ON YEDİNCİ YIL. NO: 5517 ADIMIZ, ANDIMIZDIR 4 BİRİNCİKÂNUN 1936 CUMA Son haberlerim iğ üçüncü sayfadadır HER YERDE 5 KURUŞ İKİ DOST MEMLEKET SULARINDA YAPTIĞI ZİYARETLERDE COK DERİN BİR DOSTLUK, SAMİMİYET VE HÜRMET GÖREN DONANMAMIZ ANAVÂTANA DÖNÜYOR Denizcilerimiz Cümhuriyet Türkiyesini, Atatürkün çocukları olduklarını her an minnet ve şükranla ve gururla kalblerinde taşıyarak Falih Rıfkı ATAY Karabük demir ve çelik fabrikala- rınm inşası icin ingiliz Brassert şir- keti mümessilleri ile cereyan eden müzakereler nihayet bulmustur: Mu- kavele çarşamba gecesi Ekonomi Bakanımız Celal Bayar'la - şirketin umum müdürü Mösyö Makenzi at sında imza edilmistir. İngiliz tekniği nin mükemmel bir eseri - olacağıma şüphe olmıyan fabrikalar, yılda 180 ile 200 bin ton arasında demir ve çe- Kik istihsal ve memleketin başlıca ih- HBiyaçlarından mühim bir kıstmını te- min edeceklerdir. 1934 de ilân « programının en mühim kısmı, bu idi. İsmet İnönü hükümeti muvaffakrye- tinden ne kadar memnun olsa ve biz Başbakanımızla bu iş için çalışan ar- kadasını ne kadar tebrik etsek yeri vardır. Türk eli demire en eski zamanlar- danberi alışıktır. Ön dokuzuncu asır- da memleketi makinalaşmaktan me- neden sebebler, iç ve dış sebebler, ona bu alışıklığın hasretini çektirmiş- tir. Kabiliyetlerini yarattığı medeni- yetlerle isbat eden bu millet, her tür- li kabiliyetleri olan toprakları üs- tünde bütün on dokuzuncu asırla Yyirminci asrın cümhuriyete kadar sü- ren devrini haracgüzarlar safında ge- çirdi. Cihana en büyük saadet rüya- larından birini veren makina, onu âhları durdu; değil, uzun ekonomi istiklâli olmıyan bir ziraat memleketinin iş krymeti ile müstakil makina memleketlerinin iş krymeti arasındaki farkı ödemeğe hasretti. Bu devir, ebedi olarak nihayet bul- larımız başlıca temin eder rirken, hiç şüphesiz, iki - eksiğimizi derinden hissediyorduk: makinalaş: ma ve elektrikleşme! Bunlar endüs. tri asrmda yaşıyan bir memleketin başlıca alâmetleridir. Makinalaşma tabiri ise, şüphesiz, en başta demir ve çeliği hatıra getirir. Brassert şirketi umum müdürü Mösyö Makenzi, bu mukavelenin, İngilterenin Türkiyeye açmış olduğu ilk kredinin eseri olduğunu bir daha tekrar etmiş, cümhuriyet hükümeti- nin City'de kazanmış olduğu iti- barın derecesine delâlet eden bu an- Taşmanın neticeleri büyük olacağını söylemiştir. Türkiye cümhuriyeti, osmanlı imparatorluğunun uyandır- dığı itibarsızlığı ve itimadsızlığı yen- mek için senelerdenberi sabırla ve fiille çalıştyor. Bu topraklarda Ata- türk devletinin istikrar bulmuş ol masından artık şüphe eden kalma- Mıştır: türk sözü, enternasyonal mü- masebetlerde, tekrar bir emniyet pa- rolası haline gelmiştir. Bize inanan- lar, aldanmış olmazlar: tereddüdleri- ni muhafaza edenlerin çekecekleri hayal sukutu acısının da mesulü biz değiliz. Yavuz, 2 (A.A.) — Anadolu | Ajansının hususi muhabiri bildiri- yor : Donanmamız bu sabah dokuz- da Faler'den hareket etmiş ve dost yunan donanması tarafından parlak bir surette selâmlanmıştır: Erkin gemisi ve denizaltı filomuz daha evvelden hareket etmişti. Sekiz buçukta Atina elçimizin Miralırmız Şükrü Okan'ı ziyar müteakib Yavaz ve Filotilla demir —a — — Ingiliz almışlar ve Yavuz başta, filotilla dümen suyunda, prova hattında Averof, sancakta dört yunan muh- ribi olduğu halde limandan çık- muşlardır. Her iki donanmanın kü- peştelerinde asker ve müzika mev- ki almıştı. Sahilden beş mil mesa- Fede Averof 17 topla donanma- mizı uğurlarken yunan torpidola- reda aksi istikamellte gemileri- mizin pek yukımadüan geçerek se- Tamlıyorlardı. Yavuz da I7 top- sarayı hakkında Deyli Telgraf Gazetesi yazıyor : Memleketimizde son senelerde mü- him bir anayasa buhratı zuhur etmiş. tir. Bu buhranın şiddetini hafifçe göse termiye uğraşmakla hiç bir şey kaza- nılmaz. Bu buhran, kıral ile nazırlar a- rasında anayasanın en hassas noktala- rından biri üzerindeki münasebetlere mütcallik bulunmaktadır, Buhrana sebeb olan meseleler çok naziktir. Ve hükümdarın evlenmesi projelerine alddir. - Bunun için - bir hal sureti bulmak icab edyor. Böyle bir zamanda kıralın taç ve tahtından feragati, hükümdarın milyonlarca sa- dık ve ihlâskâr tebaasını derin keder- lere garkedecektir. Şu ciheti hatırlatmak muvafık olur ki son günlerde kıral Edvard'ın ameri- ( Sonu 6. ıncı sayfada ) GRRIELDL A A ELRKTLDA Bugün İç sayfalarımızda: IKİNCİ SAYFADA: İç haberler, Düşünüşler: Çelikle- şen endüstrimiz, Dil köşesi, UÇUNCU SAYFA'DA: Dış haberler, Son dakika, Politika bahisleri: Koruyucu tedbirler. DÖRDÜNCÜ SAYFADA: Yabancı gazetelerde okuduklarımız, Yol kazalarını önlemek için, Cen- gel Kitabı. BEŞİNCİ SAYFADA: Her şeyden biraz «- Bilinmiyen Insan — İki krymetli misafirimiz. ÇAOAD RARILRRIRIT DA bazı gazete haberleri la veda eylemiştir. Donanmamız karşılıklı çalınan İstiklâl ve yanan marşları ve askerlerin hurra — ses- leri arasında dost ve müttefik ( Sonu 6. ıncı sayfada ) HATAY HABERLERİ Mebus yapılan Adalı Meh- med Halebe kaçtı - Köy- ler basılıyor ve halkın evlerinde, anbarların 'a- ki günlük yiyecekleri bile gasbediliyor. (Yazısı 2. inci saylada DEVLET TİYATROSU YOLUNDA Opera ve temsil akademisi Bir aydanberi güzide bir talim heyeti tarafından tedrisata devam olunuyor Değerli mütehassıs Karl Ebert, şehrimizde ve bir buçuk ay burada ka- lıp verdiği raporunun tatbikine nezaret edecek Medeni ihüiyaç- latımıza uygün bir tiyatro vücuda ge- tirmek, sanat ha- yatımızın bu cep- heden de gelişme» sini temin etmek senelrdenberi ü- zerinde konuşalan bir mevzudur. Bu mevzuu ele alarak incelemiş olan Kültür Bakanımı- zın nihayet sağ- lam bir esas rinde işe giriştiği- ni müjdeliyebili- « riz: Yarınki Devlet tir Kültüt Bakanımız B. Saffet Arıkan ( Sonu 5. inci sayfada ) | en yüksek bir mertebede temsil etmişlerdir Bugün ölümünü haber vermekle muz- tarib olduğumuz, gazetemizin urun se- neler, baş muhazrirliğinde bulunmuş olan Sürd Hebusu merbum Mahrmud Soydam al, 3 (Telefonla) — Siird me- busu B. Mahmud Soydam, bir kaç gün sayfada ) Fıkra: TeAN Bizimle demir işini bitiren ingiliz iş adamı: — Artık City sizi tanıyot, demiş. Yalmız 500 milyonluk İngiliz İmpa- ratorluğunun değil, hemen bütün cihan iş &leminin nabzı City'de atmakta ol. duğunu bilmiyenlerimiz vardır. Mütareke senelerinde Roma'da bir otelin küçük salonunda yanımdaki ile türkçe konuşuyordum. Bir ingiliz pas pazı turistliğe has sokalganlıkla yanı- ma geldi: — Hangi dilde konuşduğunuzu an. layabilirmiyim? — Türkçe! — Nasrl diye hayret etti ve pantalo« nunt göstererek: — Fakat ben türkleri bunun kumaşı kadar siyah zannederdim. Papas esvabı şayaklarının siyahlt « Hınr Tütfen batırlayınız. Halbuki biz gparb medeniyetine doğe ru yollanma teşebbüsünde japonlardan | eskiyiz. Ancek garb âlemi ile bir türlü tanışmağa muvaffak olamadık. Buna Avrupa mekteblerinin tarih dersleri ve bütün edebiyatı mukavemet etti. Dahasr var: osmanlı imparatorluğu garb emperyalizminin sömürgeler kad- rozu içinde idi. Kumral ve beyaz — esir etmeği belki ayrp buldukları için bizi zenci siyahlığrada göstermek - hariciye edebiyatlarının da işine geliyordu. Hi- kâyeyi bilmem bilirmisiniz: yavrusunu yemek isteyen kedi, onu, evvela fareye benzetirmiş? Fakat bütün bu çeşid tertibler, hakie katin galebe etmesine ancak bir müddet engel olabilir: 14 senelik cumuriyet devri, yürümüzü bütön cihanda ağarte tı. Her şeyi evvela kendi kendimize İti mad etmek, sonra herkesi kendimize itimad ettirmekle kazandık. — Fatay,