9 Mart 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

9 Mart 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Na. 0990—535 Yazık oldu Süleyman Efendiye — 242 inci Sayıfadan Devam — zenin tepeleri Darıeanın kıyıları ve ve nihayet oraya natürün bir de- kor gibi yerleştirdiği yelken kaya üzerinden uzakta adaların görünü- şü tam manesile ruh gıdasıdır. Ya bunların mehtablı gece manzarası! Bunu tasvir etmek için yol yapılsın da sevgili şairim Halid Fah- riyi oraya götüreyim ve onun coş kunluğunu kâğıd üzerine geçirte- yim. Bu yol körfez kıyısını takib edecektir. Kısmet olur da bir de yukarıya doğru çıkarsa dediğim Katırlı silsilesinin zirvesini buldu- u zaman orada bir başka manzara seyredilir. Solda İznik gölü, önde Gemlik ve körfezi ve Bursanın Uludağı karşınızda tecessüm eder. Cümhuriyetimiz zorluk tanımaz. Bu yollar yapılacaktır ve gençlik buralara çıkıp İstanbul ve Bursa civarının güzelliğini bir daha gö- rüp anlıyacaktır. Ahmed İhsan TOKGÖZ ziyade yazı erbabı arasındaki tena- nüt eksikliğinden doğar. Size Ser- vetifünunun bir nüshasını gönderi- yorum, orada Refik Halidin anketi üzerine verdiğim cevabları okur- sanız tenevvür edersiniz. Sual — Romanlarımızı nasıldır! — Türk romancıları arasında Hüseyin Rahmiyi çok severim. Milli OTürk haystının hakiki aynasıdır. Milli hayatımızı yakın- dan ve içinden tedkik etmeden sinobizm mahiyetinde yazılan 10- manları sevmem, Sual — Türk şiirini nasıl bu- layosunuz ? — Şair değilim fakat şairleri severim. O şairleriki yazdıkları natüre, samimiyete ve yürekten gelen duyguya bağlıdır. Zoraki şi- irlerden hoşlanmam. u Türk kritiğini nasl buluyorsunuz — Bizde kritik henüz inkişaf etmemiştir. Çünkü henüz kritiğe tahammül âdet olmamıştır. Zaman bunu da tamamlıyacaktır. Çünkü kritiksiz terakki olamaz ve biz terakki yolundayız. Yetişmekte olan gençliğe idealist olmak, ahlâk ve hakikat âşıkı bulunmak ve ka naat sahibi olmak temennisindeyim. TYVANIS Köhne paradoksculuğun 20 in- ci asır fahri (mümessili, hoca, Edib, münekkit, fıkracı hikâyeci, «Münekkidi nevzuhur> sabık Nu- rullah Ata, lâbak Nurullah Ataç cidden garib bir zat. Bir ayağının üstünde binbir fikir değiştirir. Ken- disinin de kaç kereler itiraf etmiş olduğu gibi bugün ak dediğine yarın kara der. Ne için, neden derf.. Burası bilinmez. Anlaşılmaz... İşte - Bu seferlik «kısaca târif et. meğe çalıştığımız üstat Nurullah Ataç, Orhan Veli nam çocuğun bir karalamasını, saçmasını her gittiği yerde» 20 inci asır Türk şiirinin en şaheser nümunesil.> Diye öğmüş. Hattâ anket mü- tehassısı Hikmet Feridun'un ince» bir buluşla ortaya attığı, atmasi- le de ediblerimizi birbirlerine tu- tuşturduğu «akademi Olmalı mı ulmamalı mıf. Anketine de üntad, 245 bir kulpunu bularak, bir pundunş getirerek bu şaheserf1.. Zırvayı 80- kuşturuvermiş.. Şaheseri (omerak ettiniz. Söyliyeyimi Düzme şair Orhan Veli çocuğun bir Süleyman efendisi varmış. Ömründe hiç ra- hat etmemiş, Zira nasırdan mus taribmiş. Bu yüzden de eceli tez gelmiş, ve zavallıcık erkencecik bu dünyadan göçmüş. Onun içiu de «yazık oldu Süleyman efeudi- ye» imiş.. Bakınız, delikanlılar sözü nerelere düşürüyorlar... Ben buulara şaşmayor, alınmâayorum.. Asıl münekkit gözlükleri ile, bu gibi acaib şairleri ortaya atanlara, daha doğrusunu isterseniz, Türk okurunun gelim, ince zevki ile alay etmeğe yeltenenlere, Okuyucu mu anlamaz, yutar!..» Hükmile pu- pa yelken gidenlere acıyorum... Enis Bülend Yedek Süleyman efendinin 'ruhu — Zavallı Nurullah Ataç sende mi benim hayatımda gibi nasırından çekiyorsun ? Yapan : Orhan Ural

Bu sayıdan diğer sayfalar: