ULUS | ADIMIZ, ANDIMIZDIR 3 BİRİNCİKÂNUN 1936 P Son haberlerimiz uçuıwu sayfadadır HER YERDE 5 KURUŞ Başbetke YENİ HÂDİSELER Falih Rıfkı ATAY 1936 senesi harbsonrası tarihinin en hâdiseli yılı olarak geçiyor. Ra- rışçıların bütün gayretlerine rağ- men, enternasyonal emniyetsizlik havasının gittikçe ağırlaştığını ve bu- nun neticesi olarak, her tarafta, si- lâhlanma yarışının emsalsiz bir hız almakta olduğunu görüyoruz. Fakat bütün bunlar harb tehlikesini menet- mek istiyenlerin azimlerini kırmak değil, bilâkis onları daha şuurlu, daha uyanık ve daha sıkı bir elbirliğile ça- lıştırmağa sebeb olmalıdır. Garb me- deniyetinin ve milli hürriyetlerin ta- ki, yirminci asrım bu çağında, belki hiç bir zaman olmadığı kadar, sul- hun taliine bağlanmıştır. İspanya ihtilâli, içerdeki faciası kadar, dışardaki vahimliğini muha- faza ediyor. Japonya ile Almanya a- rasında bir muahede imza edilmiş ol- masmın bu sıraya tesadüf - etmesi, endişelerin ve bedbin tefsirlerin art- masına sebeb oluyor. Biliyoruz ki japonlar ve alman- lar, bu anlaşmanın, sadece üçüncü enlernasyonalin başka memleketler- deki tahrikleri aleyhine olduğunu, ü- çüncü bir devlete karşı hiç bir taar: ruz kasdına müstenid olmadığını ilân etmektedirler. Yakın dostumuz Sav- yetler vaziyeti böyle mütalaa etmi- yor ve ideolojik cephe birliği teşeb- büslerinin arkasında doğrudan doğ- rüya kendi emniyeti ve umumiyetle- Avrupa ve dünya sulhu için bir teh- did görüyor. Yine dostumuz ingi- Hizler ise, sarih olarak, böyle ideoloji esaslarna — dayanan ayrılıklardan memnun olmadıklarını söylemekte- dirler. Hüdiseler bu yeni şekillerini al- madan çok - evel Türkiyenin rejim ihtilâflarını nasıl telâkki etmiş oldu- u herkesin bildiği bir şeydir. Her millet kendi idare tarzını istediği gi- bi intihab eder; kendi hâkimiyet ira- desini istediği gibi kullanır. Rejim- ler, ne bir memlekete karşı başkaları tarafımdan müdahale mevzuları, ne de, ihraç mallarıdır. Milletler kendi ülkelerinde rejimlerinin müdafaası tedbirlerini almakta da serbesttirler. Yirminci asrın ekonomik, politik ve sosyal buhranları, millâ bünyeler ü- zerinde derin ve biribirine benzer ve- ya benzemez tesirler yapmıştır. Her millet, kendisi için en iyi ve kendi zaruretlerine en uygun nizamı ara- mağa ve tecrübe etmeğe, zarar ve faydaları gene kendine aid olarak, serbestçe devam edebilir. Herhangi bir nizam tecrübesi esasen umumi- Teştirilemez: çünkü bu tecrübeleri gerektiren ihtiyaçlar, coğrafi, sosyal ve ekonomik hususiyetler ayniyleş- tirilemez. Türkiye cumhuriyeti her mem- leket için tecrübesinde muvaffak ol- masından ve milletlerin, sulhun baş- hca garantilerinden biri olan, sükün ve istikrara kavuşmalarından . gayri ne temenni besliyebilir. Şurası haki- kattir ki Türkiye sadece ve umumi sulha yardım edecek olan ve millet. lerin hürriyetlerini müdafaa eden ba- rışçılık cephesinden başka hiç bir cephede ne yer almıştır, ne de yer a- Tacaktır. O, dostluklarma ve herkes için emniyet davasına sadık kalacak- tır. Bu davâ için birleştirici bütün ha- reketlere iştirâk etmek ve ayırıcı bü- tün hareketlerden uzak kalmak: bi- zim olduğu kadar, bu prensip ger- çekten sulh istiyen herkesçe de be- :ı_irıı_;nmk en doğru yol değil mi- Filomuz Yunan sularından bugün ayrılıyor B. Metaksas türk gıızetecilerîne mühim beyanatta bulundu Faler limanında Yavuzun güvertesinde Atina, 2 (Husust surette giden ar- kadaşımızdan telefonla) — General Me- taksas bugün türk gazetecilerini kabul etti. Başvekil gazetecilerimizle uzun müddet şmüştür, General beyana- tında demiştir ki: — Ben, 1915 denberi türk - yunan dostluğunun taraftarıyım, Fakat o za- man elimde bu fikrimi tatbik edecek bir kudret yoktu. 1931 de iktidar mev- kiinde bulunan hükümetin bu antantı tahakkuk ettirmek zaruretini anladığı zaman çok sevinmiştim. İki millet dost: lufa tarihi ve coğrafi bir lüzumla bağ- ' lıdırlar. Hissen de bağlıdirlar: çünkü biz asırlarca beraber yaşadık, Karşılıklı olarak birbirimizi difer milletlerin feva kinde iyi tanıdık, Hattâ diyebilirim ki kanımızla ırklarımız birbirine karış- mıştır. Bizi kimi ayırabilir? İstikbali- miz ve taliimiz birdir ve müşterektir.., Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluğa muvazi olarak kültürel bir ya- kınlığın bütün manâsiyle teminine çok taraftar olduğunu söyliyen General bu: güne kadar yapılması lâzım olan şeyle- rin henüz tamamiyle yapılmadığına ka- ni olduğunu ve daha iyisinin yapılaca- ğını bildirerek: “— Şefinin yaptığı dâhiyane in- kılâblardan — sonra iki dilin karğr. lıklı olarak — öğretilmesi daha ko- laylaşmıştır. İki dilden karşılıklı ola. rak iyi terelmeler yapılmalı; iki dille çıkan ve iki memlekette okunabilmesi kolay gazeteler neşerdilmelidir. Kon- grelerin bu hususta oynadığt Trol âşi- kârdır, Musiki üzerinde bu yolda çalış- malar yapılabilir, İki müzik - arasında yakınlık vardır. Sefarette verilen ıwn— fötte gayet İ dim. Halk müziği de bizim müziğimize çök benziyordu.., Gazeteciler başvekile mu htelif sual- ler sormuşlardır: “— Akdeniz sulbunun korunması için ne düsünüyorsunuz? Müsterek rolümüz ne olabilir?,, * — Akdeniz o kadar da başkalarına BAYIRE LA IAOA DRDPDI Bugün İç sayfalarımızda: İKİNCİ SAYFADA: İki yıldönümü. — Dil köşesi. — İç haberler. UÜÇUNCÜ SAYFA'DA: Dış haberler. — Son dakika. DÖRDÜNCÜ SAYFADA: Bibliyografya. — Yabaner gazete- lerde okuduklarımız, — Cengel ki- tabi. BEŞİNCİ SAYFADA: Dış ticaretimiz. — CH.P, kongre- leri. — Bilinmeyen insan ALTINCI SAYFADA : Diş haberlerin devamı, — İspanya isyanı, TI LARUML ĞAMT RAAT ON aiddir ki Akdenizde bizden bir kuvve- tin hasıl olması için birbirimize tam ittifakla gayet sıkı bir surette bağlı ol- mak zaruretindeyiz. Akdeniz meselesi bir cihan meselesidir. Cihan politika- sıdır. Fakat Ege — denizi ikimizin- dir. İki kıyının sahibleriyiz. Burada biz hâkimiz.,, General dünya sulhu hakkında da “bir savaş tehlikesinin mevcud olduğu- na kani değilim ve hükümetlerin rabı- taları böyle bir tehlikeyi bertaraf ede- ( Somu 3. üncü sayfada ) HATAY HABERLERİ Seçim akşamı ve ertesi günü yapılan protesto nümayişinde Antakya halkından ölenler ve yaralananlar oldu Halka ateş açtıranlar kimlerdir ? Antakyadan kaçıp Lâzkiye'ye gelen bir şahidin anlattığı tüyleri ürperten tafsilât. İstanbul'daki arkadaşımız bi- ze dün akşam gelen şu haberleri verdi : Şam, 2 (Hususi) — Seçim günü ak. şami Antakya'da halk protesto maka- mında miting tarztnda bir nümyiş yap- mıştır. Nümayiş kafileleri, seçime — iş- tirak ederek mebus seçilen Adalı Mebh- med ve Kuseyri Mustâfa'nın evlerinin ö- nünden sükünetle geeçrken polisler ve bu aylelere mensub bazı kimseler tara. fından ateşe tutulmuştur. Üç kişi yara- lanmıştır. Halep, 2 (Hususi) — Seçim gecesi Antakya'da yapılan nümayiş yüzünden hasıl olan heyecan ancak sabaha karşı biraz sükün bulmuştur. Fakat dün sabah saat yedide işlerine gitmek üzere yoldan geçen tük'lere gene Mustafa Kuseyri- nin evinden silâhla hücum edilmiştir. * Halk silâhlı tecavüz üzerine Kuseyrinin ( Sonu 2. inci sayfada ) Kamutay yeni tuz kanunu projesini görüşmeye başladı Belediyeler de, tuzun normalin üstünde fiatlarda satılmasiyle mücadele edecekler Kamuntay dün Fikret Sılay (Kon- ya) nın reisliğinde toplanmıştır. Edir- nenin kurtuluş bayramında, bir kalb B. RUZVELT ŞEREFİNE VERİLEN ZİYAFETTE Eski hukuk prensiplerinin yeniden canlandırılması arzusu ızhar edildi B. Ruzvelt, Amerika'nın Milletler Cemiyetine girmiyeceğini, fakat bir Amerika devletleri birliği kurulmasına Buenos-Aires, 2 (A-A.) — Arjan. tin cumhur reisi Justo, dün akşam A- merika Birleşik Devletleri reisi Ruz- velt şerefine verdiği bir ziyafette söy- B. Rüzvelt lediği nutukta ezcümle demiştir ki ; *“— Amerika devletler arasında hu- kuk müsavatının, hakem usulünün, mu- ahedelere riayetin, milletler arasındaki münasebetleri hüsnüniyetin ve her tür- lü fütuhat fikrinden feragatin birer ha. kikat olmasını görmek arzusundadır. Amerikanın arzusu, millçtlerin bugün gittikçe daha ziyade ayrıldıkları - eski beynelmilel hukuk prensiplerini yeni- taraftar olduğunu söyledi. den canlandırmaktadır. Arjantin, Ame- rika tesanüdü eserine bütün varlığiyle işbirliği etmeğe azmetmiştir. Ta ki, ( Sonu 6. mmcı sayfada ) | sektesinden ölen İstanbul — Mebusu Tümgeneral Şükrü Naili Güökberk'in ölümüne aid hükümet tezkeresi okun- muş ve merbumun kıymetli hatırasına hürmet olarak bir dakika susulmuş- tur. Bundan sorra tuz kanunu layihastı- nın görüşülmesine başlanmıştır. Meh- med Somer (Kütahya) kanunun husu- si ehemiyetine işaret ederek tuzun ve- resiye satışının hükümetle masrafr az olan tüccar arasında bir rekabet do- ğurması ihtimali olduğunu, parası ve bankada teminatı olanların tuzu vere- siye alabileceklerini, asıl küçük esna- fın alamıyacaklarını söyledi ve birçok ihraç maddelerimizle alâkalı olan tuz için alınacak tedbirler Üzerinde çok hassasiyet gösterilmesinin lüzumlu ol- duğunu izah etti. Mehmed Uğur (Srvas) Tuzun mem- ( Sonu 5. inci sayfada ) İSPANYA İSYANI Hükümeltçilerle âsiler resmi tebli zaferlerini bildiriyorlar Madridin bombardıman dan sontaki hali liğlerle (Yazısı 8. ıncı sayfada)