klz 22 SERVETİFÜNUN N © Ne 2140—40) A T KONUŞMALARI Çırpıştırma Roman AL Kemal Merema Geçen birinde tercüme epidemisin- den bahsetmiş, bu hastalığın edebiyatımızdaki zararla- rını ortaya koymuştum. Bugün de *Roman Çupıştırm> derdini incelemeğe çalışacağım. Bilmem dikkat ediyor musunuz?.. Bizim Ankara caddesi, yeni bir mola taşı halini almış, Türlü türlü isimler altında, renk renk kapaklar içinde bir sürü ro- manlar çıkıyor. Bilen bilmiyen, koltuğunda kilolarla def- terler, her kitabcının kapısını çalıyor, muhteşem eserle rini ucuz Ucuz satıyor. İşin en yürekler acısı olan ta- rafı da şudur: Kitabcı dostlarımız, bütün o okuyan yok, kitab sa- tilmıyor, rekabet fazla gibi birbirine zıd teraneleri dil lerinden düşürmedikleri halde, bu palavra yığınlarını kapış kapış ahyor. Alh, morlu, düzgünlü kılflara bürüyerek piyasaya sürüyorlar... Ama, meşhur roman- canın 3) dostlarına dağıttığı, icabında paraile alarak he- diye ettiklerinden mada tek bir tane bile satılmamışruış. Ne zarar var?.. Sonunda, bu harikulâde??, ve bir #nevhevesin? kursağında birikmiş olan şöhret ihtirasla- rini velev ki az da olsa tatmin eden şaheserini işporta- cılara devretmek de zor değildir ya... ie Halbuki roman, bir takım hâdiselerin, vakıaların objektif bir gözle görülerek, türlü türlü tahassüs salça- sile çeşnilendirilmiş, sosyal, moral cebhe ve veçheleri ay- malandıran bir vasıtadır. Ve roman yazabilmek için istdadını edebiyat yo- lunda törpülemiş olanların uymıya mecbur oldukları bir takım şartlar vardır : A — Disiplinli okuma, ki bunda muharririn şahsi temayölleri, düşünceleri hâkimdir. B — Okunulan şeyleri hazmederek, daima temas halinde bulunduğu ve inübalarını ister tahteşşuwründe, isterse not defterine kaydettiği tabiat, muhit ile mukayese, C — Bütün bu bilgileri toplamak. D — Bunları tasnif etmek. İşte senelere mal olan bu hazırlanış devresinden sonra, mubarrir, roman yolunda denemeleşe girişebilecek cesaret ve kuvveti kendisinde bulabilir. Zira kültürü artmış, müşahedesi reeİleşmiş, keskinleşmiş, eserinde ya- Yazan : ENİS BÜLEND YEDEK ratacağı havayı, kahramanları lâyikile tanımış, bellemiş demektir. cn Fakat romancılık dünyamızda, bu temel de çürüktür. Kültür fukaraları; kof bilgileri, boş dağarcıkları ile, ede- biyat kervanını köşebaşlarında bekliyerek, kırpıntı boh- çalarını uzatıyor : — Bizde vanz!.. Yarının dâhileri bizleriz!. diyorlar. Ne tuhaftır, gazete sütunlarında romanları çıkan, kitabçı vilsinlerinde esecleri arzı endam eden nice şöbretlu 11. lar, bile bütün bu şöhretlerine rağmen hekikı ve özlü Türk edebiyatı için, birer hiç!!.. olduklarını anlıyamıyacak kadar şuursuz görünüyorlar.. Onun içinde, aksettirdik- leri sesi çasçabuk dağılıyor, kayboluyor... Okuyucuya bahane bulmıya, onu suçlu çıkarmaya hakkımız yok, Okuyucu, o yaman serişile iyiyi pek ça- buk kavrıyan ezeli münekkidimizdir. Belki zahiri şata- fata bir müddet için aldanabilir, kapılabilir. fakat oka- dar. Günün birinde, romancıya, eserine de dudak bü- küp, omuz silkeceği muhakkaktır. Bana kalırsa bu «Roman Çırpytırma» derdini kö- künden batalamak lâzımdır. Bu da, bu eserlere, onlara yaraşan bir kayıdsızlıkla sırtımızı çevirmekle olacaktır. YAR RM Matbaamıza gelen eserler: KAYNAK Balıkesir halkevi tarafından neşredilen bu mecmianın 19 Mayıs 938 tarihli sayısı intişar etti. Bu sayıda şu yazılar bulunuyor : 19 Mayıs — Balıkesire ilgili iki vesika — Paşa Sultan şw- besi — Deli kartal (Hikâye) — Ata sözleri — Koca Tepenin Beş atlısı (Ulusal roman) — V.S.