No. 2102—417 UYANIŞ li 23 Antakya Ve İskenderun Meselesi Büyük Mille Meclisinde — Başı 19 uncu sayıfada — Nihayet, celse açılarak Dr. Tevfik Rüştü Aras kür- süye geldi. Hükümetimizin ve Türk milletinin Ap- takya ve İseknderun davası hakkındaki a a rini, son günlerdeki hâdiseleri, Türklerin Antakya daki haklarını ve Fransa hükümerile yapılan takimi ları gayet vâzıh bir şekilde anla Hariciye Vekilimizin Biye adini alkışlarla kesilen söylevinden 8onra, mn saylavlarımız kürsiye gelerek, bu mesele İp ğer düşüncelerini ve samimi hislerini ifade ettiler. ariciye Vekillmiz Dr. "Tevfik Rüştü Aras sözle- rine göyle başlamıştır : Arkadaşlarım.. Bugün 8ize İskenderan ve Antak- ya meselesinin pe halde bulunduğundan bahsede- ceğim. Her şeyden evvel, hergün bana her rastgel- diğiniz her yerde hep bu meseleyi sorduğunuzu dü- şünerek nekadar sabırsızlıkla beklediğinizi bildiğim bu husustaki izahatımın biraz geciktiğinden dolayı mazur görmenizi rica edeceğim Büyük Şefin, bu meseleye dair sarih beyanatını duyduktan gonra Cümhuriyet Hükümetinin bu işle, vasıl can ve başla iştigal binili olduğunu söyie- miye lüzum var mı? Harbi Umumi felâketinin bâ- şımıza yığdığı ve tasfiyesini neslimize bıraktığı bin- bir türlü elemli hesaplarını, Moskovada, Ankarada, Lozanda, ve onları takip eden konuşmalarda ve konferanslarda, görüşerek ve eski inİsikamifkliyın yerlerine sağlam dostinklar ikame ederek hallettik- ten sonra İskenderun ve Anta mukadderatının henüz tatbikatta esaslı bir şekle bağlanmamış olma- 8ı, Türk milletini gece gündüz düşündüren tek milli mesele olarak ortada duruyor. Bu işin sona kalınası nazarımızda ehemmiyetinin diğer vim işleri- mizden farklı olmasından asla değild Büyük Meçlisin yüksek âzasına bazioiybetığli tak- dim ettiği bir ve iki numaralı beyaz kitaplar, bu işle 1921 denberi şaşmuksızın mütemadiyen iştigal ettiğimizi açık gösteren vesikalarla doludur. Taah- hütlere riayeti seven ve istiyen Türkiye Cümhuriyeti hükümeti, dostluğuna ehemmiyet verdiği Fransa ile konuşmak suretiyle, bu Türk mıntakasının, mümkün olsaydı bir an bile mahrum olmasına rıza göstermi- yeceği, hürriyet ve istiklâline, komşuları olan Su- riye ve Lübnanla birlikte tekrar kavuşmasını bek- liyordu. Arzettiğim beyaz kitaptaki vesikalara şöyle sade. ce bir göz ataularca ayan olsa gerektir ki her vesi- ş ve her vesile ile bu görüşümüzü tasrihten asla fariğ olmadık. Son günlerde teati edilen notalar muhteviyatı bu hakikatı açık göstermektedir. İskenderun ve Antakya meselesi bakkında Paris büyük elçimiz marifetiyle Fransa hükümetine veri- len 9 Teşrinisvvel 1946 tarihli notada; Milletler Cemiyeti Konseyinde tarafımdan ve Fransa Hariciye Müsteşarı Vienot tarafından yapılan beyanata işaret edilerek Fransa hükümetinin Suriye ve Lubnan ile yapmakta olduğu muahedelere mümasil bir muahe- denin İskenderun ve Antukyna mınlhkaları Türk aha: lisi ile de müzukereye Fransanıu &w4de olup olma: dığı hakkında ne karır ittihuz edeceği gorulınuş ve bu sualin iradına amil olan esaşatı hukukiye müc meilen ifade edilmişti. Bu notamıza Fravaa — ti 10 Teşriniseni 1956 da cevap vermiştir. Bu cev bın ihtiva ettiği başlıca noktaları hülüsatan mii ceğim Dr. Tevfik Rüştü Aras, bundan sonra Fransanın verdiği cevabi nota ile bu notaya verdiğimiz cevabı izah etmiş ve Antakya - İskenderun davamızın ne kadar haklı olduğunu delilterie gösterdikten sonra, meselenlo, Milletler Cemiyetine intikal ekli. söy- lemiş ve hitabesini şu suretle bitirmiştir Bu enretle Milletler Ceniiyeti bizim li milli ve büyük bir meselemizle iştigal etmiye, bele sulh ve iktisadi bakımdan şimali İranın cenup kısmından başlıyarak Türkiyenin Van gölünün ve Diyarbekirin cenup mıntakasın: teşkil eden büyük bir kıtasile İrakın şimalini ve Suriyenin şimalinde küçük bir mıntakayı ihtiva etmek üzere yakın şarkın kocamun bir sahasile Akdeniz ve Avrupa arasındaki ımübade- lelerin tek esaslı bir limanı olan bu Türk mıntaka- sının emniyet ve ikbali hakkında mütaleâsını bildir- miye davet edilmiş oluyor, Hariciyemizin bu safhayı du dikkat ve itina ile takip edeceğini vemiu eüeritn, Şimdi bu suretle harekete müşaade ve itimat bus yurmanızı rica ederim. Fluzurunuzda vaziyeti daima adım adım olduğu gibi arzedeceğim. İcabıuda lcap “e > almak her vakit sizindir. iciye Vekilimizden sonra göz alan Iasih Kap- lan ama söylevini gu suretle bağlamıştır: «İktisadi emniyetlmiz ise hepinizce, bütün dünya» ca malümdur. O cephede neler olduğunu pk öl biliriz. Bunu iktisadi işlerde bütün dünyanın hocası olan Fransızlar da elbette bilirler. Türk milletinin iktisadi hiçbir hakkı yok mudur! Yaşadığı yurdunda, kendi müstakil yurdunda iktisadi emniyetini iste mez mi? Biziim kendilerinden istediğimiz de Sanca- ğın sadece istiklâli ve muhtariyeti idi. Onu da mı çok görüyorlar? Biz Türk milleti, başına Büyük Dev- let Reisimiz, Büyük Şefimiz Atutürk olduğu halde her halde bu Sancağın mebdei belli olmıyan günler- denberi Türklerin yurdu, yuvası olduğunu kani ola rak biran evvel bütün dünyaca bu hakkın verilme- sini bekliyoruz Raşih Kaplandan Sonra kürsiye gelen Mavisa saylavı Relik ince, çok heyecanlı söylevi arasında bilhassa şunları söylemiştir : «Sayın arkadaşlar, dayasında haklı olauların tul- tuğu kuvvetli yolu gösteren ve bildiren izahatı din- ledikten, işittikten sonra hepimizin milli vicdanın» dan kopup gelen sedaya tercüman olan ve müli viedanımızda ezelden ebede kadar bize hediye edil- miş olan bir yurdun hatıralarını ve mevcudiyetini korumak işin elden gelen gayreti yaptıklarını gös- termek itibarile hükümetimizin bu husustaki cnerjik faaliyetini memnuwiyetle, m karşılıyaruk sö- züme Gön ig vazife tanır A larımızın ie vlarak hayatın mul- telif izde igl karşısında birçok elem, keder, sürür ve heyecan devri yaşamış adamlarız. Fakat, sorarım #Z2B,. İlkinoltegrisin ilkinde en büyük Atatürkün An- takyadan bahsettiği zaman bir an içerisinde husule gelen heyecana kaçımız, hayatta kaç defa tesadiit ettik. Bu, bütün vicdan ve müşterek duygularınızın bir anda elektriklenmiş olmasından doğan bır he- yecaudan başka birşey değildi. Bunu yalnız e a e ya değil, pr yaşı ile vüçcudümüzün bütü sabının hareketi İfade etilk, Bu haksiz kam ifadesi değildi. © kadar haklı idik ki, kendisile hali ihtilâfta bulundu» &nmuz Fransa dehi, defastla teyit etmişti Fransa tarafından defeavla beyit edilmiş olan bir hakkın tanıumamış olmusı, sukutuhayeli insanlar için haki- katen uzap oluyor,