94 SERVETİFÜNUN . b e ümmi No.2030—395 Yazan : Paul Ziflerer Roman s 22 | MEÇHULE DOĞRU. Çeviren : Ferid Namık Hansoy — Mösyö Melikov, hayattayken, nasıl oldu- gunu pek iyi bilmiyorum, bütün telgraflarını daima kendisinin getirmesi için bir çapkınla uyuşmuştu. Bu çocuk, okadar telgraf getiriyor- du ki, her seferinde iki frank balışiş alıyor; İattâ bu, akşamları dörde veyahut beşe çıkı- yordu. Parayı ben veriyordum. Nihayet onu iyice tanımağa muvaffak olmuştum. Mösyö Me- likovun ölümünden sonra da gelmeğe başlamıştı. Beni de bir takım sözlerle kandırmağa çalışı- yor; fakat ben öna hiç bir ehemmiyet vermiyor- düm. Beni ihtilâl ve bolşeviklikle tehdit ediyor ve hattâ insanı tahrib edici bazı broşürlerde ge- tiriyordu. Bidayette, bütün bu hal ve tavırları ciddiye almamıştım. Beni hiddetlendirmekten okadar zevk duyuyordu ki... Fakat bir gün... Kisaviye susmuştu. Maziyi hatırlamak ona biraz zorca geliyordu. Mur, tekrarlıyarak soruyordu : — Fakat bir gün? — Onbeş gün oluyor ki, Madam Melikov, mutadı veçhile, gene o uğursuz kâğıtları ara- mak için evi altüst etmişti. Lüdovik, sankiher şeyi biliyormuş gibi, garip kinayelerle bir ke- nara çekilerek kıs kıs gülmeğe başlamıştı. Öğün- meği “seviyordu. Buda ikinci bir tabiatıydı. Şüphelendim. Ve onu daha yakından takip ve sıkışlırmağa başladım. Nihayet mevzuubahsolan ve hattâ ele geçirebilmek için hayatını tehlike- ye koyduğu bu kâğıtları bildiğini bana büyük bir cür'etle itiraf etti. Ne şekil çapkındı bu... Hiddetimden çok hoşlanıyordu. Çünkü çok edep- Biz bir şeydi. Bu işi Moskovitlerin hesabına yaptığını bana söylemişti. Bu, ihtimal ki bir yalandı... Çünkü bu canavar pek ender olarak doğru söyler. Fakat ifşaatındanberi, korkudan sıyrılamadım gitti. Kisaviye, durmuştu. Bakışları, Murdan im- dat bekler gibi, yalvarır bir şekil almıştı. Mur, tereddütle soruyordu : — Şüpheleriniz içinde Madam Melikovun hissesine de bir şey var mı? — Ben, artık evdeki vazifemi tamamlamış- tem. Fakat ilk kelimede, Madam sözünü tamam- lattıramadı. Beni dinlerken ahmak Motyayı Tan- rının cezalarile tehdit etmeğe başlamıştı. İddia- sına göre, ben bir deliymişim!.. Evi bırakma. ğa hazırlandığım vakit aylığımı iki misli yapı- yor... Bundan ne anlaşılır bilemiyorum 'ki!.. Mur, çok şaşkın olarak tekrar ediyordu: — Evet!.. Nasıl bilmeli ve nasıl izah et- meli ? — Bana kalırsa, bu kadın, herşeyi yapma- ga muktedirdir... Hattâ, Lüdoviki satın alma- Ba bile... — Polisin bu işten haberi var mı! — Size danışmadan bir şey söylemeğe ce- saret edemedim doğrusu... Mur, derin bir nefes almıştı. Nadejda ile buluştukları saatleri düşünüyordu. O, bidayette kendisine bir şeriki cürüm ve bir sırdaş gibi muamele etmişti. Öteki kaçmış; fakat kendisi daha henüz kurtulmağa muvaffak olamamıştı, Meseleyi daima gizli tutuyordu. — Benim temiz Kisaviyem. İyi düşünelim; acele iş zararlı olur. — Efendimiz nesil isterse... — O halde anlaşıldı. Haydi gidelim!.. Me- seleyi Madam Melikova ben anlatacağım. Kisaviye, iğilmişti. Çok büyük şapkası en- sesine kadar düşüyor ve Murun arkasından ya- vaşça yürüyordu. Bulvarı köşesini dönerlerken Mar, birdenbire, geriye dönmüştü : — Bilbassa şunu unutma, diyordu. Hiç bir şüphenin Matmazel Tatyana ile münasibeti ol- mamalı!.. Anlaşıldı mı? — Mösyönün emirlerini harfiyen tntacağım. Mur, adımlarını yavaşlatmıştı. Birkaç dakika sonra, bir gazeteci barakasının önünde durmuş ve gazeteci kadının henüz nemli olan sayıfalart katlamakla meşgul olduğunu görmüştü. Harici hâdise ve baberlere karşı okadar merakı yoktu. Yalnız, yoldan geçerken, daima zihnini kurca- lıyan mevzu için bazı ufak tefek yazılar bulmak ümidile gazetelerin büyük yazılarına bir göz gezdirmek istemişti. Fakat bu defa, yıldırım darbesi yemiş gibi, birdenbire iğilmişti. Zira dostu Halef Beyin fo- toğrafisini görmüştü. Kendi kendine: — Acaba, bir felâkete mi nğradı? Bu ga- zete ile ne münesibeti var? diyordu. Kendisine cavap veren büyük yazılara doğ- ru gözlerini yaklaştırmıştı :