No. 2128—441 Nevruz adlı bir mecmua, yıl 1889; mecmua İzmirde çıkarılmış; alt kısmına sekiz sahife ve tefrika olarak bir roman forması ilâve olunmuş, benim elinde, evirip çe- virip bakıyorum; zevkle, keyifle okuyorum. İşte Helid Ziyanın adını ben o zaman daha iyi sevmiştim, Sonra İzmirde buluştuk. Gene rahmetli babamdan bahsedece- gim: Babam o tarihte İzmir defterdar idi; geçen nüs- hada bahseylediğim mahut «Patent» meclisinden babam kurtulmuş, İzmire gönderilmişti. Ben de babamı görmiye gelmiştim, defterdarlık odasında yanında oturuyordum. Büyük odaya zayıf, sivrice sakallı bir zat girdi, yanında, taze kara bıyıklı, gözlerinden zekâ fışkıran çok sevimli çehreli bir genç vardı. Gelen zat babamla konuşurken Halid Ziya adı kulağıma çalındı; yerimden Ben de o tarihte Umran adlı onbeş günde biz çıkan mecmuaya başlamıştım; Tophane Müşürlüğünde müter- cimdim; derhal kendimi arkadaşıma takdim ettim ve elele verdik. Bu elele veriş 48 yıldır devam eyliyor, hem sade elele veriş değil, yürek yüreğe de veriştir. zmirdeki tanışma ve sevişmeden birkaç yıl sonra Halid Ziya İstanbula geldi. Onun Tütün Reji daire- sindeki mütercimlik odası, ateşli gençlerin buluşma ve konuşma odası olmuştu. İşte Halid Ziyanın irfan ve zekâsı : oradan Servetilünunda kurulan Edebiyatı Cedide muhi- i tine geçli, Servetifünunu parlattı. Halid Ziyanın yazdığı p hikâyeler, o zamanda çok büyük ve çok yüksek yenilik ufukları açıyordu. Bu arada «Mai ve Siyah» romanına da başladı. Edebiyatı Cedideyi kuran ve yaşatanların Büyük Postahane binası sırasında bulunan Servetifünun idaresindeki toplanışlarda Recaizade Ekremin müşfik hi- © mayesi ve Tevfik Fikretin sıcak arkadaşlığı içindeki i çalışmaları Türk irfan hayatının en verimli ve sevimli © safhalarıdır. Bunların içinde Halid Ziya, pek düzgün ve i ciddi tavurlarile, Garp irfanını nakil hususunda gösterdiği i Heveslerile ve ortaya koyduğu pek yüksek irlan nümu- nelerile beni daima kendisine çeker ve yüreğimi kendi- sine karşı derin sevgi ve hürmet hislerile doldururdu. 90İ de bir jurnalcnın tekmesine uğrıyan Serveti- fünun gazetesi Abdülhamidden Adliye nezaretine gelen bir ferman ile müthiş surette sarsılmış idi; birkaç defa tafsilâtını yazdığım üzere - gazetenin sahibi olarak ben, - : makalenin muharriri sıfatile Hüseyin Cahid ve matbuat : 1 idresinde bize karşı müsait davrandığından dolayı fena © görülen muayene memurumuz Veled çelebi Cinayet mab- © kemesine sevk olunmuşduk. Bu kasırgadan nasıl kurtul- bir iki dakika daha müsaaderlizi rica edeceğim. Şim- di size bir hayalden bahsedeceğim. İşte, tâ.. şu köşe- den, karanlığın içinden bir gölge koşarak bana doğ- ru geliyor; galiba bir mektep çocuğu... Evet, 15- 16 yaşında bir çocuk.. Bu kim? Onu tanıyor gibiyim, Pıpkı bana benziyor. O, bugünün gençliğinin tim- sali olarak bana doğru geliyor. Evet, o bugünkü gençliğin timsali, Bir elinde bir kâse var; öteki elin- de de çiçeklerden bir çelenk tutuyor. «Beni tanıma- dinız mıf» diyor «Ben, hani o 15-16 yaşındaki mek- tep çocuğu Halid Ziyayım'» ve bana soruyor: «50 sene mi çalıştınız 8iz? Demek öyle ha!.. Sizi pek yorgun görüyorum; size serin bir şerbet getirdim, UYANIŞ 403 mm HALİD ZİYA GECESİ VE SERVETİFÜNUN duğumuzu tekrarlıyacak değilim; fakat mahkemeye sevk edilen bizlerle beraber Servetilünunun bütün müdavim- lerine kara damga vurulmuşdu; Halid Ziya da bu ara- a idi, Dediğim tarihte Halid Ziya ile Yeşilköyde komşu olmuşduk ve sevişmeniz daha samimi ve daha derin olmuşdu. 1909 irticamı İstanbulda basdıran hareket ordusu Yeşilköy - Ayastefanos « da Meclisi Mebusanı topladığı zaman Halid Ziya o canlı hareketin içinde idi ve Abdülhamidin iskatı üzerine Beşinci Sultan Mehmede baş kâtip seçilmişni, Halid Ziya yeni vazifesinde bulunurken, en eski arkadaşlarını aramakdan geri kalmadı; Servetifünunu asla unutmadı ve küyük yüreklere yakışan kadirşinaslığı ve hukukşinaslığı daima gösterdi. Hatıratımı takip eyliyorum : Halid Ziyayı 1918'de Berlinde görüyorum; Padişah Beşinci Mehmedin vefatile saraydan ayrılmışdı ve mütarekede Almanyaya gel mişdi. Daha sonra 1919 da onunla Lozapda ve Beş - les - bains denilen İsviçrenin çok mütevazı bir istirahat köşesinde buluşuyor. O, hiç değişmiyor; dalma müt&- bessim, son derece korekt bir arkadaş idi. Yıllar geçi- yordu. Biz de birbirimizi fırsat düşdükçe daima arıyor ve buluşup koklanyorduk. Halid Ziyanın 55 inci mesai hayatının kutlulanman için Eminönü Halkevinde yapılan müsamerede buluna” madığıma çok acındım. Kendisine bir telgraf çektim. Telgrafımda büyük üstadın 35 yıllık yazı hayatınm hemen 50 yılını yakından bildiğim için onu en eski bir arkadaş olarak yürekten tebrik eyliyordum. Sevgili arkadaşımdan gelen cevabın suretini aşağıya iftiharla nakleyliyorum ; Yeşilköy 6/5/1937 Aziz? kardeşim Bana, hatiâ benden ziyade senin «Servetifünun» ki gençliğin bir kalp rabuası demek olan dün geceki top- lantıda telgwrafını okudular, ve hararetle alkışlandı. Son aramızda bulunmadın ama o metai refakati zamanla mında olduğu gibi gene bizimle beraberdin. Afiyet ve saadetine dualar ederek seni olanca sçogimle kucaklarım. Halid Ziya Uşaklıgil Ben de onu bugün Servetifünun sayıfalarında bir daha kucaklıyor ve kendisine en samimi sevgi ve say- gımı sunuyorum, Ahmed İhsan Tokgöz Şu kâsedeki serin şerbeti içiniz de oiğerleriniz taz6- lensin, Bunu içiniz, yorgunluğunuzu elır,. Koşularda mücadelelerde yorulanların ve üstün gelmiş sayılan» ların başına taç goyarlar; ben de Bize işte böyle bir taç getirdim, Müsaade ediniz de, şu sevgile bağlan- mış tacı başiniza Koyayım.» Ve ben şimdi, gençliğin bana sunduğu bu serin şerbetl içtim; cigerlerim tazelendi. Gençliğin sevgisile çiçeklerden örülmüş olan bu tacı &lıyorum. Bu tacı başımın üstünde taşıyarak, artık bundan sonra din- lenmek üzere yatabilirim. Mes'udane gözlerimi kapa- yıp uyumak için. Mes'ut ve rahat olarak; rahat, meş'ut ve mesrur!