———— ir AŞAN EN EEE PT Ke Eş ETE ZN No. 2220—335 UYANIŞ 231 ilim ve Sanat Dü Eks pir ve E Ss e Yıllarca, daha doğrusu asırlarca sonra, bütün dünyanın Deha ışık- larina koşacağı Shakespeare 1586 da yeyahut da 1587 senelerinde Lonürada bulunuyordu. Parasızdı. Kimsesizdi. İşin fecii, edebiyat mu- hitinin de yabancısıydı. Sisli, ve nice edebi sahnelere şahit olmuş, alkış tutmuş Londra bu müstakbel dâhiyi tanımıyordu. Koca şehirde, şairin baba dostlarından birinin Richard Field adındaki oğlu biricik can yoldaşıydı. Shakespeare'in ha- yatını inceliyen muhazrirlerin iddi- alarından anlıyoruz ki, dâhi edibin bu hemgerisi, Shakespeare'e elinden geldiği kadar muavenette bulun- muştu. Fakat kendisi de «mubtaci himmet dede» lerden olduğu için bu yardımı, şairin geçim yarasını saracak dereceye varamamıştı. Bun- dan ötürü Shakespeare, başının ça- resine bizzat kendisi bakınıya ko- yulmuş, ve bir ekmek parası çıkar- mak için de en iyi yolu tiyatroya intisab etmekte bulmuştu. Şair doğ- duğu Stratiord da turneya gelen birçok tiystro kumpanyalarını de- rin bir haz ile seyrettiği, vo «sahne» ye geçmekle en büyük emellerine, en ideal mesleklerine kavuşacakla- rına inanan zamanının gençleri gi- bi düşündüğü içindir ki, tiyatroya atılmakta aslâ tereddüt etmedi. Fakat bu emeline de pek kolay» lıkla nail olamadı. Bir iş bulmak ümidile günlerce tiyatro kapılarında nöbetçilik etti. Bunu da, o vakitler - ekmek para sını çıkarabilmek için tiyatro En pılarında müşterilerin atlarını bek- lediğini iddia edenlerin yazıların- dan anlayoruz. Bununia beraber, çok geçmeden tiyatro idarecileri- nin bazarı dikkatini oelbetti, ve Şekapirin ilk bivografi mubarriri Nicholas Rowe'in dediği gibi «kumpanyaya aşağı derecede bir amemuriyetle alındı.» Bir inanışa göre de, şair, tiyatroya perdecilik- İe intisap etmiştir Memuriyeti ne olursa olsun, şair bu vazifesini iâyikile yapmış, ve idarecilerin okadar gözüne girmişti ki pek kı- sa bir zamanda mesleğinde yük- selmişti, 1594 senesinde ise, artık tanınmış bir aktör, ve Lord Cham berlain tiyatro oyunguları kum- panyasının azasından bulunuyor- du. Hiç şüphe yok ki, Shekespe- are bütün bu seneler zarfında, kıt kanaat geçiniyor, o ucuzcu lokantalarda karnını doyuruyor tavan aralarında oturuyor, ve bin bir türlü müşkilâtla çarpışmak mecburiyetinde kalıyordu. Fakat bütün bunlara yılmayan bir âzim ve neşe ile karşı koyuyor, Riliza- beth Londrasında gördüğü, hergün şahiç olduğu türlü türlü hâdiseler- Iş avunuyordu. Meself tâtil günle- rinde resmi geçitleri seyretmek zevkine doyulmayacsk kadar gü- zel, göz alıcı, gönül eğlendirici bir eğlence idi. Hattâ iş günlerinde bile şehirde bir şairi eğlendirecek hayat, renk ve neşe kaynağı vardı. Senpol kilisesinin avlusunda «sayısız İngilizce kitaplarla, hadsiz hesabsız resalelerle dolu seyyar kütüpaneler» insanı saatlerce oya- lar, hatt& kendisi gibi fakir bir aktör bile harçlığından arttırdığı üç beş kuruşunu, yeni «uzun hikâyelerden» veyahutta eski klâ- siklerle tercümelerinden bir tane- sini a)mıya feda edebilirdi. Shukes- kespeare ibtimal ki kendiinde bulunan Plutareh'ın «Hayatlar» isimli eserini, buradan satin al- mıştır. o Tiyatroyâ gelen halk da Shakespeare'i ziyadesile al&- kadar etmiş, ilerideki «büyük cihadı: için malzemesini teşkil etmiştir. Bu tiyatrolara sahnede oturan yüksek sosyete insanların- dan tutunuzda, ayakta duran, bir parça basacak yer bulmak için. İbrahim Hoyi nyasından Portreler Fi eze Pati itişen kakışan balk wf'asındi #W sizce işini gören rankesiciyi: kadar her sınıftan ahali gelirdi. #kukek. pesre'in yakın arkadaşları da, ça- lıştığı okumpanyının pyuncaları idi, ki şair bunlardan bir goğu ile bütün hayatınca dost kalmıştır Shakespeare «Üniversite âlim- leri> denilen gurupla temas etmiş midir 1,. Bu, haddizatinde lâyikıle aydınlanmış bir mesele değlldir. Bununla beraber, şairin bu gurup- la haşir ve neşir olmadığı, onlara tiyatrolarda, ve şebrin hanlarında rastladığı ibtimali kuvvetlidir. Fakat şurası mubakkaktır ki, Shakespeare, tiyatro, dram sans- tinde üstadı diye saydığı selefi Marlowe a hakiki bir sevgi, hay- raulık beslerdi. İlk yazılarında da onu taklit etmiştir. Fakat Londra da bulundukları ve çalıştıkları yedi sene zarfında iki. şalrin bu- luştükları, birbirlerile görüştükleri katiyetle walâm değildir. Devrin tanınmış (simalarından OoRobert Green Şekepiri müthiş surette kıs- kanırdı. Hattâ bir hioviyesinde şöyle demişti: «Türedi bir karga var, bizim büylerimizle bezenmiş; bir tiyatrocu postuna sarılmış kap- lan kalbi ile, böbürlenip duruyor. Zannınca en ustamız ayarında mısralar yazabilirmiş.. Kendini bir «bin bir marifetçi» sandığından memlekette (Shakescene) sahneyi sarsacak yegâne kendisi imiş ina- rışında,..» o Burada (o Shakescene ve Shakespeare arasındaki benze- yiş ne kadar barizdir?.. (Devamı 255 inci sayıfada)