No. 3193—508 UYANIŞ « — Gene kim bilir kaş tanesi gırtlak, gırtlağa gelecek, belki tabanca, belki e çekilecek ! bir adam vurulup, öldürülecek belki.. — Ulan Miço!.. ulan be Miço? ” Üyuyormusun bet! Meyhanecinin domuz kafasına benziyen seri ve ezici yumruğu omuzunu çökertince haykırdı. — Ne var be ustaf!.. — Duymuyormusun ulan 1. Hasan Reis seni çağı” rıyor 9, Bir çekirge gibi gıçradı. — Söyle Reisi. Reis, pantalonunun cebinden çıkardığı .bir yığın ufaklık paranın içinden bir kaç tane ayırıp Miçoya uzattı : — Bana bir sigara al Miço!. On bir buçukluk olsun. Çocuk, avucunda parayı sayarak belirsizce Böy- lendi. — Peki Reis!. Cam kapıyı açtı, sokağa çıktı. Keskin bir soğuk yüzünü bıçak gibi acıttı. Donmuş ker parçaları ayak- larının altanda takırdadı. Partal ceketinin yakalarını kaldırdı. Ellerini pantalonunun ceplerine &oktu. Omuzlarını kıstı, Yürüdü. Hafif ay ışığı vardı. Ars- sıra geçen tek tük yolcular; onu bu karanlık sokak içinde kuduz bir sokak köpeğine bahisi seğirti- yorlardı. Gecenin korkusunu, sokağın soğuğunu duymamak, yahut defetmek ister gibi ıslık çala, çala yürüyordu. Topal bir siyak köpek gibi seke, seke yokuşu tır- mandı. Aydınlık, kocaman caddeye çıktı. Tramvay ve otomobilleri geçsin diye bekledi. tütüncü dükkânına koştu. panfölonunun cepleri için- de donmuş ellerile paraları güçlükle çıkardı. Tüttin- dünün soğuktan donup buğulanmış camını fiskeledi. — Bir on birlik?! Sigarayı cebine soktu. Tütüncü dükkânının ys- nındaki mahallebici dükkânını gördü. Çeşit tatlılar kocaman camekânın içinde ona göz kirpıştırır gibiy- diler. Sonra hatırladı. Bir sene evvel o da şuracık- taki bir mahallebicinin dükkânında çalışıyordu. O zaman müşteriler ona Miço demiyorlardı. — Çocuk!., — Küçük!.. Hele kadınlar ona dalma — Yavrum!. — Kuzum! derlerdi. «Ne iyi idi o günler» diye dü- şündü. Her şey temizdi. Ustası, kalfalar, kendisi, ve gelen müşteriler. Hepsi, hepsi ne kadar temizdi, Korku yok, azar yok, küfür yok, dayak yoktu. Kendi kendine söylendi. — Keşki çıkmasaydım.. ne diye çıktım. Birdenbire hatırladı. Kendi çıkmamıştı. Çıkarmış- dardı onu: , « — Neden? > Dişe düşündü. Sebebini de buldu. Birgün bir müşterinin bıraktığı mahallebi pars- 8ını kimse görmedi diye cebine atmıştı. İçini çekerek söylendi. « — Ama, annem o gece açtı.. » Yürüdü, Geldiği yollardan meyhaneye dönüyordu. Meyhanenin camlı dar kapısını itip içeriye girdi. Karşıdakı açık. Paketi cebinden çıkarıp reise W yordu. « — Reis belki bir karuş da Paketi reisin masasına bıraktı, boşalttığı kadehi yerine koydu. İsi kımıldayarak büyük açılmış korkunç ilerle kırdı. — Ulan it! Nerdesin 9.. Yarım sasi olğa! Sonra hemen, iri elinin kalın dişlerini sıkarak, kolunu geriye iğerek büğlin İli kuvvetile kocaman elini siska çogağu im Mey Keskin bir sea işitildi. —> Çat!, Bütün gürültü bir anda Ml yla Dumanlı başların dönük gözleri, au gi gevrildi. Çocuk, «gık» bila diyamtidr i, hareketsiz sırtına, bir yılanıh gibi bütün şiddetile indirdi. Sonra gelip yerine oturdu. ri sigara yaktı. Sonra tezgâha — Rakı ver barbal, Herkes hâlâ sessizdi. Ve hâlâ anlayaniadıklaği ia sahneye bakıyorlardı, Bu ara bir masa çevrildi. Bir iskemle gerin Bir adam ayi kalktı. Bu Ter sam kirli ve karışık saçlarının gölgelediği ve dalgın gözleri dolaşan gemiciği, Bu dedik 29 tekme ona, uzak bir limanda bıraktığı sırtına İnmiş gibi geldi. Yüzünün karma karışmış ha'ları kıpırdıyordur. sendeliyerek Reisin önüne geldi. Bir şile Belkin » omuzunu dürttü. — Bana bak! Öldürdün çocuğu ulan $i., Reis bir elini Kalçasına getirerek biras öne eğildi. Buruşuk ve alay eden bir yüzle konuğta. — Sana nef, Öbürü dişlerinin arasından fwldsr giti, sesi seltk- h çıktı. — Banamı nef. Banamı nef. Bir avucun içine sikişmiş uzun bir bıçak harada bir yarım daire çizdi, saplandığı yerden bir hırıllığş, benziyen ses geldi. Reis yere yıkılmıştı. Donmuş karlı sokakta koşuşan ayak sesleri du. yuldu. Meyhanenin küçük camları kırıldı va tep” daki ampul söndü. Karışık sesler, küfürler, halis; malar işitildi. > Gelecek sayıda : KERİME NADİR'in rami edebiyatından temiş bir öşlübln dili çevirdiği nefis bir hikâyesini buluçulumuf.