26 Kasım 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16

iğ SERVETİFÜNUN No. 2101—416 Yazan : Paul Zillerer Roman: 47 | MEÇHULE DOĞRU.. Çeviren : Ferid Namık Hansoy | — Sizi tekrar görebilir miyim? — Pek mümkün değil... Bütün gün çalışı- yorum ve akşam oluncada, yorgun düşüyorum. — Ya Pazar günleri? — Ne Pazar ve ne de başka gün... Eskisi gibi, elini samimiyetle uzattı; sert bir sesle: — Memleketinize dönünüz, dedi. Sizin ye- riniz orasıdır. Hemen gidiniz! — Yapamıyacağım Liz... Herkes gayesi için bir yol takip etmek meçburiyetindedir. Liz, Murun parmakları arasında buruşan zarfı gösteriyordu : — Sizin için bundan başka bir yol var mı- dır? Memleketimizden ne bekliyorsunuz? Daima o kadın, değil mi? Şimdi artık bana olduğu gibi hakikati itiraf edebilirsiniz. Vaktile kıskanç- tım, artık bunu saklamağa lüzum görmüyorum. Fakat, şimdi hepsi maziye karıştı. Bütün bun- lar bir tiyatro sahnesinden başka birşey değilmiş | Bu tiyatro kelimesi ona vermek istediği bi- leti Mura hatırlattı. — Bu akşam tiyatroya gitmekliğinizi rica etmek istiyordum. Şirketimin direktörlerinden biri bu bileti bana vermişti. Zannedersem çok hissi bir temsil varmış!... Liz, ellerini kulaklarına koydu: — Bana göre değil ve zannedersem, hissi temsiller artık sizin için de bir işe yaramaz. Liz, henüz merdivendeydi ki, bir dakika bile geç kalmak korkusile basamak'atı acele acele çıkıyordu. Mur, onu gözden kaybettikten sonra, son sözleri hâlâ kulaklarında çınlıyordu: Memleke- tinize dönünüz! Sizin yeriniz orasıdır... Heyecanla dolu bu titrek ses uzun müddet dimağını meşgul etti; bu ses her tarafını baş- tan aşağı kuşatan nefis rayiha bulutlarından çık- mışa benziyordu. Babasının bahçesini, neş'eli bağ bozumunu, küçük Kristinin üzümle dolu çekçek arabasını hatırlıyor; yerinin, yeniden açılabilecek ümidin bulunduğu yurdunda oldu- gunu anliyor ve İâkaydile terkettiği bütün şeylerden duyduğu sonsuz bir teessür bütün kal- bini kaplıyordu. Fakat, onu burada, bir daha görünmiyen bir kadını beklemek için, çok yük- sek bir kuvvet tutuyordu. Sür'atli adımlarla Parise girdi. Gece güzel- di. Konkord meydanı ışıklar içinde parıldıyor- du. Mihaniki bir hareketle eli cebine gitti : meş- hur tiyatro biletinin daima cebinde olduğunu anladı. Saatine baktı: giyinmek ve tiyatroya gitmek için bir saat vardı ki, ona ferah ferah kâfi gelebilirdi. Son dakikada, birçok seslerin ayni zaman- da açılmasile suyun hücumu gibi, tiyatro bir anda doluvermiş ve müzik bütün kuvvetile baş- lamıştı. Oyun Hezyan ismindeki bir rövü ile başlamıştı ki, bu rövünün öyle bir fevkalâdeliği olmadığı gibi, bu gibi rövületri de her zaman görmek kabil olabilirdi. İlk defa böyle bir ses ve renk karmakarışıklığına şahit olan Murun fena fena halde canı sıkılmıştı. Mösyö Jurden isminde) irak giymiş bir zat hemen hemen bütün salonu işgal ediyor ve ce- nubi Amerikadan, daha doğrusu her taraftan ge- len bu adam her şeye kumanda veriyordu. Pa- rasının kuvvetile, direktöre şu emri vermiş gi- bi, görünüyordu: Ne san'at ve nede müzik istiyorum. Bana Parisi afhlatmanız lâzım! Fa- kat, kendi tarzınızda değil, benim tarzımda, istediğim gibi!.. Haydi!.. Bütün sahneyi salkım çiçeklerlerinin dalları sarmış ve her çiçek bir kadın olmuştu. Bir ca- mekâna konan bebekler harekete gelerek, arka- larından, kıymetli kumaş şellalelerini sürüklü- yorlar; bunların bazıları ağır bir ihtişamla, di- gerleri şeffaf ve tatlı bir rüzgâr hafifliğile tüy- ler. danteller ve ışıldıyan mücevherat içinde göz kamaştırıyorlar; bütün bu hayaletler 'Wüziğin ahengile yavaş yavaş sahneye yayılıyırlürdı. Mur, her dört saniyede bir, penbe pudra kutusunun üzerine Mon dezir kelimesini basa- rak makinesinin üzerine iğilmiş olan Lizi dü- şünüyordu. Pembe bulutlar bütün kadınların arzularını kaplıyarak salonda dalgalanıyor; bu ışıkları bı renk cereyanını meydana getirebilmek için bin- lerce atelyele zahmetlere giriliyor; hali feveran- da bulunan bir beşeriyetin his ve arzularını tah- rik için, arzın verehileceği ve paranın satın alabileceği bütün lüks, ihtişam sahne üzerine yayılıyordu. $ 4 j A !