ün No. 2080—395 Biz dahi, biz dahi ruhlarımızın acıklı sıkıntılarını duyduk diyorlardı. Arsular bizi rahat çalışmuğa bırak- mazlar. — .. Bu yaz bütün arsularım susamışlı. Onlar çöller aşmış gibiydi. İçtikleri sulardan hasta olduklarım bildiğim için kendimi onlara su vermekten menetmiştim. (Misyanın uyuduğu, arıların yediği, üzerlerinde gü- neşin gecikir gibi göründüğü salkımlar vardı.) Her akşam yatağımın bag ucuna bir arzu çomelirdi. Onu her fecirde orada bulurdum. O bütün gece beni beklerdi. Yürüdüm, arzularımı yormak istedim; fakai, vücu- dümden başka bir şey yormadım. Cl&odaliste şimdi de Bütün arzularımın ŞARKISINI Terennüm et. Bu gece nasıl bir rüya gördüğümü bilmiyorum. Uyandığım zaman bütün arzularımı susamış buldum. Uykuda iken onlar çöller aşmış gibiydi. Endişemiz arzu ile melâl arasında sallarır, Arzular yorulmak nedir bilmiyecek misiniz? Oh!Oh!Oh!OR! Geçmekie olan bu şehvetoik - belki de pek yakında geçecek. Heyat! Heyat! İzdiraplarımı nasıl temdit edeceğimi bilirim; fakat, arzularımı nasıl ehlileştireceğimi bilmem. Endişemiz arzu ile melâl arasında sallanır, Bütün beşeriyet bana yatağında dönen ve uyku arı» yan bir hasta gibi göründü - sükünet arıyan fakat, uyku bile bulamıyan bir hasta, Arsularım nioe dünyalar aşk ve doymak nedir bilmedi. Bütün tabiat şehvet susuzluğu ile sükünet sususluğu arasında kıvranıyor. Biz, sesız apartımanlarda feldâkel diye bağırdık. Biz, geceden başka bir şey görünmiyen kulelere çıktık, Biz, dişi köpekler, kuruyan ağaçlı yollar boyunca “#diraplan havladık, Biz, dişi arslanlar, Auwreste'te kükredik; biz, dişi develer göller kenarındaki saz ve yosunları yedik; çöl lerde bol su olmadığı için, içi boş nebat saplarının usa- resini emdik. Biz, kırlangıçlar, gıdasız, deryalar aştık. Biz, çekirgeler, açlığımın gidermek için her geyi mahkfetmeğe meobur olduk. Biz, fırtınaların salladığı yosunlarız. Biz, rüzgârların yuvarladığı kar taneleriyiz. Ah! Büyük bir huzur için kurlarıcı olümü arzu ediyorum ki, dermansız kalacak arsularım yeni iena- sühlere meydan vermesin, Arcu | Seni yollar üzerinde sürükledim; büyük ş6- hirlerde sarhoş eltim, fakai, hararetimi, söndüremedim. UYANIŞ b dh Bir Gülüş Kaldı Aynalarda Bir masal oldu ıztırablar, Gün taşınınca gözlerimizden; Roözgâr saçları usulca okşar, Hayat ta Kaçar usulca bizden.. Bakışın değil. bu uzak, mavi Göğün altında ebed! bahar: Kolları bana uzanan servi... Bahçemi saran onun nefesi, Günün ardında bu hâtıralar KI uzaklaşan bir ayak sesi... Kokular yağdı, belki, toprağa, Gözler, serviye bakıp, dalar da... Hatıralar ki, kaçtı uzağa, Bir gülüş kaldi aynalarda... Gavsi Halid Ozansoy ip g — Seni mehtaplı gecelerde yıkadım; her yerde do- laşırdım, dalgalarda salladım, dalgalada uyultum... Arzu | Arzu Seni ne yapayım 1 Söyle, ne istiyorsun * yorulmak nedir bülmiyecek misin sen* Mehtap meşeler arasından göründü. Diğer zaman- lar gibi güzeldi. Onlar gruplar halinde konuşuyorlardı. Söylenenlerden dağnık cümleler kavrıyabiliyordum. Her- kes aşktan bahsediyordu Hiç kimse muhatabının ken- disini dinleyip dinlemediğini düşünmüyordu. Sonra muhavereler başka mecraya aktılar. Ay, meşelerin kalın dalları arasından kaybolurken onlar, yanyana yapraklara uzandılar ve geciken erkek ve kadınların konuşmalarını dinlemeğe koyuldular fakat, hiç bir şey anlıyamadılar: çünki ihtiyatla söylenen söz- ler, nehrin yosunlara çarparak, husule getirdiği sese bürünerek bir fısıltı halinde yükseliyordu. O esnada Simiane kalkmış, kendisine sarmaşıklar. dan bir tac yapmıştı. Yırtılan yaprakların kokusunu duymuştum. Helâne, elbisesinin üzerine düşen saçla- nnı çözmüştü, Rachel de gözlerini ıslatmak ve onları uykuya hazırlamak arzusile nemli yosunlar toplamağa gitmişti. — Bitmedi —