340 — 5. SERVETİFÜNUN Ben, her şiir kitabı karşısında; vecd içinde bir âbid gibi müstağ- rak kalırım. Bilirim ki şiir; hayat denen mad de kâinatında, mataryalize edilme- miş düşüncelerin, iç âlemlerimiz- deki kaynaşmalardan duyurabildiği birer sestir. Fransızların «Humanit&» dedik- leri; - insanı insan eden yazılar -in en başında gelen muhakkak ki, şiirdir. Öz insanlığımızda ürperen, öz insanlığımıza yegâne girebilen şiir; gon senelerde, şeklini, sesini, düşü- nülüşünü tamamen kaybetti. Bu ara, bir takım, çirkin, basit, gülünç fikirlerin, şiir halinde fısıldanmak merakı bir salgın halini aldı. Böy- lece; her heveskâr, yeni bir vernin, yeni bir kafiye şeklinin mucidi (!) mübdii oldular, Hattâ, çok gülünç, çirkin bir takım, vezinsiz, kafiyesiz ve her şeysiz lâkırdı düzinelerine Şiir adı verildi. Fakat; arasıra -birer büyük müj- de gibi, kulaklarımızda hoş ihtizaz- lar yapan, aradığımız, özlediğimiz hakiki şiirlere de rastlamıyor de- giliz. Baykuş müellifi, Paravan çairi Halid Fabri Ozansoy'un «Sulara dalan gözler» isimli şiir kitabı da, beklediğimiz, arayıp özlediğimiz şiirlerin bir araya toplanışıdır. Hakiki şiir hakkındaki düşün- celerimizin doğruluğunu, bu giirleri okurken bir defa daha anlamış ©- tayoruz. Şiirin ne siyaset tezgâhı, ne bir küfür mayası ve ne de, bir «re- form» hastalığının oyuncağı olma» dığını; şair, bütün eserlerinde ol- duğu gibi bu kitabında dâ, ne gü- zel duyurabiliyor. «Sulara dalan gözler» baştanba- şa bütün bir ömrün, dolayısile bü- tün haystın bir kül halindeki kuv: vetli ifadesidir. Haz ve elemler, İlk sayıfalardan sonra, kitaba ismi vezilen, «Sulara dalan göğier» isimli şiir; insanı, bir daha gelmi- yecek olan günlerin hasretinde, kay- bolmuş tatlı zamanın alevi sarıyor. Bir arayış ve anış âlemi içinde kön- dinden geçen geir, şiir mısralarile > | Halid Fahri Ozansoyun Şiirleri Dalan Gözler Sulara Ali Yazan: İİ m ei Şair Halid Fabri Ozansoy bizi de ayni âleme, ayni duyuş ve yanışlarla sürüklemektedir, Sular gene o sular, kıyı gene o Kayı, Gene çamlar dinliyor uzaktan bir şarkıyı, Ah, arık görmüyorum, eridimi ne oldu? İri yeşil gözlerde gördüğüm parıltıyı / Yaşamış ve yaşıyan hangi insan, bir defacık olsun, ihsasların, man- zaraların bu derin tedailerile böyle aranmamış, yanmamıştır $ Açılıp kapanan demir kapıdan, Algam ses veriyor aparimana, Bir ıslık geliyor karşı yapıdan! Telleri titriyor sanki bir orgun, Taş merdivenlerde soluyan yorgun Gölgeler çıkıyor apartmana! Akşam ses veriyor işimden bana / Senbolize edilmiş akşam &aatleri, kimselerile bir apartman portresi, bu mısrajaşla ne kadar kuvvetli ve hoş anlğğilmiştır, Oda isimli bir şiirden: Kemal No. 2174—489 Meram Odada kimseler yok.. bu lâmbayı kim yakmış? Kim şu kınl gülleri şu şezlonga bırakmış ? Niçin şu levhalarda bir mumyanın rengi var? Göğüs yeçirir gibi sayıklarken duvarlar. Kırılmış bir kalbin, daha fazla kırılmasın diye kaçırılıp örtünülen bir odada, yalnızlığın acılı yadır- ganışı, büyük kederlerin eşyalarda ürperiş ve aksi, bu şiirde üstün bir san'at kudretile, ince ve çok içtön bir duyuşla anlatılmıştır, Şairin, geçen bir şenliğin tatlı hâtıraaı önünde, şu içli terennümü nekadar eamimidir: O sesler, o gülüşler, o baygın iç çekmeler, Hepsi bir hâlıranın ölgün akisleri mi1 Sabah çoktan ağardı üstünde o bah- çenin, Bakitm ki, sakearda kalmamış 8ol- mtyan gül.. Kitabın sonlarına doğru «Gönül bu» başlıklı bir şiirden: Gönül bu! gene sevmek, gene sevilmek diler, Ne kadar yüz buruşsa ne kada saç ağaraa.. Kıymetli şair! kırsaçlı siluetini gözlerimizde çizerken, ruhun ebe- diyetine olan kuvvetli ingoışını nekadar yerinde tebarüz ettirmiştir. «Sulara dalan gözler» kitabın- dan gelişi güzel aldığım şu parça- lar, velüt şairin bu son eserinin hakiki kıymetine dair kuvvetli bir fir kir verebileceğini zannediyorum. İçinde, kırk parçadan fazla şiir bulunan bu kitab, hakiki şiire çok- tandır susamış kimseler için büyük bir kazançtir. Yazıma son verirken şunu &öyliyeyim ki; Halid Fahri Ozansoy'u, bu son eserini bize k&- zandırdığı için, candan kutlulama- mak büyük bir nankörlük ulur.