1 Eylül 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

1 Eylül 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğer mısraların incelik ve güzelliğini onları çıkarmış, manzumeyi daha tup- çeryevesi içinde neşretmiştim. bu defa yüzüne dikkatle ba- mii kaşlari çetik ve dudak- ğa İarkettim dsi, neğe kısmış sonbef İma yasanın bana karşı we korur oturmaz bom- bğ Bubi Bay, doğrumu siz. in bireysak çektim. e işkılşa, kana kızan yalnız O ds wat, beliri de bir heyet, ne bi- 1 Her halde büs- gsğmağa gelmemişti ya!.. karşımdakinden halime * #anım, dedim, ne yapmışım? »e e yapacağınız, diye asabiyetle kolunn bağı, dâhiyi gilcendirdiniz! Fal * Abiiiak Hâmid Beyefendi çok müte- i - büsbütün artmıştı. Mamafih karşımda» kırışma karşı en hafif, en kesik ve yamu- pik kurdum : Buğürun, doğraan asiyamadım. Neye mü- İİ ie. diye yüzünü buruşturdu. Mec- Siyar, ihtiyar, çekil yolumuzdan, Bi- ei£ yeni san'attır» diye küstahça sözler $inamebetsiz yâpıya bayanı Mi cevabi üstüne bir Jâhsa irkildim. ii de saten fazla kalın olan WEilip büsbütün kalınlaştı, fakat #his gülmesile kahkahayı savurdum. mi benim teessürümün bir nevi ifa- Kışı itöbarfle çok nazik olduğu halde ba sefer büsbütün kızdı: #işef. Şimdi de gülüyorsunuz öyle #i gölniyeyimx dlye cevab verdim, o şiirin hak Hâtgid Beye her hangi bir şekilde hiç bir z sma, ibtiyap #ön'afiklır kim ? z dsdecg bir gem geambol. Esasen manzu- ğer yet İbaret te değildi, ina ni m da çatıyordu. Doğrasu yam olmadığı gibi san'at mefhumu SERVETİFÜNUN NO. 2193 —508 Sevgiliye Rüzgârlar önünde uçub giden bir kotradır kafam. Tıbkı bir kotra gibi Ü şişiyor kafamın yelkenleri.. Köpükten, köpüğe dalgadan dalgaya atlıyarak, Omurgalarımda müthiş sular, çatlıyarak ilerliyorum... Uzaktan, kabara kabara gelen sudan dağlar. Göğüelüyor beni.. Özlüyorum seni... Gözlüyorum seni... M. Dizman ile de kaynaşmıyordu. Bilâkis manzumeye hem fikir karışıklığı, hem tatsızlık veriyordu. Bu cevabım üstüne Abdülhak Şinasi önce şaşslar gibi oldu, sonra kendisini bu cevabla atlattığım zan- nına kapılmış olmalı ki tekraz itiraz etti; — Peki,.bunu dâhiye nasıl isbat edebilirsiniz $ — Nasil mı, dedim, kendisine o şiirin mügvedde- lerini yollıyarak... Ve hakikaten çok iyi bir tesadüfle, neşrinden son- ra yırtılıp sepete atılmamış olan müsveddeleri bu lığın gözünden çıkararak dostuma uzattım. Neticede o müşveddeler Abdülhak Hâmide götü- rülüp gösterildi ve gerek «Servetifünun» un, gerek oradu çalışan eski, yeni her hangi birşair veya mu- . harririn büyük edibe karşı bir hürmetşizlik hissi bes liyemiyeceği kendisine anlatıldı. şte o zamandanberi bu hâdiseyi ne zaman hatır- lasum Âdeta içime bir baygınlık gelir; Ya müsved- deler elimde olmasaydı Abdülhak Hâmidin elçisi Ab- dülhak Şinasiye nasl derd anintacaktım? O da be nim tarafımdan büyük Türk şairini nasıl inandıra- caktı? Hâmidin içinde kalacak olan bu şüphe benim içimde ebedi bir ıztırab düğümü olmıyacak mıydı? Halid Fahri Özansoy

Bu sayıdan diğer sayfalar: