174 SERVETİFÜNUN No.3085—400 Yazan : > | Çeviren : Paul Zifferer | M EÇ H U L E DO GR U | Ferid Namık Roman : 27 | ”. Hansoy | Harold Kingsley, son günlerde kendisinden çok bahsedilen M. dö Suders ismindeki birisile müzakeredeydi. Bu adam, Alman sanayi âlemin- deki çok müessir bir rolünü Wall Streetde de göstermek ve amerikan sermayesile rekabet edecek yeni bir deniz yolları şirketi tesis etmek için Bremden gelmişti. Harptenberi Nevyorkta bulun- ması dolayısile Almanya ile Birleşik hükümet- ler arasındaki uzlaşma denemesinde büyük bir muvaffakiyet elde etmişti. Tatyana, kocasının M. dö Lüdersle çok alâ- kadar olduğunu ve onunla daima buluştuğunu biliyordu. Onun kocasile meşgul olmadığını ve süratli bir selâmdan sonra, Kingsleyin arkasın- daki, gemide tanılan İspanyol viyolonistinin ev- velâ işgal eltiği yere oturmak için gittiğini gö- rünce hayret etmişti. İspanyol viyolonisti, Amerika turnesini bi- tirmiş; şimdi, Kingsleylerin villâsında bir veda konseri vermeğe hazırlanmağa başlamıştı ki, Tatyana da, Madam Kingsley tarafından bu kon- sere davet edilmişti. Viyolonist, Glanıru M. dö Lüderse terke- derek, bir tesadif eseri gibi, locanın diğer bir köşesine, 'Tatyananın arkasına çekilmişti. Hiç Kipgeleyler büyük binalardan birinin taraçası üzerindeki küçük bir villâda oturuyorlardı. ummadığı böyle bir tesadiften öyle bir sevinç duyuyordu ki, bu sevincini gizlemek için Nev- yorktan bahsetmeğe başlamıştı. Orkestra harekete gelmişti. Opera mevsimi- nin çoktan bitmiş bulurmasına rağmen, meşhur İtalyan muganniyesi Culya Sanderini bu gala suvaresinde bütün san'atini gösterecekti. 'Tatyana kalabalığa, yanında bulunanlara tağ- men, Pedr Glanorun bütün başlar içinde gene göründüğüne dikkat ediyor ve otun genç yü- zündeki cesaret ve cevvaliyetin bütün izlerini okuyordu. Kalbi can sıkıntısile çarpmağa başla- mıştı. Çünkü biraz evvel; İspanyol müzisiyeni- nin gevezeliği esnasında, kocasının Madam Kin- gsleyle muhaveresinin bir kelimesini bile atla- madan dinlemişti. Pedr, eski hatıraları canlan- dırmak ister gibi kinayelerde bulunuyordu ki, Tatyananın bunlardan hiç haberi yoktu. O mü- temadiyen anlatıyor, en zarif sözleri söylemek- ten geri kalmıyordu. Tatyana, fikirlerinin ka- rışıklığını toplamak istiyor; fakat etrafındaki ha- raretli fısıldaşmalari işittikçe ve ihtiras dalgası içinde geçen havayı teneffüs ettikçe kendisini daha fena hissediyordu. Nihayet perde kapanmış; alkışlar çınlamıştı. Emlâk ve akar sahibi Teksaslı bir zengin, Oklahamalı bir fabrikstör 'Tatyanaya prezante edilmek üzere locaya girdiler; Culya Sanderi- ninin meşhur sesinden daha ziyade Tatyananın misilsiz güzelliğinin suvareye daha büyük bir parlaklık verdiğini söylediler. Biraz serinlemek için herkes locanin ark& kısmına çekilmişti. Madam Kingsley, misafirlerile meşgul olur- ken, Pedr Glanor da M. dö Lüdersle canlı bir muhavereye koyulmuştu. Zilin çalması üzerine Kingsley, Tatyananın yakınındaki İspanyol viyolonistinin yerine geç- mişti. Glanor, bir lâhza kadar, Etelle loca ge- risinde kalmış; bu vaziyet Tatyananın endişeli bakışlarından kaçımamış ve aynaların birinde, ko- casının Etele doğru iğildiğini, ensesinden ve daha sonra omuzundan öptüğünü görmüştü. Bu- nu ehemmiyetsiz telâkki etmiş veilk düşüncesi Kingsley olmuştu. Okadar canlı ve heyecanlı bir hareketle adamın elinden yakalamıştı ki bu hareketi çok gayri tabii ve fena bir vaziyet do-