iğ No. 2097—412 kini saklamıya çalışarak tebrik ediyorlardı. O zamanlar nekadar mes'uttu. Ve saadetinin hep böyle devam edeceğini sanıyordu. Meğer aldanmıştı . . OAldanmasaydı sanki mes'ut olabilecekmiydi?. Aldanmak... O, saadetin şartı- dır za Evet, aldanmıştı. Bunu son günlerde çok iyi anlıyordu.. Kendini sevmiyordu artık.. Hikâye- lerinin mevzuunu bambaşka tiplerden alıyordu.. Artık o vak'aların içinde yaşıyan kendi değildi. Unutulduğunu görüyordu.. Sevilmediğini görü- yordu.. Her şeyi.. her şeyi görüyor ve anlı- yordu... Hakikat bütün iğrençliğile zarşısına dikilmişti. Şimdi, kendinden evvel ayni vaziyete düşenlere acıyordu için için.. Hayır; belki onlara değil, kendine acıyordu.. Evet, şüphesiz ken- dine acıyordu o... Zaten son defa buluşmak üzere nekadar ağır- dan almış; ve nekadar engeller bulmuştu. So- nunda, onun israrları karşısında istemiye iste: miye «Peki!.> diye cevab vermişti. Yarabbim ne kadar alçalmıştı. Keşke israr etmeseydi. Fakat, elinde değildi.. Çünkü seviyordu.. Çün- kü unutulmak., ötekilerin arasına karışmak is- temiyordu... Onu ötekiler gibi sevmemişti bu genç kız... Ona tertemiz aşkının en saf fedakârlıklarını yapmış; lekesiz duygularını onun hoyrat kale- mine yem olarak atmaktan çekinmemişti.. Şimdi bunun karşılığı, sevilmek istiyordu.. Hem ba onun hakkıydı zaten.. değil miki, sevmişti.. Fakat... Bir ara isyanları arasında kendine gelir gibi oldu. Aklına saatine bakmak gelmişti. Baktı.. bir daha baktı : Dokuz buçuk. Birdenbire dü- şüncesi tabiiliğin sınırları içine girivermişti. Kendinde müspet veya menfi bir karar verecek kudreti buluyordu. Biraz daha düşündü. Onun evinin önüne kadar gitmeden bu gece rahat ede- miyecekti.. karar bu... Yürüdü, yürüdü.. Ve, karanlık bir sokağa saptı. Ayakları taşlara takılarak sendeliye sen- deliye ilerledi. Bir dönemeci kıvrılınca, deniz, karşısına uzanıverdi. Yol, kıyıyı takip ediyordu. Biraz, yürüdü; ve alçak bir duvarla çevrilmiş bir bahçenin parmaklıkları önünde durdn.. Ka- pı aralıktı. İri bir kurt köpeği açık kapıyı ko- rumaktaydı. Onu tanıdı ve atlıyarak ellerini yalamak istedi, Genç kız, köpeği elile bir yana iterek yavaşça içeri girdi. Ve, evin kenarından dolaşarak deniz tarafına geçti. 'Tuhafşey.. onun odasında ışık yanıyordu. Hem, balkon kapısı da, açıktı. UYANIŞ 303 Demek evdeydi ha.. Şu halde neden gelme- mişti?. Yoksa içerde birisi mi vardı?... Boş yere, perdelerde bir kadın gölgesi gör- mek veya coşkun bir gülüş işitmek için bek- ledi. Ne bir hareket, nede bir ses vardı. Bel- kide yalnızdı odasında.. O halde işi şakaya bağlıyarak içeri girebildi. Bu onun son ümidiydi. Fakat, ya onu soğuk karşılarsa.. ya odada biç ummadığı bir manzara ile karşılaşırsa,. Meselâ bir kadınla.. Düşünecek vakit yoktu. Ne olursa olsuü, içeri girmek, onu görmek istiyordu. Haline biraz çekidüzen verdi . Saçlarını dü- zeltti.. Daracık eteğini kalçalarına daha iyi yer- leştirdi; ve, bütün bunlardan sonra merdivenlere doğru, yürüdü. Kapı açık.. İçerde hiç ses yok.. Bu sessiz- lik onu ürkütüyordu. Halbuki, merdivenlerden gürültü ile çıkmayı ve neş'eyle odanın ortasına kadar girmeyi taşırlamıştı. Hattâ acile geçen bekleme saatlerinin oyduğu kadar çizgilerini bozmuş ve yerine bir sevinç meskesi takmıştı. Fakat, bu sessizlik onu korkutuyor yapmak istediği şeylerden alıkoyuyordu. Buraya geldi- gine fena mı etmişti?. Yoksa... Merdivenlerden yavaş yavaş.. sessizliği ür- kütmekten korkarak çıktı. Geniş sofada biran durdu.. Oda kapısı açıktı.. Ve, kapı aralığından sızan soluk bir ışık şeridi, sofayı biraz aydın- latıyordu. Merakla ileri atıldı.. Kapıyı aralı- yarak içeri bir göz attı.. Oradaydı.. Kapıya arkası dönük.. Odada, abajurdan dökülen silik ve sarı bir ışık... Kö- şeler karanlık.. Eşya dumanlı gölgeler içinde erimiş gibi... Havada, kalemin kâğıtlar üzerine döktüğü hışırtıdan dalgalar genişlemekte.. Başka ses vok... Hayır, hayır.. bir ses daha var.. Bir gümbürtü bu.. Muntazam aralarla bir yer vuruluyor sanki... Genç kız, biraz dikkat edince, bu sesin kendi kalbinin vuruşları olduğunu anladı. Korkuyordun. Bu sesi duyar da belki arkasına döner diyer... Merakı bu korkusunu çabuk bastırdı. Ne yazıyor acaba? . Masanın üzeri kâğıtlarla dol- muş.. Bir kenarda iri bir şarap şişesile, dolu bir bardak duruyor... Hem ne yazabilir?. Her hangi bir hikâyemi bu? Belkide bir hafta evvel başladığı romandı.. Yok, yok.. genç kız, pek iyi bilirki, o, böyle şeylere ehemmiyet vermez.. yazdığı şey mühim, hem de çok mühim olmtslı..: — Sonu gelecek sayıda —