9 Mart 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12

9 Mart 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

LA gi SERVETİFÜNUÜN Ma. n450—393İ Hunlar, nasıl yaşarlardı? Çok eski zamanlarda, yani vak'anivislerin ilim ve hafızalarının ulaşabileceği çok uzak mazide, ha- rikulâde efsanelere bürünmüş de- virlerdenberi, Çin Mogolistanının geniş yaylâları daima korku ve dehşet içinde nazar itibare alınırdı. Orası ruhlar memleketi idi en ce- sur şövalye, kazanç hırsı fazla olan tacir, bu korkunç mıntakalara gitmeğe cesaret edemezdi. Buzlu kışlariyle, rüzgârların uludu ğu geniş yaylalariyle, bu memleket insanlarla meskün olamazdı. Yalnız gezici ruhlar, tanınmamış ucubeler veyahudda şeytânlar bu iklimin sertliğine, bu zalim tabiatın işken- cesine katlanabilirdi. Bazen göçebe süvariler iner, deve ve atlarını sürerek ufukta gö- rünürler, ve esen rüzgâr bu tarafla- ra doğru hayvan iniltisine benzi- yen kahkaha seslerini sevk ederdi, Rivayete göre bu steplerde, eski- den çok feyyaz bir imparatorluk mevcutmuş. Meyva bahçeleri ve renkli çiçekler bütün bu kum der- yalarını kaplamış ve şimdiki sarı kum tepeleri bulunan yerlerde, o zamanlar berrak göller ve nehirler, münbit vadiler ve yeşil bahçeler varmış. Fakat en eski Çin tarihçi- lerinin kayıtları başlamadan evvel bile bu imparatorluğun izlerine te- sadüf edilmemiştir. Bunlar bu mün- bit ve feyyaz sahayı, dalgaları ara- sında mahvetmiş ve bugün bu steplerde dulaşan ırk bu zengin ülkede yaşamış olan milletlerin halefleridir. Yurtlarından bu kum dalgalarının tesiriyle kovulan Hiomg - Noular, - bunlara bu isim verilmişti; - kendilerini göçebe hayata vermiş- ler ve sürülerini otlaktan otlağa götürerek, çadırlar altında yatarak ve mallarını ve ailelerini arabalarda muhafaza ederek Mongol yaylala- rını geçmişlerdir. Mazideki bahtiyarlıkların hatıra- sı ile gazaba gelen, konişularının zenginliğine haset eden, atlarına ve hayvanlarına yiyecek temin et- me ihtiyacıyle daima komşu arazi- lere hücüm eden bu insanlar ora- larını harap ve yağma ederler; bir kaç sene sonra aynı hırs ve aynı gaddarlıkla avdet etmek üze- re, çöllerine çekilirlerdi. Steplerini terk ettiler mi, mu- hakkak ki münbit bir mıntıka üze- rine hücüm ederek oralarını yağ- ma etmek içindi, ve geldikleri gi- bi, ani olarak çekilirler, yalnız ar- kalarında mahvolmuş enkaz ve dehşet izi bırakarak yerlerine dö- nerlerdi. Çünkü (Hiomg - Noular hiç bir şeyi bırakmazlar ve atları- nın nallarının sürtlüğü toprak artık ne meyva ne de ot verirdi. Onlara bir kum cehenneminden fırlamış şeytanlar, büyücüler, ve insan şek- line girmiş ucubeler gibi bakılırdı. Çünkü kürk elbiseleri, sarı ve yas- sı yüzleri, çekik gözleri tıknaz bir hayvana benzeşleri bunların haki- Yazan Marcel Brlon Çeviren Reyhan Kenan katen, insan cinsine ait olduklarına şüphe veriyordu. Bunlar daha ziya- de ayı ve kurtların akrabası olarak telakki edilebilirlerdi. Anlaşılabilir bir lisan konuşmazlar, yanlız hav- lamaya benziyen tuhaf sesler çı- kartırlardı. Belki de bu sesler kum- İar altında kalan unutulmuş İisan- ların bakıyesi idi. i Ekseri zamanlar İmparatorluğun hududunun tahrip etmişlerdi. Asırlar geçiyor, fakat vahşi ve barbar hal- muhafaza ediyorlar resmi me ee ee e lerini kaydetmediği bir sene geçmiyordu. Zira eski tarihler, ilk sahifalardan itibaren bu gürültücü süvarilerin asayış içinde yaşıyan Çin kavmini sürüklediği harplerin hikâyelerini ihtiva eder. Bunları mahvetmek ve ya çöllerin arkasına geri püskürt- mek kuvvetinde bir hükümdar bu- lunmamıştı. Hiomg - Nouların ilk görünüşü tarihte İsanın doğumundan bin yıl evveline tesadüf eder. Uzun za- manlardan beri üstureler, halk ha- tıraları, ihtiyarların hayali hikâye- — Devamı 255 inci Sayıfada —

Bu sayıdan diğer sayfalar: