ON YEDİNCİ YIL. NO: 5502 ADIMIZ, ANDIMIZDIR Başbetke KÖY TERBİYECİLERİ Falih Rıfkı ATAY Geçen gün Kültür Bakanımız Saffet Arıkan, bizi, Eskişehir kurs- larından gelen ilk köy öğretmenle - rinin tatbikatını görmeğe davet etti. Türk ordusunun, aynı zamanda, A- nadolunun yetişimi bakımından ne kıymetli bir mekteb olduğunu bili - yoruz. Şimdi Kültür Bakanlığı, as - kerlik hizmeti tırstmda yüksek ka - biliyet gösteren köylülerimiz arasın- dan bir kısmımı soçiyor. Bunlar 8 ay- bi bir lrurs devrinden sonra, köyleri- ne, terbiyeci olarak, dönüyorlar. Terbiyecilere yalnız okutup yaz- dırma usuülleri değil, türk köyünün umumi kalkınmasına ve köyü hü « kumete daha sıkı bağlamağa — yar - dım edecek her şey öğretilmektedir, Birinin ders verişini gördüm: sizi te- min ederim ki ben ve benim neslim, ön büyük osmünlr şehirlerinin ipti- dai mekteblerinde aslâ böyle bir mu- allim bulmak saadetini - duymadık. Sonra, diğerlerinin bu ders veren ar- kadaşlarını tenkid edişlerine baktım. Bütün kövlülerimizin zekâ ve kabi- Hyetleri bunların yarısı kadar acıldı- ğt zaman, türle köyü davasma hallo- lunmus gözü ile bakabiliriz. Kaldı ki Ankara merkez köyleri. ne dağıtdacak olan bu. terbiveciler, 8 aylık kurslarmm yalnız dört bucuk aylık müddetini bitirmislerdir. Kül. tür Bakanlığı. usullerimizin umumi? kıymeti hakkınmda bir fikir edinmek ve kurs sistemini ona göre tamamla- mak üzere bu kıs 80 öğretmenin köy- lerde alacağı neticeleri. tetkik ede. cektir. Ondan sonra şârkta ve garbta merkezler artırılacak ve kısa bir za- manda bütün köylerimizi - cihazla - mrek için geniş mikyasta tertib alma- caktır. Mesud teşebbüsünden dalayı Kül- türk Baknarmızır - tebrik'etmek- bor- cumuzdur. Balımız:! Türkiye'de nü- fusu 150 den aşağı — binlerce, 400 den az anbinlerce köy var- dır. Munallim mektebleri mezun- ları ile bu köyleri nasıl terbiye edeceğinizi lütfen düşününüz. Son- ra, muallim mektebi mezununun köy çocuklarma okuma vazma dersi vermesinden ne çıkar? Yalnız oku - ma yazma, hattâ yalnız köy çocuğu davası üstünde olsaydık, birçok köy- ler için merkezi bir noktada yatı mek: tebleri vücude getirmek de, çok pa - halı olsa bile, gene mümkün idi. Garblı türk kövlüsü, köyünde, köyü- ü de, terbiyecileri — tarafından ektir. Cumuriyetin bu reh: köy imamımm yerini tuta - cak, köyde partinin ve hükümetin halkası olacak, toprak halkınm kal- kmmasına hizmet edecek, her şey onlar vasıtası ile, kolaylıkla Türkiye ölçüsünde tatbik olunabilecektir. Köyde tarlası ve işi olan terbiye- ci için, bugün vereceğimiz 10 liranın kıymeti ür. 40 bin köyü böy- le donattığımızı farzetseniz, masrafı- mız senede beş milyondan dahı olacaktır. Senede beş milyonla köy çocuklarını okutmak, köye onu il lendiren her hususta rehberlik imkâ- nnt elde etmek, Türkiye için icadı Tâzım gelen bir tedbir idi. Cumuriyet hükümetinin seçim usulü, Savyet Rusyada tatbik olunan delegeler sis- temine de tercih olunabilir. Çünkü delegeler sistemi ile köyden gelişi gü- (Sonu 4. üncü sayfada) Ş ça ö Çatalagzı kömürü bugün geliyor Kömürü getiren tren törenle kalktı Filyos, 18 (A.LA.) — Filyos « Çatal- ağaı hattı nalıa vekili namma Zonguldak valiti Halfâ Aksoy tarafından büyük tö- renle işletmeye açıldı. (Sonu 4. üncü sayfada) Ü Atatürk dün Dr.Şahtı kabul buyurdular Relsi Cumhburumuz Atatürk dün saat 1& de nezdlerinde Hariciye Vekil Doktor Tevfik Rüştü Aras ve İ! d Vekili Celâl Bayar bulunduğu balde alman iktisad nazırı ve Rayşbank teli- si Dr. Şaht'ı kabul buyurmuşlardır. Dr. Şuht gazetecilere memleketimiz hakkındaki intibalarını ve seyahatinin sebeblerini anlattılar Rayşbank başkanı Dr. Şaht sast 20 de Ankara Palasın yeşil — salonunda matbuat mümessillerini kabul etmiştir. Doktor Şaht biraz evvel Atatürk ta- rafından kabul edilmiş — bulunuyordu. Beyanatına “yu dakikada o büyük ve ha- rukulade şahsiyetin tesiri altında bu- Tunmaktayım,, sözleri ile başlıyan ba- kân, Atatürk için * ” —O, yalnız Çanakkale zaferini ka- zanan adam değil, Aynı zamanda bu- günkü Türkiyeyi, maddi ve manevi bu- günkü varlıklariyle iktısad ve kültür (Sonu 5. inci sayfada) Dr. Şaht, İsmetpaşa Kiz E nstitüsünde talebeler arasında Ziraat Bankası umumi heyeti dün toplaridı Bilânço ve hesablar tasdik edildi Umumli heyet büyüklerimize saygılarını bildirdi Zirast bankası umuml heyeti toplantr halinde. (Köşedeki resim toplantıya reislik eden B. Sabit Sağıroğlu (Yazısı 4, üncü sayfada) Son haberlerimiz üçüncü sayfada - 19 SÖONTEŞRİN 1936 PERŞEMBE TErEMLA HER YERDE 5 KURUŞ Yabancı Memleketler Matbuatında Türk Dil ve Tarih Tezlerinin Akisleri Viyanada «Telgraf) Gazetesinde «Güneş -Di Hakk ında Çıkan Makale Türk ilminin terih ve dil üzerindeki yeni buluşları, artık memleket bu- dutları drşında da yayılmağa başla mıştır. Hele bu yaz sonlarındaki üçüncü Türk Dil Kurultayından sonra, Türk tarih ve dil tezleri yabancı memeleket- Jerdeki bilginlerin daha fazla ve daha yakından dikkatlerini celbetmiş ve başka yerlerin gazetelerine de yazı konusu olmuştur. Bu cümleden olarak Viyana'da çıkan “Telegraphen” gazetesinde görü- len bir makalede Türk “Güneş - Dil” toorisi, yalnız dil sahasında değil, tarih üzerindeki anlayışiyle de birlikte ileriye sürülmüştür. Bu makalenin başlığı« ar ve en önemli parçalarını aşağıya alryoruz: Dünya medeniyetinin menşei “GÜNEŞ - DİL” VE “TEL ASMAR” DA ÇIKAN * YILANLI İnsan neslinin menşei nedir? Bu- günkü kültürümüzün kökleri nerede- dir? Bu cski mescle henüz halledilebil « miş değildir. Lâkin hafriyat esnasında meydana çıkan eserlerin manasını ince- den inceye “tabir” suretiyle ona yaklaş- mak mümkün olmuştur. Ön Asyanın Prehistorik kültür merkezlerine, bil- hassa Sumerlere ait taş ve kil üzerine yazılmış caki vesikaların deşifre edil- mesine muvaffakiyet elverdiği tarihten beri, ilk insanlık etrafında yapılan araş- tırmaların veçhesi değişmiştir. Tür' Dil arayıcıları tarafından kurulan Yü neş - Dif” teorisi bu araştırmale-da el- de edilen neticeleri toplamaktadır. “Güneş » Dil” teorisi yalnız Sumer metinlerinin deşifre edilmesi üzerine değli aynı zamanda kıismen ispat edil. miş olan şu nazariyeye dayanmaktadır: Anadolunun özel kültür sahibi en cs- ki sakinleri, Türk asimdan olan ve bin. lerce senedenberi Orta Asya'daki yurt- larından Avrupanın garp kayısına ka- dar akınlar yapmış bulunan milletlerin öncüsüdür. Garpte son asırlarda Anadoluya tek başına hâkim olmuş bulunmak rolünü Selçuk Türklerine atfetmek âdet ol- muştur. Halbuki Selçuklardan başka ve onlardan çok eski Türk kabilelerine, Anadolu'ya bundan binlerce yıl evvel hâkim olmuş nazariyle bakmağa alışe mak lâzımdır. “Güneş - Dil* teorisinin esasların » dan birini teşkil eden bu iddia bir çok hafriyat ile ıspat edilmektedir; “Güneş - Dil” teorisi, cuki türk as » Yendan olan milletlerin Anadoludan bü. tün dünya kültürlerinin ve bilhassâ dün- ya dillerinin tekâmülü üzerine hökima. ne bir surette nafiz olduklarını ve bü- tün dillerin eski Sumer dilinden doğ » müş ve eski Sumer diline bağlı diller olduğunun filolojik ve lengülatik usul- lerle tespiti kabil olduğunu göstermek- Franko hükümetini İtalya tanıdı. Alman- HATAY TÜRKLERİ yanın tanıyacağı dâ| Secim yolsuzluklarını protesto ettiler vesmen bildirilivor (Yazısı 4. üncü Saylad'ı) DOOLRDDCE — SAPII CAYT Bugün İKINCİ SAYFADA: Elişleri sergisinde mükâfat ka- zananlar, ÜÇÜNCÜ SAYFADA: Dış haberler, — Son dakika DÖRDÜNCÜ SAYFADA: İspanya iç barbı. — Cengel kitabı ALTIN”I SAYFADA: Kömür madenlerizin zenginliği. Seçimde yapılan yolsuzlukların bir- çok telgraflarla âli komiser nezdinde pro. testp edildiği haber alınmıştır. Protesto edenler halk: bihakkın temsil eden be- lediye ve meclisi idare reisi ve azâları ve halk mümessilleridir, Suphi Berekât aylesinden Suphi Be- Tekâttan maada olan rükünleri seçime iş. tirak etmemiştir. Seçimlerde zor ve hile Sancak intifabatırıda Hacılar nahi- yesi merkezi kısmen, Küreci köyüzlün yarısı, Narlı Höyük tamamca, Araplı u- şağı köylerinin hepsinin nüfus kayıdla- mr alımarak intihaba iştirak etmiş gibi gösterilmişlerdir. Hakikatte bu köyler halkı intihaba iştirak etmemiştir. Kızıl- lar köyünün üçte bizi, Kırıkhanı erme- nileri mabhalli bükümetin Selim Memduh iseninde birisi vastıasiyle yaptırdığı taz- yik neticesinde intihabata istemiyerek iştirak etmişlerdir. VAZOLAR dedir. (1). Bu, yalnız Semitler ile Elen- ler gibi komşu milletlerin dilleri hake kında değil, aynı zamanda Arnavutlar. la Baskların şimdiye kadar hiç bir dil manzumesine sokulamıyan dilleriyle eski Gotça ve eski Islavca hakkında da varittir. Güneş « Dil'in tesirlerini Hin. distanla Japonyaya ve hattâ Amerika » daki Yukatan yarımadasına kadar takip etmek mümkündür. Yukatanda yaşıyan Mayaların Sumer diline doğrudan dağe ruya karabeti olan bir dil konuştukları ortaya çıkarılmaktadır. “Güneş - DiP" teorisi, dünya medeni. yetine şamil ve Sumer diline doğrudan doğruya varis olarak tanıdığı Türkçeye, güneşin etrafında dönen seyyareler İ çin haiz bulunduğu ehemmiyetin aynı- mı atfetimek-istiyen totaliter bir muha- keme tarzıdır. (2). Bu cesuranc teorinin tarize uğrryas bilecek ne kadar noktası varsa ihtimal dahilinde olduğuna delâlet eden o ka- dat emate de mevcuttur. İlim âlemi çoke tan beri Elen kültürünü en eski kültür olarak tanımaz olmuştur. Girit adası - nın batmış kültürleri bile, - en eski kül. tür olmamakla beraber . Elen kültürün- den haylı eskidirler. Eski Elen ve dolayısiyle - Avrüpa kültürünün hakikt köklerinin İbrahi» m'in efsanevi öz yurdu olan Mezopo- tamya'da, Ur şehrinin etrafındaki saha- da olduğu keşfedilmiştir. Bir müddettenberi Bağdad'ın Cenu- bu Şarkisindeki Tel Asmar'da, Şikago Şark Enstitüsü öğretmenlerinden Proe fesör Hanri Framnkfort tarafından büs yük bir faaliyetle hafriyat yapılmak - tadır. Bu bafriyat pek değerli ve dik- kat uyandırıcı neticeler vermiştir. Haf. Tiyatta çıkan eşyadan bir kısmının yale nız mahdut ilim adamlarını alükadar ete mesine mukabil, diğer kısmı her tarafa alâka uyandıracak mahiyettedir. Tel Asmar'da Elen ve Mikeen kültürlerine tekaddüm eden bir kültür merkeri mev- « Sayfayı çeviriniz « U) “Telgraf” gazetesine bu yazıyı yazan zat, bu Sumer moeselesinde Türk dil tezini bir az yanlış anlamış görünü- ör; “Güneş » DiP” teorisi, bütün dilles rin Sumer dilinden doğmuş olduğu id- diasında değildir. Bilâkis Sumer dili e min Orta Asyadan dünyaya kültür götüe ren Türk göçmenlerinden bit zümrenin Tehçesi olduğunu ileriye sürmektedir. (2) Burada da muharrir, aynı hatas ya düşüyor. Türkçeyi seyyarelerin or « tasında bir merkez olan güneşe benzete tiği halde ona “Sumer diline varis" de- mekte mana yoktur, Türk di! teorisi, Sumerceyi tam bir Türk diyalektn ola- rak tanıt. Türk dili do, hakikaten öyle bir merkezdir ki büyük Türk muhace- ertleriyle yeryüzünün her tarafına küle tür götürmüş ve rüp aşıladığı ye - ni kültürü ifade eden kelimeleri de ora. darmn dillerine yadig&r brrakmıştır.