No. 3195—508 Dağ Şenliği Şairi: Basri Gocul — Geçen sayıdan devam — Bir kadına yastıktır Efenin şimdi dizi, Bu kadın, çengilerden «Emine» isimlisi, Çukurcacık çenesi iri püskürme benli; Kalçaşının kıvrımı gezi şalvardan belli; Bir ince ki sarılır belki tek kolla beli, Yüzüklü parmaklara boğumlu kına yakmış; Gerdana ala boncuk, başa deste gül takmış; Dişlenesi yanağa burma pelik bırakmış. UYANIŞ meden otobüse biniyorlar. Pek haklı olarak bay kizıyor; hakkı da var ya, Bay hiç bir zaman onların babasının uşağı değildir. O bayanlar evlerine nâsıl biran evvel gitmek isterlerse o bay da bir an evvel evine gitmek ister. Nezs- ket icabı olarak o bayanlara yol vermiştir. Bi- naenaleyh onların da bayın bu nazsketine karşı nezaketle mukabele etmeleri icap ettiğine göre yarım ağızla olsuu bir teşekkür etmeleri lâzımdı. Nezaket bambaşka bir şeydir. Onun kendi- ne göre bir çok incelikleri vardır. Geçen kış İstanbulda bir Halkevi (adabı muaşeret) mev- zuw üzerine bir konferans serisi tertib etmişti. Âlâ, bu halkevinin idare heyetinde bulunuyor- dum. Âmen senmisin bu mevzularda bir kon- fe.ans serisi hazırlayan; derhal sağdan soldan hücumlar başladı. (Adabı muaşeret) hakkında konferans da ne demekmiş; biz nezaketsizmiyiz. Bizim böyle şeylere ihtiyacımız yok ve saire, ve saire... Hayır bayanlar ve baylar; nezaketsiz deği- liz. Fakat maalesef nezaketin bir çok incelik- İerini çoğumuz bilmeyoruz. Binaenaleyh buna ihtiyacımız var. Zira yukarıda aldığım iki mi- salden başka günde yüz binlerce nezaket mev- zuu üzerine temas eden ve bu yolda devrilen çamların haddi hesabı yoktur. (Adabı muaşeret) hakkında konferans değilde ciltli kitab, kütüp- hanelerle eser yazılsa yemeyib içmeyib onlari edinmemiz ve okumamız lâzım hattâ elzemdir. Şimdiye kadar bu mevzu üzerine çıkmış beş altı kitabı bile çoğumuz okudağunu zannetmi- yorum. Zira adabı mutaşeret kaidelerini bilmek yirmi asır insanları için bir ihtiyaçtır. Zira nezaket öyle bir tılısımdır ki insanları bile bir- birine bağlar. Çok kimseler bir insanın neza- ketine hayran olduklarından onun hayranıdır. Velhasıl bizce pek elzem olen bu bahis üzerin- de kitablar okumamız icabeder. Nurullah Tilgen Kıskanç kıskanç süzerken Emineyi ii Sarsılıyor bayağı kopacak gibi teller: A Emine, Bmineİ Bağlandı perçemin. Ayrılda takain Efem, Göğsüne elmas iğne, A Emine, Emina! Tuttu mu nazın genef Vallahi beğenildin, İnansana yemine | A Emine, Emine! Yalvartmadan aç sine: — Ete slgının diye Türkü çıkarsın Çine. A Emine, Emivetf Kalbine hançer iğneyi Eyleme, yaylddasın, Bönecek sevdiğine. - Işmak üzereyken güneş doğunt geriiğiliş Zeybekler belirdiler dağın eteklerlişğii.. N Topunda bir bitkinlik, fakat deden deliyi Yaylâdan bu türlü mü iner şenlik alayı Hem şalvarlar, fiştanlar niçin kanlar içinde, Hem niçin başkasında Efeyin çekal fayı. * Irlanıyor bir yanık eğıtlama vayvayı : Bir orduyu bozardın, Efem, çeksen pelaği, Kahbe dölü, mezar mı etti sana yaylAyıf! Gocul, Goculum, bir ağıt yaz ona; gö Bir değil, bin yazsah, gene az ona | ye Kıydılar.. Kıydılar alçakcasına, #rliği sevmiyen acımaz ona) Bıçağı öpülür bir koç batırdı, Önünde Köroğlu dil yanlatırdı. Kaç düşman eliyle sıkıldı eli, Kaç düşmen eliyle okşandı sırtı, Masallar koguisa bile at ona | Erliği sevmiyen şoimaz ©nafİ