3 Haziran 1937 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

3 Haziran 1937 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 SERVETİFÜNUN “No. 2128—443 Düşünceler: Bu sayımızdan itibaren, çok lemiz bir lisanla ve Bedbin Edebiyat Gençlik ve edebiyat. Bu iki kelimeyi yanyana işittiğiniz zaman içinizin burkulduğunu ve yanık yanık eşnediğinzi hissedersiniz. Bugünkü edebi neslin şahsi- yetini meydana getirenlerin isimlerini teker teker mıymışacağım yalnız Faruk Nafizle Necip, Fazıl Nâzım Hikietten sonrakiler olduğunu kaydetmek isterim. Bugün yeni bir edebiyat denem nesne yok. Var olan kasdettiğiz nesilden evvelkilerdir, diyenler olur. Hayır, bugün yepyeni bir edebiyat var, Ve bu edebiyat dünkü edebiyattan gayri bir edebiyat. Hem de lisanile ahenğile duygularile . O bugün sadece anarşist siyaset dünyasından çekil- miş, zevk âleminden elini eteğini sıyıran bir manastır rahibi gibi fikirlerini kafasına hapsederek kendi içine kıvrılan bir kaplumbağa gibi metafizik duygularile ha- şir neşir. Her hangi bir gencin kitabını açın veya rasgele bir mecmuada göreceğiniz lâalettayin bir şiiri gkuyan. İçiniziu burkulduğunu yanık yanık esnedi- İlnini hissedersiniz. Peki nedir bushuvah, nedir bu afyonlu dünya. Divan edebiyatına az mı küfürler ettik, bize mey- den meyhaneden dem vurdu, gülden bülbülden &az çaldı. Zülüften yardan nağmelerle işimizi hun etti, Aşk kasidelerindeki ıztıraptan elörmden başka ne ver- di bize? denildi. Bugün de her hangi bir genç şairin şiirini oku- şanız size gevgilisinden, vefasızlığından, geceden, gün- düzden, Afroditten, elemden, ığtıraptan, uzaklıktan, yakınlıktan gurbetten, ahu eninden başka ne gö- recek&iniz. Genç şair bu bedbinliği kimden tevarüs etti, O nes- linin, cemiyetinin psikolojisini karakterize eden bir mısra mı Hayır, eğer bunu kabul edecek olursak bugünkü içtimei varlığımızda derin bir acı duyacağız. Dünden ona kalan edebiyat onu beslemedi. Onu yetiştiren sosyal hayat ona yalnız şeğil verdi. G fikir dünyasının anarşi buhranları içinde kav- ruldu. İmanları çürüten yeni cereyanlar karşısında o şaşırdı, iskolastik Fransız edebiyatının renksiz, ışıksız karatılıklarına kaydı gitti, Ruhlarda fikirlerde anarşi var. Para ile iman da- gZıtılan modern dünyanın materyalist havasından ga- kındı, içinin ince duygularına sarılarak onları onları bir anne şefkatile her hangi bir felâketten saklıyabilmek için, genç şair böyle kendi içine bir kaplumbağa gibi kıvrıldı. Bizi yanık yanık esneten mısralar bize yabancı değil. Ama, biz bu duygulardan uzaklaştık. Duygu- larımız da zamanla akip giden bir his seli hâlinde geçti gitti. Biz, yeni dünyanın yeni &lemlerin lirizmini arıyoruz. Genç şajr mustarip ve sarhoş sokaklarda sermest perii ilhamı arkasından koşuyor, Cenneti alânın zemzemli dünyasının nasıl bir ha- yal olduğunu ayıldığı an hissedecek. Ne olur tez ayılga... Neriman Hikmet orijinal bir şekilde anadolu şiirleri yazan bir gencin eserlerini neşre başlıyoruz. Özlediğimiz memleket edebi- yatına ileride çok değerli hizmeti dokunacağını umdu- ğumuz bu gencin şiirlerinin okuyucularımızın da aldkasınt uyandıracağına eminiz. UYANIŞ Aydın Yaylâlarında -İ, F, Sertelli'ye - AÂteşlendi yanıyor koca çıra yığın, Görmeğe koyuldular cümbüş hazırlığını: Kebaplık kuzuları şişliyor birkaç kişi. Güzel parlasın diye, yağlanmada kamalar, Defler ısıtıyor, akortta bağlamalar.. Yosmaların üstünde sofrayı düzme işi... Efe bağdaş kurunca sırt dayayıp bir çama Yer aldılar zeybekler önünde halkalama, Ve güneş batalıdır süküta dalmış yaylâ Birden bire uyandı üç beş uzun nârayla, Halkanın ortasında seçme seçme köçekler : Yan yana dizildiler birer adım arayla. Bütün hünerlerini bu gece dökecekler: Oyundan çıkabilmek için fazla parayla. Hem galiba. galiba, dostlarım, bir tanesi, Ayrılacak Efenin gönlü gibi bir payla... Bir hin zeybek çakmışça dileğini gözünden, Havaya başlattırdı Efenin türküsünden : Lağabı Ödemişli Gözleri menevişli, Kaplama altın dişli, Şıllığı yar mı saydın?. Hay be saymaz olaydın, Şaştıya, Efem, Aydın 91! Yazın bir kara yazı, Yasın bir gönül yası, Aldattı kör olası, Haspayı yar mı saydın ? Hay be saymaz olaydın. Şaştıya, Efem, Aydın 211 Dudağı değecekken şarap dolu bardağa, Coştu bağırdı efe: tekrarlayın bir daha... Eller hep kalçalarda, başlar az öne eğri Koşuyorlar köçekler bir ileri, bir geri. Figürler eskisinden daha canlı ve seri, Telâştan ve im akan teri, Dizler sert çö küşl erle döğmede sık sık yeri, Baş dönmesi veriyor zil ve kaşık sesleri... Kafalar tütsülendi artık iyiden iyi Nerdeyse açılacak bol pol İ Üni Ayıp mıdır, yosmalar oyunu süsleseler Civelek ( hey..hey ) lere uydurarak göbeği”? Zil ve kaşık sesleri örytiitürken meclisi, Be nice savrulmasın hüranm en vecdlisi 21? Oyunun art tarafı Efenin kır gerdeği.. Gökde yıldızlar görsün.. kapatayım perdeyi... Basri Gocul

Bu sayıdan diğer sayfalar: