No. 2193 —508 UYANIŞ 229 Servetifünun hâfıraları: Abdülhak Hâmidi kızdıran Sur YAZAN: Mecmuamızın yazı işleri ve umumi neşriyat mü- dürü Halid Fahri Ozansoy, «Sonposta» gazetesinin de haftalık edebiyat sütuuu muhazriridir ve oradaki haftalık yazılarının mevzuunu arasıra edebi hâtıra- larına tahsis etmektedir. Geçen yıllarda yirmi beş yıl evvelki ilk edebiyata girdiği devrin bâtıralarını, on- dan sonra da, Mütareke esnasında Kadıköyündeki şair ve edib topluluğu içinde geçen beş yılın hazin ve eğlenceli vak'alarını yazmıştı. Burada, evvelce intişar etmiş bulunan bu hâtıraların önümüzdeki kış bir kitab halinde neşredileceğini haber verelim. Halid Fahri Ozansoy, Şimdi de «Sonposta» daki haftalık yazılarını bazan «Servetifünun» daki hâtıra- larına tahsis ederek yeni bir hâtırat serisine başlamış olayor. Bunlardan birincisi geçen hafta o gazetede intişar etti. Hem mecmuamıza, hem büyük şair Ab- dülhak Hâmdide taallük eden bu yazıyı oradan ikti- bas ediyoruz. Uyanış Servetifünun'da ilk yazılarım çıkak (tabii şiir ola- rak, çünkü edebiyata şiirle başlamıştım), yirmi üç, yirmi dör! seneyi geçiyor. Fakal aşağı yukarı ondöri yıl var ki, yani mecmua henüz gene ieceddüt edebiyah tarihin- deki meşhur «Servetifünun» adını «Uyanış» adile de- diştirmediği zamandanberi bu çok eski meomuanmn yazı işleri müdürlüğü benim üstümdedir ve elânda bu vasifedeyimdir. Ayni zamanda, Şeyhülmuharririn Mah- mud Sadık'ın ölümüne kadar onun üstünde bulunan ve sonra gene bir müddet meomuanın sahibi ve başyazıoısı Ahmed İhsana öntikaleden eski «mes'ul müdürlük» va- sifosini de, bu vazife «umumi neşriyat müdürlüğü namını almasile beraber evvelki işime ildve olarak ben deruhte ettim ve işte o zaman bu zamandır hem yaz işleri, kom umumi neşriyat müdürlüklerini bugüne ka- dar sürükleyip gelirdim. Babam gibi saydığım Ahmed İhşana sevgimden bu vazifeleri terketmeyi de hiç aklı- ma getirmiyorum. Şimdi bu kısa mukaddeme ile anlatmak istediğim noktaya geleyim. Demek ki «Servetifünun — Uyaniş» m bu son on döri yılı içinde bir hayli eski ve yeni üsta- dın meomuaya gelip gidişlerine, yazılarına kargı ne derece titiz olduklara, neml toplantılar yaptıklarına ve- saireye dair oldukça alâka verebilecek hâtıralarım var- dır, Zaten ne zamandır düşünüyordum, arasıra bu hâ- traları da yazayım diye... İşte kısmet bugünmüş, bu seriye girecek olan ük yazımı yazıyorum. Yalmız şunu da söyliyeyim ki, can sıkmamak için daima yıl, tarih kay- dından kendimi uzaklaşlırasağım, Okuyanlarım sadece şunu bilsinler: Bu hdtıralar Sorvetifünun meomuasının son on dört yık elrafında dağınk bir şekilde strala- naoaklır. Böyle daha zevkli olacağını sanıyorum. Halid Frahri Ozansoy —i Abdülhak Hâmid'den gelen elçi: Abdülhak Şinasi Mecmuanın bir nüshasında bir genç wirin bir şiiri intişar etmişti. Şiirin ismi neydi, ben bile unut» tam. Yalnız unutamıyacağım cihet, mevzuudur. Şair, mahayyel bir ihtiyara hitaben, serbest nazımla aşağı yukarı şunları söylüyordu: «Biz yeni hayat gençleriyiz, Yeni ufuklara koşu- yoruz. Ey ihtiyar, yolumuzdan çekil. Sesimizi boğ- mağa çalışma. Yeni nağmelerimiz senin kulaklarına tatlı gelmese de biz bu yolda yürüyeceğiz.» Şunu da ilâve edeyim ki, bu şiir aslında daha uzundu. Şair, bazı yerlerde mevzuu karıştırarak sof» talara, dini ellerinde oyuncak yapanlara da atıştırı- yordu. Fakat o parçalar, bilhassa «Ey sarıklı yobaz!» gibi hitablar hem mevzuun san'ata taailük eden va Lütfen sayıfayı çev Büyük Şair Aüdülhak Hâmid