No. 3100—415 Tiyatro Yazıları : ŞEHİR OPERETİNDE: MASKARA Komedi müzikal, operet gibi eserler, halkın daha ziyade, eylence tarafını tutar; bize, bol kahkaha at- mak, musikinin ve ona refakat eden güzel bir sesin -okşayışlarıyla, kendimizden kaçmak.. düşünüşümüzün hendesesinden kurtulmak imkânlarını verir. Bun yapabilen bir operet, sayılır. ” Ekrem Reşid ve Cemal Reşid kardeşlerin hazır- ladıkları ve şimdi Şehir Tiyatrosu operet kısmında oynanmakta olan, senenin ikinci eseri MASEARA, bütün bu vasıfları haiz pini içindir ki, ona mü- kemmel bir eser diyebiliyo Evet, besteler enfestir; önler. bilhassa Feriha" nın söyledikleri, tatlı ve ılık... Eser baştanbaşa ori- jinal espriler, dudaklardan bir lâhze bile tebessümü eksik etmiyen, hareketlerle dolu... Bütün bunlar ki, bir operette aranılacak şartların başlıcalarıdır, MASKARAyı sonuna kadar zevkle seyredebilmemizi temin ediyor. Ancak.. bunlar, bir operetin, sadece dış görünüş- leridir. Bu gibi eserlerde aradığımız bir ikinci husu- siyet te, eserin cemiyetlik tarafı, yani sosyeteyi alâ- kadar edebilecek cihetleridir. OÖperet diyince, yalnız gülmek, yalnız müzik ve şarkı dinlemek, hatıra gel- mez tabii., Onun bir de bizi kritik eden, sosyal zaaf- larımızı, gülünç hareketlerimizi canlandıran tarafı olmalıdır. İşte, MASKARA bu bakımdan de gayesine ulaş- mış, aile teşkilâtındaki bir takım geçimsizlikleri, anlaşamamazlıkları, bütün teferrüatile ve tam bir muvaffakiyetle sahneye aksettirebilmiştir. Burada, Hâzım evine karşı hasis, fakat kendi basit zevklerini tatmin ederken gayet cömert bir aile reisidir. Hâzım bu rolü harikulâde bir şekilde canlandırırken, bir ta- raftun da bizi, farkına varmadan, terbiye etmektedir. Böyle ailelere yirminci asrın içtimai şartları içersinde pek çok raştlamak kabil olduğu için; onu seyrederken , kahkahalarımız ara muvaffak olmuş bir eser zaruretlerile de kâr- şılaşıyoruz. Eserin temâil ta- rafına gelince: yu- karıda da söyledi. ğimiz gibi Hâzım rolünü fevkalâde bir şekilde başardı. Vasfi Rıza, ekseriya olduğu gibi, bu sefer de maşüm bir deli- kanlı tipini yaşatı- ,Hazımın bir karikatürü UYANIŞ 413 İçimdeki Gölge Gövdesi bir noktadan ne geniş ve ne de uzun doksandokuz ayaklerile doksandokuz kolunu di sallıya içimde arsız bir komşu çocuğu gibi pervasız dolaşıyor. Nice kahbe kanı taşıyan bu mahlük bende bir saray ağası gibi tufeyli yaşıyor... Bu mendeburun başında aksız kocaman gözleri dar. Alnı o kadar var o kadar dar ki... kaşları ikişer tel burun deliklerden ibaret ağzını sormayınız bir hortum misali dişleri iki çengel..... saçsız başı kel İçimdeki gölge gece rüyalarımda gündüz hülyalarımda beynimi yaralıyor ruhumu paralıyor günler geçtikçe böyle içim dalarıyor ralıyor..... Neriman Hikmet yordu. Ve gene, ekseriya olduğu gibi, halkı kalka- .halara boğuyordu. Burada bilhassa bu yıl operet sahnesine iltihak eden, san'atkâr Melek'in kazandığı büyük muvaffakiyeti işaret etmek isteriz. Harikulâde tabii oynuyor, Bedia gene her zamanki gibi... Yani, üstüne aldığı rolü tamamile kavramış ve onu canlan- dırmasını biliyor. Refik Kemal, bugün çeşidi pek ço- galan, yeni şair tiplerinden birini temsil ediyordu. Tamamile mu- vaffak oldu diyebiliriz.Ne- tice itibarile eserin üçüncü perdedeki dra- ma kaçan ta- raflarını, de- korların yek- nesaklığile, baletin biraz zayıf oluşunu nazarı itibara almazsak, MASKARA ya operet sahne- sinde ileri bir adım diyebili- riz. Vasfi Rızanın bir karikatürü 3 AR e