414 SERVETİFÜNUN No. 2100—415 Yazan : İ — Çeviren : Paul Ziflerer M EÇ A U | F D 0 G R U Ferid Namık Roman: 44 > Hansoy Jandarmalar Şeyhi tutmağa muvaffak olama- dılar. Muhteşem bir tavırla, şahitler tarafına doğru yürüyerek beyaz bornuzu içinde, yüksek boyile mahkeme heyetinin karşısına dikildi; sert bir hareketle kurumuş sağ elini kalbi üzerine kaydırdıktan sonra dudaklarına ve alnına götür- dü. Bu sessiz selâmın kibarlığı karşısında reis bizzat tesir altında kalarak oturduğu yerden kalktı ve ihtiyarın önünde iğildi. Şeyh, söylemeğe başlamıştı. Boğazdan çıkan bir sesle Arap hikemiyatın- dan, bâdiselerden bahsediyor; her cümleyi mü- teakip uzun fasılalarla resmi bir vaziyette süküt ediyor ve hiç bir kimse onun sözünü kesmeğe cesaret edemiyordu, Kelimelerinin mânâsını kim- se anlamıyor; fakat sedasının ve kelimelerinin ahengi herkesi tesir altında bırakıyordu. İhtiyar susunca, umumi süküt ta onu takip etmişti. Şeyh geldiği gibi, gene muntazam a- dımlarla salonu terketmiş, Halef Beyin önünden geçerken, mukaddema Papiyon dü Lak da yap- tığı gibi, genç adamın alnından öpmek için durmuştu. Şeyh, çıktıktan sonra, süratli bir formalite- den başka bir şey cereyan etmemiş; reia basıma- kalıp formaliteleri okadar uzun sürememişti. Şuydu: Suçlu değildir ! IV Aradan birçok aylar geçmişti. Bulvita he- nüz Noel barakaları yerleştiriliyotdu. Mar, o gün, öğle üzeri serbestti. Çünkü şirketinde ta- dilât yapılacağı için bazı yazıhanelerin muvak- katen kapatılmasından istifade edecekti. Önce, eyni sabah Londradan almış olduğu bir mek- tuba cevap vermek için bu boş vakitlerini kul- İsnmağa niyet etti. 4wbeçka, Pedr Glanoru büyük bir nezaketsiz- kle ittiham ediyordu. Murun israrı üzerine kadının Glanora vermiş olduğu vekâleti Gla- nor, Prensesin Rusyadaki bütün haklarını ken- di konsorsiyonun lehine istimal etmişti. Prenses, mektubunda: Çok iyi biliyorum ki, bu meşhur imtiyazların ticari kıymetleri pek cüz'idir, diye yazıyordu. Yalnız benimle bera- ber dolambaçlı işler yapılması mevzuubabs olu- yor ki, bu kurnazca işlere çok sinirleniyorum. İsmimin bu nevi alışveriş için kullanılmasına aslâ müsaade etmiyeceğim; ve bu Mösyöye de müstahak olduğu bir dersi vermek suretile çok memnun ve bahtiyar olacağım. Şu günlerde Londranın yüksek sosyetelerine girmeğe çalı- şiyor. Bütün hesaplarını altüst etmek için kâfi gelecek bir tesiri hazırlıyorum. Bilirsiniz ki, ben, ne taarruz ve ne de mukabele hususunda pek beceriksiz değilimdir; bunuula beraber ar- zularıma zıt olacak bu teşebbüsü yapmak iste- miyorum. Bu adama karşı açacağımız mücadele ile bu mücadeleden vazgeçmek keyfiyetini sizin intihabinıza birakiyorum... Mur, nihayet Glanoru ele geçirecek ve ar- tık Tatyanayı bu adamın pençesinde hırpalat- mak için bir tehlikeye girmiyecekti. Mamafih ona iyi bir darbe indirmek için acele etmeden biraz düşünmek lâzımdı. Kendi kendine: Yarın cevap veririm, dedi. Ve nazarları duvarlara yapıştırılmış sinema, ti- yatro ve daha sair eğlence yerlerinin ilânlarına çevrildi. Bir müzik - Holun ismi altında, büyük bir istihfam işareti göze çarpıyor ve uzun bir zamandanberi, hemen hemen her yerde bu istihfam işaretine tesadif ediliyordu. Bu işaret, inşaat halindeki binaların iskelelerini örtüyor, bütün duvarların uzunluğunca gidiyor; evlerin en yüksek yerlerine kadar uzanıyor; gecele- yin gökyüzünde bir çizgi gibi görünüyordu. Bu her halde, çok esrarengiz bir oyunun esra- rengiz ilânıydı ki, gazetelerin ilânlarına ve hal- kın ağızdan ağıza dolaşan sözlerine ve şayinala- rına inanılmazsa diye buna henüz görülüyordu. 'Tiyatro direktörlüğü bu temsilin inhisarını te- min etmek için birçok fedakârliklara rıza gös- termeğe mecbur olmuştu. Kefalet dolayısile bir Londra bankasına tevdi edilmiş bir meblâğın rakamları ve Vandon meydanındaki bir otelde tutulan, prenslere mahsus daireler anlatıyordu. Bütün san'atlarına, bünerlerine rağmen muhbir- ler, hiç olmazsa fotoğraf makinelerinin camları üzerine bir ay tesbit edecek kadar, bütün bu istihfam işaretlerinin canlı cevabını gözlerile görmeğe muvaffak olamıyorlardı. Gazetecileri kabule mecbur olan zavallı kâtip, yorulmadan,