32 SERVETİFÜNUN teneffüs ederek, ayni Heyecanı duyarak, beraber bulunmanın bir ruya olmasını sanmakta haksız miydim? Günlerce bir mecnun gibi, daima bir fikri sabitle her yerde aradığım, bütün varlığını UYANIŞ Tedi geni m ON yering ür Jüri gazetasi Teleton ; 2-1013 Abonesi! lari ri di, — aylığı 600 ln Gazetemize ilân verecekler, İstanbulda Kemal Sat, ul Saanen ve Huli İlân Şirketine gitmelidir. No. 2128—443 ULUŞU : grat : İstanbul Uyanış Yabancı e > kuruştur. Bir sayını Kuruştur ancak hülyalarımda görebildiğim tabiatin bu misli bulunmaz, değeri bütün hayatıma bedel harikasının kendime bu kadar yakınlaşacağını ve ihsanlarını benden esirgemiyeceğini düşün- mekten çok uzakken, bu yaşadığım ve dahada yaşıyacağım saatler benim için en nefis bir ruya değil de neydi? Uzun bir süküttan sonra sık sık nefes alarak : — «Galiba karanlıkta oturuyordunuz» diyor- du. «Elektriği gene söndürür müsünüz? Neden- dir, bilemiyorum; insan daima karanlıkta kalmak, €şyanın manzarasıyla dimağını meşgul etmemek istiyor; yalnız kendi hislerinin hareketlerini ta- kibetmek, bu hissiyatın tesiri altında yaşamak arzusunu duyuyor. Bilmemki, acaba sizde öyle misiniz?» Ceyap verememiştim. Elektriği söndürdükten sonra tekrar yerime doğru gelirken işittiğim bu sözlerin mânâlarını anlamaktan çok uzak bulu- nuyor; yalnız bu seslerin tatlı ahengini dinli- yordum. Benliğimde fena tesirlerini her zaman duyduğum ihtiras kasırgası kesilmiş, bütün vü- cudümde ve dimağımda hafif bir sükünet hüküm sürmiye başlamıştı. Bu sükünetin içinde yeğüâne arzum onun dizleri dibinde oturmak, saatlerce, yıllarca böyle kalmak, bu ilâheye secde etmekti. Küçük bir sual sormaktan çekiniyordum. Yalnız onun emrile, onun isteğiyle, onun bütün varlığıma müessir olan iradesiyle hareket eder- ken, onu muahaze ederek, beni niçin üzün bir zaman yalnız bıraktığını, bir sefil gibi yaşattı- ğını, benden niçin uzaklaşmak istediğini sor- makta ne gibi bir hakkım olabilirdi? İlâhi bir varlığa karşı kimsenin bir sual sormasına imkân olmadığına göre benim ona isyan edişim büyük bir günah, belki de cezasını derhal görebilece- Bim bir suç teşkil etmez miydi? Sobanın içindeki alevler kırmızı ışıklarını odaya yayıyor; bu alevlerin eşya üzerindeki ( .. » Gözleri Kayalara tırmanan dalgalar kadar hırçın, Toprağı altüsi eden boralar gibi vahşi., Bu bir sevgiliydi ki, ne esmer, ne sarışın; Yalmız gösleri idi cana yakın gelişi... Değme; tutuşacaksın. Mahvoluraun; okşama! Yalmız gözlerine bak hiç bir hissi duymadan Onlar da kendi kadar belki vahgidir ama; Gök kadar hudulsuzdur ve deniz kadar yaman Mehmet Erman akislerinden daha ziyade onun duru beyaz yü- zündeki oynayışlarını, siyah gözlerine verdiği parlaklığı seyrediyordum. Ab, Yarabbi, bu ne güzel kadındı | Taliim, güzel taliim bu kadını benim yolumun üzerine çıkarmakla, onu bana yakınlaştırmakla beni ne tatlı, ne derin bir saadetin zevki içine atmıştı ! Ona tesadüfüm, öyle lâalettayin bir tesadüf değil, gençliğimin en güzel zamanlarını ıstırapla ge- çirmekliğim dolayısile bana gizli bir kuvvet tarafından verilmiş bir mükâfattı. Alevlere dalmış gözlerini yüzüme doğru çe- virerek — «Oldukça uzun bir zamandanberi biribi- rim'zi görmedik»? diye söze başlamıştı. <Kim- bilir, hakkımda nasıl düşünmüşsünüzdür !?» Bu sözlere nasıl cevap verileceğini bilemi- yor; yalnız onun «Kimbilir, nasıl düşünmüşsü- nüzdür 1?» diyen ağzının hafif bir inhina yapa- rak kıvrıldığını görünce düşünmeden, ne dedi- gimin bile farkına varmadan ona sorulmasına imkân göremediğim bir suali gayrı ihtiyari ola- rak ağzımdan çıkarıveriyordum: — «Niçin uzun müddet görünmediniz? Bana niçin bir adres bile vermiyerek karanlıklara, meçhule karıştınız? Sizin kim olduğunuzu bile- memek, isminizi bile ağzıma alamamak benim için ezeli bir mecburiyet mi olacaktır?» — «Fikirlerinizi anlıyorum, dostum, Sizin gok haklı olduğunuzu kabul ediyorum. Beni vefasız, unutkan, arkadaşlığa, dostluğa sadık kalmıyan ve kimbilir, belkide hafif meşrep bir kadın zannedersiniz, değil mi? Size karşı duy- duğum en samimi dostluk hislerini bugün ifade edecek vaziyette olmadığımı anlıyorum. Şu gün- lerde bu hissiyatım o kadar çetin bir safhaya girdi ki, sizinle biraz konuşmıya, çok samimi geçen bâtıralarımızı, arkadaşlığımızı sizin yanı- nızda tekrar yaşamıya ibtiyaç duydum. Sizi unutmadığımı bilmenizi ve beni mazur görme- nizi isterim. Siz4 kendimi tamıtmamakla, adres vermemekle tecessüsünüzü tahrik ediyorum. Fa- kat dostum, şunu bilmenizi isterim ki, kadınlar biraz gizli yaşamak, kendilerini daima karanlık- lara karıştırmak nsanların, bilhassa kadınların hayatlarında bazan öyle mecburiyetler, sakınılması lâzımgelen öyle teb- likeler vardır ki, bunu erkeklere anlatmak çok müşkül v ve bazan da imkân dahilinde değildir.» — Bitmedi —. AHMED İHSAN Basımevi Ltd.