6 SERVETİFÜNUN No. 2127—442 HT E N Ve A RR E.M EA MH DELİRTEN SES Abdülmecid &on senelerinde müthiş bir sefahate başlamıştı. Yiyor, içiyor ve parasını kadınlara yedi- riyordu. Kadınlar arasında Mecidin kanını emen Se- refrazdı. Yıllık tasarrufun yarışından fazlası buna gidi- yordu. Fakat buna rağmen Padişah, Serefrazın ya- nında daima boynu bükük bir çocuk gibiydi. Çünkü, tam manâsile onun oyuncağı oluvermişti, Serefrar, Mecidden çektiği bütün paraları «Küçük neslis adında güzel bir Er- meni çocuğu ile açıktan açığa yiyor, onu köşküne davet ediyor, onunla gezi- yor, bir türlü mani oluna- mıyordu. Ondan korkmıyan yoktu. İntikam almak istediği biri olursa, Abdülmecide ; — Bu adamı nefi ettir... demesi kafiydi. Tarihi vesiksler gösteri- yor ki, Padişah ondan kor- kuyordu. Burada bu nokta- yı anlatacağız. Abdülmecidin güzel bir hançeri vardı. Daima ya- nında gezdirmeği severdi. Bir gün hançerin sapını kırılmış gördü ve korkdu. — Kim kırmıştı 9, Senin Sesin Bir haz gibi siner de gençliğime felsefen, Benim kalbim uçuşur sen şarkını söylerken. Susma ah, sakın susma, biriken her tasamla,. Üzüntüler içimde erisin bu akşamla.. Senin sesin, yanında başka ses iğrenç olur, Lâhzalar ağırlaşır, saatler pek geç olur, İsteğin tez canıma sunmasın bahaneler, Sesini varlık gibi geniş hislerime ver... — Sende mi o hain kadının taraftarısın..| Boğos fazla cevap veremedi. Rengi sapsarı kesil- mişti. Titriyen ellerini uzatarak kırık saplı hançeri aldı ve yerlere gürünürcesine iğilerek uzaklaştı, Bir gün sonra sapı yapılmış hançeri eline alan Abdülmecidin sevinçden gözleri parlıyordu. Doğru Berefrazın odasına gitti ve şunları söyledi : — Sen ne kâfirsin!. Deli Boğos bile bugün geldi. Bir hançerim vardı, onu alıp sivriltti, Beginei kadına emniyet olunmaz. İhtiyat da bulun..diye bana nasi- hat etti.. Serefraz, Abdülmecidin bütün zaaflarını biliyordu. Gözlerini süzerek yaklaştı. Bir hiddet anında kendi- sine saplaması muhtemel olan hançeri ellerini okgu- yarak alıp yerine koydurdu ve mesele kalmadı. Fakat Serefraz, Boğosa müthiş bir kin bağlamıştı. Kendisi hakkında Padişa- ha fikir beyan etmeğe ce- saret bulan bu adamı orta dan kaldırmak lâzımdı Hal- buki Boğua, tehlikeyi atlat- mış olduğunu sanıyor, 8e- Bu &ugle Micidin namı- Senin sesin teselli kanunları yaralır; viniyordu. na verilen ilk cevap şu Abülmecid, Serefraza oldu: — Esrarengiz eller... Ve büsbütün korktu. Saraya hizmet eden Duzoğ- lu Boğosu çağırdı. — Boğos, dedi. Bu han- çerin sapına ne olmuşt.. Boğosun, bir şeyden ha- beri yoktu. Kekelemeğe başladı. — Boğor, çabuk bu hançerin sapını yaptır.. Çün- kü, beşinci kadına emniyetim yoktur. O bir kâfire şeydir, Onun için kamayı taşıyorum. Boğus, cesaretini toplıyarak cevap verdi: — Efendim, dedi, o dağdan gelmiş Efendimizin akçe ile aldığınız bir cariyedir. Niçin size hain olsun Her kimin ne haddine size suikast eylesin.. Siz Pa- dişahsınız. Hiç böyle şey hatıra gelir mi, Abdülmecid, Boğosun söylediklerini tamamile an- lamıyordu bile, Onun zihuini meşgul eden beşinci kadının korkunç ve tehlikeli bir kadın olduğu idi. Yumruklarını sıktı ve beğirdi : 2 Senin sesin hayatın sebebini anlatır; Senin sesin ruhuma ne duyuşlar ssralar, Senin sesin yadımda yad eder hâtıralar. böyle niçin söylemişti ? Eim bilir ?. O anda aklına öğle gel- miş ve söylemişti. Bir gün maslak yolun: da büyük bireğlence vardı. İstanbulun bütün kibarları orada geziyorlardı. Bizim Boğos efendi de düşünceli düşünceli dolaşıyordu. Bir aralık çağrıldığını duydu. Bu, bir kadın sesiydi, Bir ölüm çığlığı kadar ürpertici bir ses. Başını kal- dırdı ve titredi. Karşısında Serefraz duruyordu. — Boğos efendi, dedi, Hançeri iyi sivriltün mif. Boğosun bacakları titremişti. Bu kadın bunu ne- reden biliyordu. Gözleri karardı ve mırıldandı: — Mahvoldum artık.. Serefraz, Em devam etti: a ibil ki, imei sivri ucu bir gün kalbinin üstünde hissedeceksi. Serefraz, a MAÇ Boğos efendi orada, yığılıp kalm Hereiteeın önü yerini bulmadı. :Boğos, hançerin sivri ucunu kalbinde hissetmeden delirmiğti. Niyazi Ahmed İsmail Safa Esgin