No, 2080—395 a . 5 Kedi için. «Gündüz» diye aylık bir mecmua çikiyor. Bu meomuanın 15 Haziran tarihli ve 3 numaralı sayı- sında,.. ve 82ncı sayıfasında bir nesircik gözüme ilişti : serlâvha « Yağmurlar damlarken...», imza «Şeref Şenpınar», serlâvhanın altında ol kenarda «20/5/9386 Beyoğlu», sağ kenarda « - Yaramaz kedime - »İ Bu nesircikten bu sütunda bahsedişimin sebebi ne 1, Pençelemek isteği mi, yoksa..... - nedeh olmasın - okşamak arzusu mu ?. Doğrudan doğruya neo, ne de bu! Bununla beraber, bu mnesirciği pençelemekten ziyade okşamak daha yerinde..... bence! Çünkü, ger- çi oldukça satıhtan devgirme, oldukça... basit ya- zılıış, ama..... hiç kıymetsiz de değil doğrusu! Benitn hoşuma, gitti! İsterseniz, buna bir «her nedense» kay- dı da ekleyiverelim | «Her nedense» mi? Buna beni tanıyanların dudak büküp gülümsediklerini görür gibi oluyorum! Onlar, bu «- Yaramaz kedime -> ithaflı nesir parçasının sırt kediye hayranlık ifadeli olduğu için benim ho- şuma gittiğini düşünürler... ve düşünüyorlar! Hattâ, hemen bütün detaylarile notetmeme rağemen, sa- hifeyi açar açmaz ilk olarak gözüme iliçenin de « - Yaramaz kedime » > olduğunu ve bu nesir parça» sını Sırf bunun için okuduğumu ileri şüreceklerdir! Hakları var mıf.....İ Kedi! Her devirde, her yerde, her yaşta, her türlü duygu ve fikir besliyen herkesle kedi arasında - müs bet olsan, menfi olenn - bir ilişiklik, bir karışıklık vardır. Şuuri, gayrişunri bir temes, bir... nasıl an- lstayım 1. Bu öyle bir şeydir, ki...... Şimdi, gözlerim masanın üstünde duran bir tas- hih pruvasına ilişti şöyle bir.. ve ne göreyim! Ben- den bahis! Orada benden nasıl bahsedildiğini, - eğer merak ederseniz - yandaki sahifede «Haftada Bir» sütunundaki «Yainızlık sevgisi» yazısının sonuna ya kın satırlarına bir gözatışla öğrenebilirdiniz; ancak «Görüyorsunuz ki bahis gitgide uzadı; «Kedi Pençesi» nin fıkraları gibi, bir takım tedailerle aydınlığın sr- nırlarını aşarak, meçhule doğru yolaldı.. Bu mevzu da, daha ziyade konuşmanın bir gevezelik halini als masından, korktuğum içindir, belki. Artık susaca- gım...» diyen Gavsi Halid Ozansoyun, ondan sonra «fakat, şunu bir kere daha tekrarlıyarak» diye lâkır- dısına imzasile beraber üç buçuk satır kattığına, burada bu tarzda sıcağı sıcağına dokunmak için, iki işi bir çırpıda halledip &izi ayrı ayrı iki zahmete katlan- maktan kurtardım | G. H. O! Galiba geçen hafta'taşındığı komşu sü- tuna iyice yerleştikten sonra «Güle güle oturun!» demeği, semte yeni taşınan komşulara bu maksatla GÜNLERİM.. Ellerim buz gibi.. ellerim tlık. Hava dondurucu, hayır bir alev, Şehir, cadde, sokak, gök, kaldırım, ev; Şimdi renk çinde, şimdi karanlık ! Yollar taze yeşil.. yollar çakıl, kum. Gözlerim göklerde, gözlerim yer Geceyarısında, gündüz, seherde, Uykum bir szarap; bir sevinç uykum ! Bir kuru yaprağım, hayır bir taşım. Mıhlıyım bir avuç su üzerinde. İçim benden ayrı, içim yerınde, Ah kalbim ağrıyor, of hayır başım! 4. SIRRI UZELLİ biraz geçee gitmek âdet olduğunu göz önünde tuta- rak gecikdirişim, kendisine hoş görünmemiş de bana dokunmaktan kendini alamamış! Hem sade okadar değil; bana iltifatlı bir ithafla hediye etmek nezake- tini gösterdiği ilk eseri <Sevmek İçin Sevmek» den de bahsi geciktirmiş ve bunu «Kritik» yollu hükümlere bağlamağı Andre Jidin «Dünyü Nimetleri» düğüm- lerini titiz tercümesile şözmeğe uğraşan Avni İnsele kaptırmış bulunuyorum. Halbuki, ben..... Tamam ! Demin «Her devirde, her yerde, her yaşta, her türlü duygu ve fikir besiiyen herkesle kedi ara- sında - müsbet olsun, menfi olsun - bir ilişiklik, bir karışıklık, vardır. Şuuri, gayrişauri bir temas, bir... nasıl anlatayım 9. Bu öyle,bir şeydir, ki.....» derken gözlerim onun fıkrasındaki bana dokunan satırlara gitmişti. Şimdi gene oraya dönerken, Gavsi Halid Ozansoyun «Sevmek İçin Sevmek» kitabının kabin- daki her ikl «Senin de, iğri damda yukarıya doğru biribiriniu peşi sıra tırmanan karalı, beyazlı bir çift kediyi hatırlattığını notediyorum. Ve bunu notet- mekle de, sade onun kitabından bahsetmiş olmakla kalmıyorum,.. ayni zamanda kedinin her zaman v6 mekânda, rol oynadığı, tesir bıraktığı yollu sözüme başka bir misal göstermiş oluyorum. En yeni, en «terü taze» misallerden ikisi : o nesireik ve bu kitapcık, işta! «Şuuri, gayrişuuri bir temas, bir...» Yukarıda yarıda bıraktığım bundan ötesiydi; «Na- sıl anlatayım ? Bu, öyle bir şeydir, ki.......* nin etraflı anlatılışı da,... bu araya girişten sonra, artık buraya sığmaz, başka bir sefere! Bir not daha — A, —.. . Uzelli, bu ilm ay ötedenberi sems pati ile karşılanmış, okşanmı kedi dastu, - aradan geçen zaman alanin la dosüluğmni emir olas bilir; ancak, çekingenliğinde değişiklik 2. O, yok! Gene şürlerini e içinde, ya musasının gözünde saklamağı tercih edi- asrada zoraki olarak neşir ına çıkanlara da, ak defa gölgeliklerde rastgelini güzeşicriiiiikkan » sempati iesbı olsa gerek!» e De duyan bu sütunun sahibi, geçende «Kurun» zetesinin haftalık ilâvesinin bir ke- nayında karşılaştığı bie yi iy aydınlığa çıkarmak ar- istemedi. sehifenin yukarısını çiçek» lendiren şiir, iğ o rini