dl No. 2097—412 Halbuki, daralmış mağlup olmuş bir dünya vücude getirdin. Mur, meçhule atladığı günkü gibi, barına- cak bir yeri olmaksızın, şikâyetini köpüklü dal- .galarınkine karıştırarak, rıhtım boyunca serseri :gibi dolaşıyordu. Mur, Parise döndüğü zaman, Şeyh Abdül- kadirin eski kâtibinin davası her muhasebenin mevzuunu teşkil ediyordu. Zengin Rus muhaci- rinin, katli meselesi günün yeni bir vak'asi gibiydi. Tarihi pek yakın olan, meselâ birkaç gün evvel bir Arabın çılgınlık eseri olarak so- kaktan geçen muhtelif kimseleri bıçağile yara- laması gibi kanlı vak'alarla bu cinayet arasında bir münasibet araştırılıyordu. Büyük Robespiyerin ahlâfından olan Mösyö Letibodige Mura tasadifinden bilistifade düşün- ce ve tenkitlerini anlatıyordu: — Polis vazifesinde tekâsül gösteriyor... Şark içimize kadar nüfuz ederek, bizleri evlerimiz içinde, şakaklartınızda öldürmeğe kalkışıyor. Es- kiden Bastili ele geçirmek ve dünyayı kurtar- mak oldukça bir meseleydi... Mur, teşrih ve tahlilinden sakındığı bir is- teksizlik ve kararsızlığa mukavemet edemiyerek ne tekrar odasına ve ne de Mösyö Klare nez- dindeki pansiyonunu tuttu. Raspay bulvarının küçük bir oteline yerleşti. Mösyö Letibadiye ile olan tesadüfünden istifade ederek Lizin sıhhati hakkında malümat aldı. Kamil dayı hoşnutsuzlukla başını kaşıdı. Kü- çük onları fazla meşgul ediyor ve derin bir en- dişe veriyordu. Taşradaki bir teyzesinin yanına uzun bir müddet kalmak için gittiği halde tek- rar Parise dönerek bir ıtrıyat fabrikasında basit bir amele gibi çalışmak için, makul bir sebep bile göstermeksizin, yeniden evi terketmişti. Bu iş, narin genç kız için pek iyi birşey değildi; çünkü sıhhati bozuktu. Mösyö Letibodiye içini çekerek : —Ah| Neredeobizim güzel we neş'eli gece. lerimiz... Tavla partilerimiz .. Dedikten sonra sözünü kesti: — Odanız daima sizi beklemekte... Nikolay Melikov katilinin ceza mahkemesine sevki meselesi Mura maktulün dul karısının mevcudiyetini hatırlatmıştı. O feci hâdisedenberi, bu kadının başına daha bir takım vak'alarda gelmişti ki, Nadejda, genç Hans Katlen ile evlenmesinden saadet beklerken çok kabaca al- UYANIŞ 367 datılmıştı. Çok arzu edilen miras ise elde edile- ceği yerde bilâkis kat'i bir şekilde suya düş- müştü. Hansın bütün teşebbüsleri ufak bir mu- vaffakiyet bile vermemişti. Tediyeyi tehir etti- rerek emtaa biriktirmek suretile servet yapmak için bulduğu bir formül büsbütün mahvolmasile neticelenmişti. Merkezi Avrupanın düşük parala- rına değil, bilâkis İngiliz lirası onun bu kom- binezonlarının zayıf çatısını altın ağırlığile ça- tırdatarak yıkıvermişti. Hans Katlenin cesareti kırılmış ve bütün mevcudiyeti baştan aşağı hid- det kesilmeğe başlamıştı. Birçok servet sahne- lerinden sonra birgün, büsbütün işi azıtmış ve komşular korku ile müdahaleye mecbur kalmış- lardı. Ayni akşam, bir daha görünmemek üzere evi terketmişti. Nadejdanın felâketleri bu defa Mura derin bir merhamet hissi verince kadını mutlaka gör- meğe karar verdi. Çıkmaz sokağın büyük parmaklığı açıktı; mamafih Mur, kapının önünde oldukça bekle- meğe mecbur kaldı. Kapının tokmağını çevirip açıncıya kadar Nedejda, bizzat gelerek açtı. Acı bir sesle * — Bütün hizmetçiler gitti, dedi. Sanki bir hırsız çetesi gibi, ayni günde hepsi çekiliver- diler... Ocak soğuk; yiyecek birşey yok. Her halde, açlıktan ölsün diye düşnmüşlerdi. Nite- kim arzuları da oldu. Bana kalırsa, yarından evvel ölmeği daha ziyade tercih ederim. Mur, Nadejdanın cinayet günündeki ilk gi- yaretini bu gibi şikâyetler e karşıladığını hatır- iyor; fakat bugün sesindeki ahengin büsbütün başka olduğunu anlıyordu. Bu kadında anlaşıl- maz derin bir yeis hissedilmekteydi. Nadejda, artık inlemiyor, ağlamıyordu. “Tatsız bir sesle ağıza aldığı şikâyetlerinde bir sımimiyet ahen- gi vardı. Her zamanki gösterdiği heyecan bu sefer Muru sıkmamıştı. Toni, küçük bir salona girerek sordu : — Matriyona nerede? — Zavallı ihtiyar artık işe yaramaz oldu. Son felâketlerimiz onun da işini ikmal etti. Bu sabah biraz iş yapmak istedi; işte yapmış oldu- gu işlerden bir kısım... Filhakika odada bir karmakarışıklık göze çarpıyordu. — Günde belki bin defa yukarıdan aşağı inip çıkıyordu. Şimdi ise, her eşyanın yerini bile unuttu. Ne yapmalı, bilmem ki?... — Bitmedi —