84 SERVETİFÜNÜUN > N Yukarıda, Kâni Servet tarafından uygun ve mu: vaffak hatlarla çizilmiş bir karikatürünü gördüğü- nüz Cahid Saffet, giirlerini bir kitap şeklinde or. taya çıkaracaktır. dşağıdaki şir, hazırladığı ki- tapta yer tutacak göllerden biridir: Kapanan Kapılar Gün geşiyor.. kapılar maziye kapanıyor, Ben geçen günlerimden bir eser arıyorum. Kumlarda bir denizin çıplaklığı yanıyor, Ben ömrümü akmıyan sulara sarıyorum. Zaman bir kağnı gibi acıyla gıcırdıyor Kıyıyı bekliyenler suyu sandalla geçti. Ufuklar rüzgârlara artık esmeyin diyor, Göğe sığmıyan dağlar kuyuya nasıl göçtü? Gün geçtikçe ümitler gelecek günler bekler, Ağlıyor kapılarda varılmıyan sabahlar; Bir serap arkasında boşa gitti emekler Bir gün dize gelmedi karşımızda ilâhlar.. Gayem senelerimden hayatımı alıyor Mukaddes âyinlerle sustu hisli kemanlar. Heveslerin dizinde nedametle ağlıyor Zengin güzelliklere hasret çeken zamanlar.. Cahid Saffet No. 2080 —395 larım - Suad Dervişin hikâyesile Hüseyin Avninin makalesi müstesna - okadar saman çöpü gibi şeyler ki, hiçbir şey okumamış gibiyim. Ve Nurullah Atacın yazısını * ciddi bir yazıyı okurken âdetim ol- duğu ürere, dikkate değer yerlerini çizmek için, eli- me kırmızı kalemi alarak - okumağa başlıyorum. Yazının başlığı «terakkiye dair», Muharrir, başka» larının ve kendinin medeniyete ve terakkiye dair ölan fikirlerini serdettikten sonra şu neticeye varıyor: «Allah - kötü vasıflardan - kurtulmuş insandır, terak- ki, insanın kurtulmasıdır» : terakkiyi cemiyete değil, insana mal eden bir görüş, hem de mistik bir görüş. Öyle ki, onca inzivaya çekilmiş dervişler en müterak- kiinşan! Bunu kendisi de itiraf ediyor: «bir nevi terakki mietikliği - mysficisme du pogrde- mi * Niçin olmasın >» Buraya da bir - powrgwoi pas 1 - dese tamam olurdu! Muharririn insancı görüşü okadar mistik ki <bütün nevin mayasında Tanrılaşmak istidadı olduğunu ka- bul etmek şarttır» diyor ve bu sözlerile terakkinin cemiyetlik bir şey olduğunu tamamile inkâr etmiş oluyor. #ğer insanlar terakkiyi cemiyet dışında ve kendi fertliklerinde bulacaklarsa medeniyete, toplu- luğa, cemiyet teşkilâtına ne ihtiyaçları var? «İnsana ve - cemiyete de değil de - yalnız insana inanmak» terakkiye inanmaksa cemiyet nerede kalıyor * Cemiyet bir takım kuvvetli ve teşkilâtlı bağlarla bir araya toplıyan ve tabiat kuvvetlerini yenme, ihtiyaçları tatmin etme, gaye ile ilerleme gibi unsurlardan müteşekkil oterakkiye götüren yoldur. Ve eğer insan - Nurullah Atacın dediği gibi - terakkiye «kötü vasıflarından» kurtularak varacaksa gene bu yoldan ilerliyecektir. Bu cemiyet de tarihlik mezisine, coğrafyalık mevkiine bu bunların vü» cude getirdiği ihtiyaçlara bağlı milli cemiyettir. Dünya yuvarlak kaldıkça, dünyada karalar ve denizler kaldıkça, bir yerde yaz bir yerde kış oldukça, cemiyetler milli cemiyet olarak kalacaktır. Biz terakkiyi bu milli cemiyetler içinde arıyacağız, - mistik bir insanlık inanışında değil Nurullah Ataç yazısını bir ilğhi ile bitiriyor. Ben de bir ilâhi ile bitireceğim: İlâhi Nurullah Ataç ve zayıf dâhiler | Vahdet Gültekin sında İbrahim Belen'in gıraladığı istatistikler var. Bu müsbet bir adama benziyor biraz.. Bn nihayet Nurullah Atacın yazısı geliyor. Niye en gora atmışlar acaba Nurullah Atacı ; O imzasının bile yazısının altına konulmasına tahammül edemez! Bunu bir vesile bilse de şu çocuklara darılsa diye düşünüyorum.. 89'uncu sayfadayız. Fakat şimdiye kadar okuduk- — YABANCI KELİMELER Türkçede Nasıl Yazılmalı ? Bu mevzu etrafında, ötedenberi muhtelif gö- rüş ve düşünüşler vardır. Yazarken ve okurken hemen herkesin sık sık takıldığı bu mevzu etra- fandaki hangi görüş ve düşünüş daha doğru, daha isabetlidir 9. İşte bir mesele! Daha halledilmiş olmıyan bu mesele, bir ke. re de gelecek sayılarda çıkacak makalelerde tetkik olunacaktır, Makaleler şu imzayı taşıyacak: VAHDET GÜLTEKİN