2 Temmuz 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

2 Temmuz 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a 90 SERVETİFÜNUN No. 2080—395 Yazan: Andr&ö Gide Dünya Nimetleri Çeviren : Avni İnsel Aleşler diyarında bütün dişlerim döküldü. Kongoda, bir timsah ayağımın birini yedi, Hinilerde beni, vücudümü yeşil ve şeffaf kılan, bir nevi kasvei hastalığı yakaladı. Gözlerim büyümüş gibiydi. Aydınlık bir beldede yaşıyordum, Orada her akşam muhtelif cinayetler işlenirdi. Bu cinayellere rağmen kadirgalar « ki oantler evidir - rıhlim boyunoca içleri bomboş dolaşırlardı. Bir gün bu kadirgalardan birinde denize açıldım. Vali, heves ve arzuma kırk tane güçlü kuvvetli adam vermişti. Dört gün ve üç gece denizlerde çalkanmışlık. O zavallı adamlar benim için nefis kut- vetlerini aşındırmışlardı. Onların, kabaran kuvvetini yeknesak yorgunluk uyuşturmuştu. Kürekleri daimi su- relle suya sokup çıkarmak onları yormuştu. Onların, maziye gömülen haraları engin sular üzerinde canlan- mış gibiydi. z Akşama doğru, altın veya kül renginde olan ve ren- gine göre değişip esmer veya sarışın olan ve Âmsler- dam veya Venedik denilen iki şehre girmiştik. IV. Vaktile Boccace zamanında Pamphile ve Fiametta- nın terennüm ettikleri, Fiesole eteklerinde, Floransa ile Fiesole arasında sakin bu ayni bahçelerde - biten aydınlık bir günle - başlıyan bir akşamda, Simiane, Tityre, Menalgue, Nathanağl, Alcide ve diğer bazı davetliler toplanmışlardı. Taraçada ufak bir kahvaltıdan sonra, bahçeye in- F ör Gittiğim Yollar Koyulaşan havayı yırtıp tırnaklarımla, Kızgın ateşten yollar açarak gidiyorum; Düşe kalka ve bütün küuvvetimle, varımla Karanlık gölgelerden kaçarak gidiyorum.. Gidiyorum, buğudan rengin pelteleştiği, Isınmış bir kafanın yarattığı yollardan; Her bakışın bir eski muammayı deştiği, Uzak bir yanardağın lâv attığı yollardan.. Bu yollarda ne ses var, nede bir gölge izi, Kıvranıyor her yerde binlerce renksiz yılan, Yumuşak ışıkları içerek zaman zaman.. Gidiyorum, yırtarak bir ateşten denizi, Yolumu doğurmada gene uzayan yollar, Yorgun adımlarımın sesini sayan yollar.. Fikret Menemenci miş ve defne ve meşe ağaçları arasında musiki peşin- den bir hayli dolaştıktan sonra, günün yorgunluğunu giderecek saatı beklemek için, koruların gizlediği mem- balar yanındaki otlar üzerine uzanmıştık. Gruptan grupa koşuyor ve söylenenleri kapmağa çalışıyordum. Kaptıklarım lime limeydi. Herkes aşktan bahsediyordu. Her zevk, diyordu Eliphas güzeldir ve tadılmak ihtiyacını gösterir. Bütün zevkler bu ihtiyacı göstermez, diyordu Ti- bulle; seçmeli | Biraz daha ötede Bachir ve Phödre'e anlatan T&- rence'ti : — Kabyi ırkından, nefis vücutlü, siyah derili, yeni yetişir bir kız çocuğu sevmiştim. Akşamlarımın neşesi, sabahlarımın izdirabı olan bu çocuk en narin ve en sö- nük aşklarda bile akıllara hayret verici bir ciddiyet muhafaza ediyordu. Simiane'la da Hiylas konuşuyordu. — Şehvet, yenilmesi icap eden küçük bir mey- vadır. Hylas terennüm ediyordu : Yollar kenarında görülüp aşırılan ve dıha tatlı ol- maları istenilen meyvalar gibi daha nefis olmaları iste- nen zevkler yardır. Membalar yanındaki otlara oturmuştuk. .. Bir gece kuşunun şarkıları beni, onların lâkırdı- larından daha fazla meşgul etmişti. Tekrar dinlemeğe başladığım zaman Hylas konuşuyordu ; « Duygularımın her birinin arsuları vardı. Eve döndüğüm zaman hademe ve hizmetçileri sofrada bul- dum. Oturmak için bana küçük bir yer bile yoktu. Şe- ref makamını arzunun verdiği SUSUZLUK işgâl ediyor- du. Diğer susuzluklarda bu makamı kavga ediyorlardı. Bütün masa kavga içindeydi; fakat, bana karşı koyabil- mek için onlar anlaşıyorlardı. Masalarına yaklaşmak dalediğim zaman onlar kalktılar, sarhoş, ve bana hü- cüm ettiler. Beni evimden kovdular; dışarıya sürükle» diler; ben de onlara yeni salkımlar toplamak için tek- tar çıklım. Arşular! Güzel arsular, size ezilmiş salkımlar geli- reoöğim. Arzular! Evime girmeme müsaade edecek olur- samız, iri kadehlerinizi tekrar dolduracağım. Sarhoşluk içinde uyuduğunuz zaman alnımı sarmaşık ve ergu- vanlarla donalayım - alnımdaki yesi sarmaşıklar tam ile örleyim, Varlığımı baştanbaşa kaplıyan sermesti iyi dinle- meme mani oluyordu. Bazan kuşun susmasile geceye, - temaşa eyliyen yalnız benmişim gibi onu - derin bir süküt çökerdi. Bazan da her taraftan, meclisimizden yükselen seslere karışan sesler duyardım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: