ve fe- yizli inkılâblarla teşekkül etmiş yeni cemiyetin em- niyet ve huzurundan bahsedebilmemiz on beş sene- lik Atatürk Idaresinin müsbet netices| olarak müm- kün olmaktadır. Âtttürkün ebedi adını heb beraber yüreklerimizden taşan sevgi ve tazim hislerile yâ- dedelim. Onun hâtırasına karşı samimiyet tezahü- ratımızla, yeryüzü göklere kadar bir daha çınlasın., Yeryüzü göklere kadar bir daha çınladı. Kalblerin ve dudakların konuşması bu çınlayışta, bu yükselen seble birleşti. Bu tezarütta mesud 15 yıl, gelecek mes- ud yıllarla sarmaşı; Şefin ve gençliğin bu birleşen se- sesinde, istikbalin coşusu, “ibadetleşen inkildb, ın yük- gelişi vardı. İşte, İnönü'nun sesindeki hakikat ! Gavsi Halid Ozansoy SERVETİFÜNUN No. 2920—535 Bir müsvedde: 3 Ne sularda beyaz yelkenli gemiler, Ne topraklarda dikili şeyim; © DÜŞMANLARIM VAR, DOSTLARIM VAR. Daha ne isteyim?.. İlhami Bekir Bir şairin mektubları No. 3 Dünya ahvalini soruyorsun bana, kötü dünyanın ahvaji., Harb, bir tulü gurub işidir artık; hem ne iç ibtılâller olacak yer yüzü me wleketlerinde; fakat inan bana, Türkiye sapa sağlam çıkacak bu tufan- dan; yaşasın benim memleketim. Yaşasın, hür Tür- kiye.. Bp Işığa susıyan (...) köylüleri kağurlarını teker leklerinden boyunlarına geçirerek, karanlıkta yıldız- lara doğra koşuyorlar. Ve yarım ada meraleketleri, bir kara sapan gibi bu bedbaht insan öküzlerin ar- dt sıra, pârçalana parçalana koşuyor. Bahdaız (.... ) toprağı, ırkına tasallüt etmedik, bir yer solucanlarile siyah Afrika sinekleri kalan yer dışı gibi, sahte bit güneşte delik deşik bacaklarını yaymış soluya soluya ıslak kanını kurutmağa çâli- şıyor (...) vatanının her adımı başında kurşuu nö- bet beklemekte, aç adımlar kurşuna dizilmektedir. ünyanınenhür yurdu (..... ) kış uykusuna çekilmiş ayi gibi, kendi kendini dinliyor.. Daha ne &oruyorsun; koca dünyanın beyaz çıkan bir gazeteden farkı yok, Halbuki benim memleketim, benim toprağım, yeryüzünün en ılık, en rahat, ve en hürriyetli köşesidir. nöana burâda, niçin doğdun ve niçin öleceksin der gibi, neden falanca babadan doğdun ve neden kafanda falanca akidenin ışığını taşıyorsun demiyorlar. Anlıyorum. İşin şu veya bu çeşidine pedagoji derler ama, san'at demezler. Âlâ!l Fakat «sanat sanat içindir» sözü dene, Peki bu ikinci sanat, yani sanatın kendisi için olduğu sanat nedir ve necidir * Bırak kendini! Alabildiğine, olabildiğine pupa yelken, yalın morayı kendini bırak! Sanatkârın, sahnede, etinin bütün çıplaklığıni teşbir eden ortist- ten ne farkı vardır! — Devamı 254 üncü sayfada—

Bu sayıdan diğer sayfalar: