346 SERVRTİFÜNUN No, 7174 —4B9 İnoommeamurusısııme ee va ve Çalınan Beste Edebi Roman: Yazan: Muazzez Kaptanoğlu Bak, işte, Necib Doğan geliyor. Yanında kuzeni var... Yüzü hakikaten solgun.. Çok he- yecanlı olacak. İşte, mavi gözlü bestekârla iki dost gibi ko- nuşuyorlar.. Halbuki birbirlerinin rakibi değil- ler ıni.. Nasıl olur bu?!.. — Gördün mü Şahende, erkekler bizden çok kuvvetli... Birbirlerinin rakibi oldukları halde dost gibi, arkadaş gibi konuşabiliyorlar... Halbuki biz.. düşün bir kere.. geçen elbise balosunda, en iyi arkadaşın Neclâ ile rekabet yüzünden iki ay dargın durdun... — Ayşe ne oldu bu gece sanal. Mütema- diyen beni iğnelemekle meşgulsun!. Neclâdan evvel seninle darılacağız galiba. Hem, korkarım bu, sonu gelmiyen bir dar- gınlık olacak. — Haydi canım.. insan arkadaşının sözüne darılır mi?. Ben samimi bir insanım... Gördük- İerimi, hislerimi olduğu gibi söylemeğe alıştı- &ım için böyle konuşuyorum. Sen de beni samimi dinle.. seni tenkit et- mek seni iğnelemek düşüncesini nasıl taşıyabi- lirim... Sen benim en iyi arkadaşım değil misin?. Haydi, biz de gidelim. Hem kavga etmeyiz, hem de meşhur bestekârla tanışmış oluruz. Olmaz mı Şahende... Çok beğendiğin siyah elbiseli kadını da yakından görürsün?. İki kadın, şık tuvaletlerinin uzun kuyruk- larını dalgalandıran bir kraliçe azametile nzak- laştılar. Arkalarından iki baş yaklaştı. Demindenberi, bunları süzen iki erkek mü- tecessis bakışlarile kadınları takib ederek konu$- tular : — Farkında mısın Hasan!.. Şahende bu gece çok güzel... Muhterem kocası gene evde olacak. Karısı yorgun döndüğü zaman istirahatını temin etmek için çalışıyordur!.. Nejada bak.. yeni sevgilisine pervane olmuş.. Şahendeyi hiç görmüyor mu ?. Eski mesut gün- leri hatırlanmıyacak kadar uzak bir maziye ait gibil.. Şahendeye dikkat ettim... Onları öyle kıs- kanç gözlerle süzüyordu ki. — Monşer.. Najadı Şahende bırakmadı mi?. Yoksa aptal Nejad hâlâ onun esiri olacaktı... Peki, niçin kıskanç baksın anlamıyorum. Hem, o şimdi güzel Ahmede tutkun değil mi?. Bilsen, muhteşem Şahende Ahmedin karşı- sında nasıl oyuncaklaşıyor.. küçülüyor... Bilmiyorum neden.. herkesin beğendiği bu kadından hiç hoşlanmıyorum... Bu kadın bana, iğrenç bir mahlük hissini vermekten başka bir şey duyurmuyor. Halbuki Ayşe böyle mi?. Rengine bak.. nekadar solgun.. beceremediği yapmacık jestleri altında ne masum bir yüz, ne içli bir çekingenlik saklı... Zavallı kadın.. alçak kocası yüzünden düştü bu yola... Şahende, ona yol gösteren, bu yolun usulle. rini öğreten bir hoca oldu. Bilir misin, Şahendeden nekadar nefret edi- yorsam, Ayşeye okadar acıyorum. aydi canım.. sende garib bir-insansın. Ayşenin nesini beğeniyorsun anlamıyorum. O, Şahendenin muhteşem güzelliği yanında bir göl- ge bile değil!, Hem, dostum, kadınlarda aradığım şey, fa- zilet numarası değil, kadınlığını erkeklere karşı silâh gibi kullanmasını bilenidir. -— Temenni etmem ki, evlendiğin zaman böyle bir kadına tesadüf edesin.. © — Ferhunde Hanımefendinin yanındaki çocuğa bak. Annesine sokulur gibi sokuluyor kadına... Hoş bol bol annesi oluyor ya!.. Yanik esmer yüzünde ışıldıyan yeşil gözle- rile enteresan bir tip... Zaten kâfir kadın.. kartal gibi körpe kuş- ları yakalar. Zavallı çocuk Celâlin akibetine uğramasında! — Azizim.. Necib Doğanın etrafındaki hal- kaya bak. Sarışın adam heyecanla bir şeyler anlatıyor. Haydi biz de gidelim. — Gidelim dostum. Gidelim ama, konser ne zaman başlıyacak... Bu konser için 'Tahirle bahse girdik. Ben, mutlaka Necib Doğanın kazanacğını söyledim. O, İtalyanı tuttu.