406 SERVETİFÜNUN Eronik: Km Halid Ziya ve Servekilünun Hiç şüphesiz ki Halid Ziya, modern edebiyatımı. zın Toman cephesinde en yüksek şahikasıdır. Ondan evvelilk defa roman yazan büyük edipler içinde Namık Kemal sadece romantik iki eser ortaya koymuş, bun- lar da teknik itibayile pek iptidai bir şekilde kalmış» lardı. Yalnız «Araba Sevdası» ile Recaizade Ekrem ve «Zehra» sı ile Nabizade Nazım bu edebi nev'in bir derece daha mütekâmil birer nümuneşini verebilmiş- lerdi ve bu nümuneler daha ziyade realist ekolün tezlerine yakın görünüyordu. Ancak romantizmi rey- liteyle çok güzel bir surette telif ederek «Sergüzeşt» românını yazau Samipaşazade Şezni, edebiyat tarihi noktasından daha kuvvetli bir iz bırakmış oluyordu. Peki ama, sonra ne oldu Sonra işte Halid Ziya bu başlıyar, fakat her hususta tam tekâmülünü bu- lamamış olan edebi nev'in üstadı olmak gibi büyük bir talile meydana atıldı. Netekim *«Mai ve Siyah», «Kırık Hayatlar», <Aşkı Memuu» bu yüksekliğin en göz kamaştırıcı ölmez eserleridir. İzmirden ilk defa bir mensuresi ile Servetifünuna ilk yazısını yollamış olan Halid Ziya, çok geçmeden, bu mecmuanın en knvvetli bir rüknü olacaktı. Nasıl ki olmuştu, Bütün Servetifünun kolleksiyonu içinde yalnız Halid Ziyanın «Mei ve siyah»ı ile «Aşkı Memnu» unu alsak da diğer eserleri, hattâ Fikretin, Cenabın şiirlerini bile bir an için yazılmamış, neğre- dilmemiş addetsek, gene bu en eski mecmuanın ede- biyatta oynamış olduğu büyük rolü inkâr etmiye imkân bulunamaz. Bu hususta gazetemiz sahibi ve başyazıcısı Ahmet İhsan Tekgözün de nasıl bir fikir ve san'at aşkile Tevfik Fikret, Halid Ziya ekolüne candan müzahir olduğu da bir hakikattir. Böyle bir- birlerini kollıyan, birbirlerine yardımcı olan ve bu suretle edebiyat tarihinde Servetifünun Edebiyatı diye gerefli, parlak bir isim bırakan şahsiyetler kültür sa- hasında her zaman hürmetle andığımız isimlerdir ve işte bunun içindir ki ben, Halid Ziyaya karşı göste- rilen sevgi ve saygıyı yalnız bu son jübile gecesinde arıyanlardan değilim. Onu Türk edebiyatı tarihi nasıl Tanzimattan sonraki edebiyatlar içinde en modern bir çehre, en kuvvetli bir romun teknikçisi, en ince bir ruh musavviri olarak tanıyorsa, bütün münevver kafalarda her zaman aynı hüküm ve kanaat çerçi- vesi içinde tanımışlardır. Bunuu içindir ki Ahmet İh- san Tokgüözün, üştat romancıya jübilesi münasebetile çektiği telgraf yalnız onun sevgi ve saygısını değil, bütün kültür ufuklarının sesini götürmüş sayılabilir. Ahmet İhsan, büyük bir tevazula Servetifünunun Halid Ziya gibi en büyük bir edebi kıymetimizi ilk defa sinesine bastırmak ve bilhassa, en meşhur iki büyük eserini sayfalarında ilk defa negretmiş olmak saadet ve şerefini telgrafında yadetmiyor. Fakat biz gazeteci üstadımızın bu sp müsaadesini almadan burada tamamlamak isterizi Halid Ziya ve Servetifüdun.. işte birbirine pek No. 2126—441 Onun Hiünbesindeki mm ni Sözleri Karşısında Halid Ziya için şu satırları yazarken onun hitabe yollu söz şöyleyişinde ilk defa işittiğim sesini, hâl& işitiyor gibiyim , sıcak bir ihtizaz teselsülü ve mu- nislikle müessir oluş....... mütehakkim olmıyan bir hakimiyet ifadesile sıralanan sözlerinin her dönemec merhalesinden mutedil bir hız alarak, birer an duru: gu... serbest nazımlanışla, ışık bestelenişle saran çitir ve musiki akislerinin uzun zaman soluk yavaşlata yavaşlata durduruşu...... Onun o hitabeyi söylediği sırada, duygu ve dü- şünüşle dinlediğim sözlerinin aâkisler içerisinde akiş- İsr uyandıra uyandıra helezunlanarak çekib çekilib de dağılışını notetmak istiyen en çalâk ve en geri ka- lemler bile, sık sık sarsıntıya uğradı, kelimeleri at- ladı.....; çünkü, o kalemleri parmakları parasında tu- tanlar da bir kayid ve tesbit yekazaşına tercihan, kendilerini başkaları gibi serâzad ve rahat dinleyiş zevkinin relıavetine kapdırmak inhimakindeydiler ; dolayısile de, bu sayıda okunacak «serâpâ heyecan ve samimiyet şaheseti» ni, kısmen olsun inhirilarla ve noksanlarla belirtebildiler, ancak..... ve gene an- cak, sonradan hafiza yoklayışlarla tam bir şekilleniş verilmesine uğraşıldı, ki böyle belirtebilişe inhiraf- larla ve noksanlarladan sonra bir de fazlalıklarla demek, yerinde olsa gerek: Bunlar, esasdan değil, teferrüattan da olsa | Halid Ziyanın böyle her zamanki gibi hazırlıksız kalkıp söz söyleyişinin, yanımda duran aşinalarından birkaçı, o heyecan gecesindeki söyleyişinin - bütün derlitopluluğuna rağmen - mutadı hilâfında daha az muntazam, fakat kat kat daha candan ve eşsiz oldu ğunu fısıldaşdılar. Hafıza yoklayış yardımile, tam şekillendir- meğe uğraşışla ortaya konulau metnin, yalnız anahatlarile aslına tam mutabekatle de «sşerâpâ heyosan ve samimiyet şaheseri» ne müstesna bir örnek oluşile beraber, hafıza yoklayışların, cümle ucu kıvnntılarımu tek noktalanışla kitabileşdirilmesi neticesine vardırdığını yakından biliyorum! Ne yazık, ki radyonun ağzı açık, fakat plâğın kulağı kapalıydı; bundan dolayı da, o sözlerin hususiyetin- yakın iki isim.., Edebiyat tarihi, ne birini, ne ötekini inkâr edebilir. Böyle olunca da, Halid Ziya jübilesi bir dereceye kadar aynı zamanda Servetifünun jübi- lesi mahiyetini de almaktadır: bu dakikada, ben, büyük romancının bir zamanlar imzası ve eserlerile yıllisrca süslenmiş ulan bu sütunlarda onün ismini tevkir ederken bilhassa bunu düşünüyor ve lâyemut edibe, sonsuz saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Ayni zamanda biliyorum ki bu âatırlar onun büyüklüğünü tamamile ifadeden çok uzak ve âcizdirler. Yalnız şu var ki, bunlar gönülden kopan satırlardır. Zaafım, samimiyetime bağışlanabilir ! Halid Fahri Ozansoy