26 Kasım 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

26 Kasım 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 SERVETİFÜNUN Bir Öc Alış — Başı 3üncü sayıfada — vızıldıyan sözlere artık ses çıkarmadı. Arlı gencin yüzünü yerlere düşürmüştü... Meleğin önüne gelen genci gücendirdiği sıralar» daydı, Alın saçlı, içerisinde yosunlu taşlar pırıldıyan duru su rengine benzer gözlü, ufak tefek yapılı cana yakın bir genç de her yeni yetişen gibi bu güzel kışla uzaktan uzağa ilgilenmiye başlamıştı. Yaşı Ba- yandan küçüktü ama bundan ne çıkar? Güzelin yağı gorulur mu hiç 9 Küçük Kaya günden güne gönlünün genişlediğini, ve böylece ortaya çıkan boşluğa sevginin dolduğunu seziyordu. Bulunduğu durumdan yana olsun, birarden istenilecek boybos ve çalımdan yana olsun kendisin- de kat kat üstünlerin kıza ermek isterken yaya kal- dığını gördükçe yaklaşmıya da çekiniyordu. Kaya, çok unurlu bir çocuktu. Bayanların elinde oynattık- ları günlük kuklalara benzemezdi. O sevgisinin kar- şılığını iyice anlamadıklarile boşuna uğraşmazdı bile. Evcek güzel kızın goyile de iyi bir karşılaşış onu tanıştırmıştı. Ama ne de olsa gene çekingen davra- nıyor, kızın bir alayına amaç olmaktan korkuyordu. Yersiz ve zamansiz bir ayrılık bütün düşüncele- rini altüst edivermişti.. Meleğin babası Ankaraya gi- derken çoluk çocuğunu da peşine taktı, İçli genç, sevdiği kızdan bugünedek henüz iyi veya kötü hiç No, 2101—416 bir karşılık görmediği için arkasını çok kurcalamadı ve az sonra da Bayanın silik'bir örneğinden başka düşüncesinde küçük bir iz bile kalmamıştı. Kim bilir kurnaz güzel, orada da kaç gençle gö- nül eğlendirmişti... Serin bir ilk yaz günüydü. Ağaçlardan tutunuz da en küçük ota varıucıya kadar çiçek açmışlardı. Bah- çelerin renk ve kokuylaj dolu olduğu bu zamaânler her kuşun bir eşi vardır. İçli bülbüllerin şakrayışı, özlü koncaların patlayışı boşuna değildir. Yeryüzün- de hiç bir değersiz iş yapılmıyor. Bütün gençlik ve görpelik içerisinde uyanan o kendi kendisine yeniden yaşamağa söz veriyor... Kaya, dört yanının serinliğine pek aldırmıyarak pardesüsünü eline almıştı. Çiğdemli kırların hoppa yılı bile sevimli gencin aydınlık yüzünü, pırıltılı saç- larını okşamadan bırakmıyordu... İşittiği küçük bir çığlıkla irkildi, Sağ yandan doğru birkaç kadın ge- liyordu. Kayanın sevgi kaynıyan gözleri gelenlerde birişi- ne takılı kaldı. Uzun zaman yerinden kıpırdamadı. Artık Bayanlar iyice yaklaşmıştı ki, birden tanıdığı- nı anlatabilmek için reverans yaptı. İki yıldanberi göremediği Melaği böyle yeşillikler arasında bulmak bulunur karşılaşmalardan değildi. Kız, Kayayı tanımamıştı. Veya tanımamazlıktan gel- mişti. Fakat, ablası hemen tanıdı ve gülümeiyerek karşılık verdi. Artık bu genç kadın, topluluğu arası- na genç er de katılmıştı, Mutlu çocuğun yürü- dükçe önünde eski günler canlanıyor ve ilk olarak

Bu sayıdan diğer sayfalar: