UL - Hafta Yazısı ; m —— İngiliz Kralı ve İngiltere Kralı ve Hindistan İmparatoru Sa Majeste VİN inci Edvard'ın misafirliği İstanbula tarih o baki- mından çok kıymetli bir sayıta daha yazdı. Bu ta- rh sayfasının yazılmasında ve büyük misafirin Tür. kiyeye gelip ağırlanmasında, Türk Cumhuriyeti inkılâb tarihi de, şenlendi. O tarihin babası olan Atatürke karşı milletin büyük sevgisi bir daha kaynadı. İngiltere ve İngiltere Kralı denince Türkiyenin bü- tün müneverleri 1855 senesinden başlayan 80 yıllık bir tarih akışını karşısında görür. Ben bu seksen yıllık tarihin elli yılığını çok iyi bilirim. Kırım muharebesini İngiliz- ler ve Fransızlarla müttefik olarak yaptığımız ve zafer kazandığımız için o muharebede bulunmuş olan cesur yard. daşlarımızı çocukken yakından görmüştüm. Onların her birinin yüreğinde İngiltereye, İngilizlere ve İngiliz malına karşı derin bir sevgi vardı. O kadarki dediğim tarih- lerde Avrupadan gelen mamul eşyaya aşağıdan gelme denirdi. Aşağının manası Akdeniz yolile gelmek demekti. Sa Majeste Vİ inci Edvard, “Gal Prensi, iken; 23 sene kadar evvelki bir resimleri. SERVETİFÜNUN No. 1030—405 İngiliz Dostluğu Bu sözü söyliyenler aşağıdan gelmenin yamna İngiliz kelimesini ilâve ettikleri gibi sözün manası sade geldiği yeri değil malın sağlamlığını dayanıklığını da anlatırdı. O kadar ki şöyle bir söz ağızlarda hep dolaşırdı : Kendini asacak bile olsan İngiliz sicimi kullan, çünkü kopmaz. 1854 Kırım muharebesinin Paris muahedesile bağ- lanarak Türk İngiliz muhabbetinin temellerini attığı zaman siyasi münasebetler İngiltere ile çok kuvvetlen- mişti. İstanbulda İngiliz tcaret evleri açılmıştı; bunların bir danesi Beyker mağazasıdır. İngiliz Ticaret Odası kurulmuştu. İngilizce dil ile Levant Heralt ve Munitör Önental isminde iki gündelik gazete kurulmuştu. Bun- ların ikisi de 1910 senesine kadar ortadan kaybolmamıştı. Biz mekteb talebesi iken evimize giden gelen bü- yüklerden İngilizler hakkında duyduğum sözler bana ve benim gibi o zamanın yeni yetişenlerine İngiliz muhab- beti vermişti. O kadar ki 1908 inkılâbının ilk günle. rinde, temmuz içinde, memleketine izinli olarak giden ve dönüp gelen İngiliz Büyuk Elçisi Sir Lavteri Sirkeci istasyonundan çıktığı zaman gençlik büyük alkışlarla karşılamış ve binec:ği elçilik arabasının atlarını söküp arabayı gençler kendileri çekmişti. Dediğim gibi genç yaştan başlıyarak İngiltereye karşı yüreğimde kurulan sevginin tesiriledir ki 1891 de ilk Avrupa seyahatimi yapıp bir aydan ziyade Pariste dur- duktan sonra dolaşmanın ikinci parçasını İngilterede devam etmiştim. 1891 haziranının 20 sinde Britanya isimli yan- dan çarklı bir vapurla İngilterenin o Sutanton limanının nhtımına ayak bastığım zaman yüreğimi tatlı bir hele- can sarmışdı. O yolculukta yani bundan 45 sene evvel yazıp neşrettiğim « Avrupada ne gördüm > kitabımda İngiltere hakkında ilk düşüncelerim ! yazılıdır. Bunları bir münasib zamanda tekrar sayıfalarımıza alırım. Bence mühim olan şey İngiltereye ilk ayak bastığım zaman orada Victoria'nın Kraliçe oluşu ve büyük şairimiz Abdül- hak Hâmidin Türk Elçiliğinde birinci kâtib bulunuşudur. İngiltereye bir de bu sene gittim. Garib tesadif yeni yolculuğum da haziran içinde olmuştur. Fakat birinci ile sonuncusu arasında tam 45 sene geçmiş bulunuyor ve bu müddet içinde İngiltere Kraliçe Victoriaden sonra onun oğlu Vilinci Edvardı, Vilinci Edvarddan sonra Vinci Jorju ve bu defa Villinci Edvardı kraliyet san- dalyesine oturtmuş bulunuyor. Bunların her birisinin İngiliz tarihinde çok büyük rolleri vardır. Hele Kraliçe Vic- torianın devri İogiliz tarihinin en parlak yükselmelerini yazar. Şimdiki Kral Villinci Edvard dahi Türk-İngiliz