10 Eylül 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

10 Eylül 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2090—405 -fında durmadan danseden gölgeler, arasından kırmızı ışıklar geçen ve dumanla örtülü bir ha- yal alayıddaima hareket içindeydi. Bulutlara ka- dar uzanan alevleri fışkıran büyük bir ocak ve sarı, yeşil renkli akislerle parıldıyan lâv şellâlesi gibi gözle görülmez evlerin uzun dizi- leri arasındaki bulvarlardan bir cehennem baş- ıyordu. Cehennemlik olanların gireceği cehen- nemin nihayetlendiği yer burasidi ki, sağdan soldan gelenleri ayni gizli kuvvet yakalıyor, sürükliyordu. Mur, bu büyük fırına karşı mü- cadele ve ateşin dalgalarına mukavemet göste- ren bazi İnsanları görüyor; fakat onların bu mukavemetleri uzun sürmüyor; girdaba kapılıp gidiyorlardı. Yavaş yavaş bütün bu gölgeler yığını arasından, küçük şekillere dikkat ediyor; verilen bir işaretle hareketsiz kalan veyahut ileriye atılan bir çekirge sürüsü görüyordu: O- tomobiller daha solda, boş bir mesafe içinde, her dönemeçte devrilmek tehlikesine giren ve acemi acemi dolaşan büyük kanatlı sinekler bu- lunuyordu: Otobüsler. Bu iki gurup arasındaki küçük siyah noktalar, çekirge ve büyük sinek- ler tarafından ezilmek tehlikesile daima hareket içindeydiler. Yukarıdan bakıldığı zaman, onların da bu kızgın mıntakaya doğru gitmek için acele ettikleri ve bu aceleci tavurlarında bir acaiplik olduğu görülüyordu. Meydanın ortasında, Met- ropolitenin karanlık uçurumu etrafında dönüyorlar; kendilerini çeken huniye yaklaşarak biribiri üze- rine düşüyor, yıkılıyorlar ve bu manzaraları büyük bir kürek üzetine konmuş kömür parça- larını andıriyordu. Hepsi biribiri arkasından heyecanla fırına doğru atılıyorlardı. Mur : Acaba bunlar hangi iblisin? Bütün bu avanakların koştukları ocağı kim yakiyor? diye düşünüyor; bir memleket hasreti bütün varlığını kaplıyordu. Burada ne arıyordu? Arasıra, bazı ufak tefek haberlerini aldığı kizını, küçük Kristini düşünüyor; kendi kendine: Benim çocuğum mu? diye sorduğu zaman gaipten bir ses ona cevap veriyordu: — O, Lorettanın çocuğudur!. Bundan sana ne! Bütün bu sesler ve kafasına saplanan fikirler gözlerini yaşlarla dolduruyordu. Birdenbire başının üstündeki gökyüzü çatlar gibi olmuş; şimdiye kadar hiç işitmeğiği insa- nınkine kehzemiyen, korktünç bir ses, bir Opar. Jörün madeni sesi ingilizce olarak hırtldaMmıştı * Alle... Allo.. Şimdi Sinyora Culya Sanderiniyi dinliyeceksinisi Uzaklardan denizlerin, öbür tarafından bir şarkı geliyor; kof, manasız ve soğuk olarak çın- UYANIŞ 255 SEMAVER — Başı 245 inci sayıfada — kiciliği temin etmiştir. İkinci paragrafta ise bu vahşilik mevcut olmakla beraber buruk, tanenli lezzetine rağmen iştihamızı kamçılıyan; bile bile yapılan ve zevki için yapılan vicelerin lezzeti var. Her iki halde de leşin şiirini, leş ve canlı münasebetinden doğan Iyrismei buluyoruz. Oka- dar ki, denizde şişmiş kedi ölülerinin bizde doğurduğu sempati bir nevi ballade sayabilece- &imiz son iki cümleyi şiddetten düşürüyor. Kediler deki yırtıcı şiire mukabil, bakınız, Btelyanos Hrisopulos gemisi nde nasıl bir sükün var: <Köyün bütün çocukları, hattâ Japon mağa- zalarından, oyuncakçı dükânlarından alınmış motörlü sandallara, yeşil ve beyaz boyalı yelken- lilere sahip olanlar bile bir büyük çam ağacı- nın dibindeki konferausta hazır bulundular. Stelyanes Heisopulos gemisini batırmak için bütün tertibat hazırdı. Çocukların içinde derhal mühendisler peyda olmuş, toplar yapılmış, tü- İfekler hazırlanmış, kocaman taşlar bir kenara yığılmıştı. Trifon, her zamanki gibi boyu kadar gemi- sile deniz kenarina inmişti. Sessada yoktu, or- tada gemiye çoktandır tertibatsız, münlerit pey- da olan düşmanlar gözükmüyordu. Trifon, banyoların kenarına hazırladığı, ço- cukların her gün bozduğu kızağı da dokunul- mamış bir halde buldu. Gemisini oraya yerleş- tirdi. Öndeki tahtayı çeker çekmez yağlanmış kızaktan gemi hızla kaydı ve suya gömüldü. Hafif bir keşişleme esiyordu. Siçim gitgide bo- şanıyor; gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu. şte o zaman soba borusundan yapılan top, küçük çamların içinden patladı. Geminin yanı- na isabet eden taş, ona biraz daha bız vermiş, gemi büsbütün yan yatmış gidiyordu. Bir ikinci, bir üçüncü top patladı. Faküt isabet vaki olma- dı, Trifon şaşırmış, gemiyi geri çekmeğe imkân lıyordu. Sonra bir hecimere, Allaha karşı gelen inşanlat tatafından icıt edilmiş makine gürültü patıtdı içinde kalıydr; ku'akları delen haykır- malar, bir metörun İorultusu, acunun her bir noktasından gelen yirmi dil üzerine bağrişma- lar, tehtike içinde can çekişen ve bocalıyam ge- milerin imdadı, zenci şarkıları, borsa haberleri, Leninin hastalığı ve bir yarış atının ismi işi- tiliyotdu. — Bitmedi — BA ..

Bu sayıdan diğer sayfalar: