16 SERVETİFÜNUN tir ki, doğrusu pek nazik bir mesele, | Efendimize izah edemedim; şimdiye kadar Madanı hiç kimseyi istisna etme- miştir. Hiç bir kimseyi... Hattâ ken- disine siyaretçilerle vaki olan muha- Ea UYANIŞ Yıdi e. ek matik yerine vr Türk Telefen : 7-101$ Abonesi: mir sira indi, mi aylığı 600 Mn Gazetemize ilân verecekler, İstanbulda Kamal $ Salih, idir St anşn ve Huli İlan Şirketinn gitmelidir. Vr a, vr Me, ziğı—ilâ gazetesi ulgral ; İstanbul Uyanış abancı Mim 52 İsviçre frangıdır. Kuruştur verelerini bile anlatmaklığım kat'iyen menedil- miştir. Gelen mektupları ben açıyor ve cevap- larını da ben veriyorum; yalnız tiyatro işlerine ait kısım müstesna... Ve daha bazı garip şey- ler var ki, sakınılması icap ediyor. Hattâ bu sebepten turnemizin yolunu değiştirmeğe mec- bur kaldık. Gizli bir kuvvet bize mani oluyor ve Madam bazı meçhul kimselerden çok korku- yor. Meşhur ressamlar yüksek bir para muka- bilinde bir seansın kendilerin hasredilmesini israr ettiler. Meseleyi Madama anlattığım vakit çok kızdı. Öyle zannederim ki, Efendimiz için tenbih harici olarak istisnai bir kabul yapıla. mıyacaktır. Kâtip dehşetli gevezeliğile Muru sıkıntı içinde bırakarak otelin holünde tutuyordu. Mühendis, sabırsızlandı : — Canım efendim, bu sözlere ne lüzum var? dedi. Siz bana yolu gösterin... Kâtip, Muru otel garsonlarından birine tes- lim etti ve garson genç adamı bir fam dö şambra doğru götürdü. Esasen kızda, Muru bekler gi- bi görünüyordu. Hizmetçi bir kapı açtı ve Toni kendisini Tatyananın karsısında buldu. Genç kadın, gülerek Mura yaklaştı : — Sizi holde görmek ne büyük bir saadet | Arkanızı antreye dönmüştünüz. Az kalsın bu bi- zim aptal kâtip sizi geri gönderecekti. — Fakat, emirlerinizi yerine getiriyor. — Bir emrin hilâfında hareket edilmesi bi- linmezse o emrin icra edilmesi de Fakat, otursanıza !.. Mur, Tatyanaya bakıyor; karşısındaki ka- dının hakikaten o olup olmadığını, rüya mı gör- düğünü anlamak istiyordu. Genç kadın, zile basarak sordu: — Bir çay içmez misiniz? Ben bugün, öğ- İe üzeri her tarafı adeta koşarak gezdim. Paris enfes bir şehir... 'Tasavvur ediniz ki, ilk defa olarak Luvru gördüm. Bir tane mi iki mi şes ker istersiniz? Hiç mi? Betim için çay bir şurup gibi çok tatlı olmalıdır. Bu oburluğuma güleceksiniz. Mur, gülmeyi hatırından bile geçirmiyordu. Onun düşündüğü başka şeydi. Kendisine çay hazırlıyan ve mütemadiyen konuşan bu Tatyana, karanlık odasında güzellik ekzersizlerine çalışan, bütün dünyadan ayrı olarak yaşıyan ve çok de- bilinmez... rin bir merhamete lâyık olan, vaktile gördüğü o Tatyananın hakikaten ayni midi? Yoksa ken- disini düşmana teslim eden diğeri, yahut Muru denizlerin öte tarafından imdada çağıran mıydı? Veyahut dün akşamki.. Tatyana, bir Lünağe çekilmiş ve üzeri ren- gârenk etiketlerle kaplı bir bavulu göstererek : — Bu karmakarışıklığı mazur görün, dedi. Henüz yerleşmeğe vakit bulamadım. Hakikaten: bir otel odasına muntazam bir manzara verebil- mek pek güç olüyur. Bunun üserine Mur, bulunduğu küçük sa- lonun içindeki eşyayı gözden geçirmeğe başla- dı: muhtelif biblolar, bir sarı ipekli kumaş par- çası, bir çini vaşo odaya bir hususiyet veriyor- du. Tatyana, &ştönde günün modasına uygun bir şehir elbisesi taşıyor; şapkasını çıkarmış, ondüleli siyah saçlarının bir perçimi alnının bir kısmını kapatıyordu. Fakat, gözler gene o eski gözler Lotettanın gözleriydi. Genç kadın, yaldızlı bir koltuğa kuruluyor; vaktile Lorettanın yaptığı gibi, azamet saçıyor; Mur, ise daima böyle anlarda onun kendisin- den kaçtığını hisseder gibi oluyordu. Ve işte "Tatyana uzun ve müthiş bir ayrılıktan sonra, eg gelek ayni kolaylıkla konuşuyordu. ordu : — Bana söyliyeceklerinizin hepsi bu kadar mı? Aziz dostum, son tesadifimizdenberi hâlâ geveze olmadınız mı? Mur, düşünüyordu Son tesadifimizdenderi ? Sanki dünden bah- seder gibi konuşuyor. Yüksek sesle cevap verdi: — Benim nekadar ağır olduğumu biliyorsu- nuz, Tatyana - sevdiği bir kadının küçük ismi- ni bu şekilde telâffuz etmek ne delice bir hare- ketti. Gönderdiğiniz telgraf üzerine dediğinizi yaptım ve hiç şüpheşiş siz bunu unuttunuz bile... Yardımımşn Bize bir fayda temin edebileceğini tasavvur etmekliğim ge büyük bir gafletmiş! Tatyana, korkar gibi bir hareketle: —A',,dedi. Çehrenizi nekadar müteessir gös- teriyorsunuz ! Halbuki beni görmekle çok sevi- neceğinizi zannediyordum. Ben, sizi karşımda gördüğümden dolayı çok memunum; hattâ beni muvahaze etmeniz bile... Hayır, telgrafımı unut- madım. Fakat, davetime cevap vermemişseniz,. bu benim kabahatin midir?. — Bitmedi — AHMED İHSAN Basımevi İde