70 SERVETİFÜNUN EE Kitab okunmuyor! Yazıma, serlevha olarak, kitab okunmuyor, dedim. Ancak sanmayıma ki okuyucular, bu her kitab için, böyledir. Hayır, hayır!.. Cingöz Recai, Arsen Lüpen tercümeleri, bilmem kaçın- o defa şekil ve eşhas değiştirerek karşımıza çı- kan çeşil çeşit tarihi tefrikalar... evet, bütün bunlar, bu memlekette oldukça geniş bir okuyu- cu kitlesi bulabilmişlerdir.. Yalmz, uzun bir kafa yorgunluğunun, bir uğraşmanın, gerçek bir san'at arayışının mahsülü olan eserlerdir ki, karii birkaç üniversite talebesinden veya birkaç edebiyalseverden öteye aşamamışlır. Hakiki fi. kir ve san'at eserleri ise kitlabcı vitrinlerinin tozlu raflarında,. veya daha hazini sokak iş- porialarında soluyor, çiğneniyor, unutuluyor İ.. Ne parlak bir netice, değil mi?.. Bir san'atkâr veya bir fikir adamı için yıllarca süren bir emeğin, belki de ömrün dörlie birini çalan ard- sz arasız bir çalışmanın sonunda ne parlak bir aldanış?!.. En sıcak ümitlerle adına Babıâli denilen bu yokuşa atılan adam; içinde yaşadığı sonsuz bahardan bize ebedi renkler ve kokular getiri. yor.. fakat biz onun eserlerini, fanilerin ça- murlu ayaklarile çiğneyib geçtiği, işmorta sıra- larına bırakıyoruz.. Bütün bir hayatın deva- manoa süren sancıların, wzturabların, tereddüt. lerin doğurduğu san'at eseri; orada Binbir gece masalları ve Nal Finkerton tercümelerile omuz- daşlık ediyor.. Niçin 9.. Fikir, düşünce, duygu aşıladığı için.. Bu üç kelime ise yirminei asırda yaşıyanlar için birer korkulu rüyadır; birer stkıniı, birer soğukluk, her halde gönül açmıyan bir şeydir... Her hakikat gibi, bu acı hâdisenin de sebeble. rini, gene sosyal köklerde aramalıyız.. O vakit, belki göyle bir neticeye, varabiliriz: Hakiki fi. kir, hakiki sanat hor görülüyor, çünkü... Evet, çünkü onu okuyacak, öğrenecek, düşü. necek olan, herkesten önce, gene gençlerdir. O gençler ki, belki şu dakikada, kimi bir tavla masasının başında, kimi adıma «Top» denilen birldstik yuvarlağın peğinde.. Kimi de, yıldızların yıldızı Marta Egert'in filmini sey- retmektedir.. Peki ama, hepsi öyle mi?.. Hayır, içlerinden yukarda söylediğim gibi bazılarını ayırımsak, diğerleri de Tarzanın o harikulâde maceralarını okumakla meşgul?... ; Gavsi Halid Ozansoy No. 2079—394 Kitablar: —— PORTAKAL BAHÇELERİ Ziya İlhan UMUTLANMA! © Safa Karatay Portakal Bahçeleri — (İstanbul Selâmel Bastmevi 1936 — Fiyatı 30 ErşJ Birkaç yıl evvel arkadaşı İdris Ahmedle beraber “Bir ses İki Nağme, adlı bir şiir dergisi neşreden Ziya İlhan daha o vakitler istikbal için, ümit verici bir istidat olduğunu belirtmişti. “ Portakal Bahçeleri,, is- mini taşıyan son eserinde ise, bunu daha ziyade teba- rüz ettirerek, artık edebiyatımızda bir kıymet olduğunu ispat etmiş bulunuyor. Ziya İlhan ne şudur, ne de bu- dur: O, sadece şairdir.. Zira dört forma tutan şiirler dergisinde orijinal memleket tasvirleri, tatlı bir “senti- mentalisme, içinde çağıldıyan bir çok parçalar, kökü içtimai yaraları araştıran sosyal mevzular; san'atkârın ayni zamandaki samimi duyuşlarıdır.. Bununla beraber... Ziya İlhanın eksikleri de var.. Şiirleri üzerinde fazla durmuyor, onlan parça parça işlemiyor, doldurma mıs- ralara da yer veriyor. Bu yüzden bazen çok güzel bir başlangıçtan sonra, kötü bir bağlayış şiirin kül halindeki kıymetini düşürüyor. Ziya İlhan fena bir şair değil; sadece biraz ihmâl- kâr... Yazımıza son verirken, genç san'atkârın yarın daha kuvvetli eserlerle karşımıza çıkmasını dileyelim ve kitabın ilk şiiri olan “Portakal Bahçelerinin, son kıt'asiyle, “gördüğüm şehir, adlı manzumeden bir parça alalım: «we Portakal bahçeleri gözlerin gibi yavrum: Bazen teselli verir, bazen ümidi boğar. Başını göğsüme koy, biran gözlerini yum, Portakal bahçeleri muhayyelende doğar.» Gördüğüm şehirden: «.,. Bir şehir görüyorunı : deniz ayakucunda; Bir şehit ki güneşi tutuyor avucunda, Gündüzün görünüşü ışıktan bir sal gibi Gece ay ışiğiyle nurlanınca her yeri Gençleşip heybetleşen ihtiyar kaleleri, Tarihini anlatır tatlı bir masal gibi. Bir şehir gördüri : «es veriyor yarından; Bir şehir ki dört mevsim uzayan baharından Ruhları sürükliyor enginde sandal gibi.» Umutlanmai — / Muallim Ahmed Halid Kitabesi, 1936 İstanbul — Fiyatı 30 Erg.) Daha evvelde “Delikanlıyım beni, adlı bir şiir kitabı neşreden Safa Karatay son yazılarını “Umutlan- maİ,, ismini verdiği eserinde topladı. Bu küçük bir şirler ve nesirler dergisidir.. Yarın için büyük ümitler veren Safa Karatay, son kitabında cidden derin duyuş- ların mahsülü olan parçalarla birlikte; yazık ki, bazı alelâdenin seviyesini aşamıyan yazılarını da neşretmiş.. Burada genç yazıcıyı samimiyetle kutlularken, ö- bür eserlerine daha ziyade itina etmesini temenni ederek, yazılarından iki parça alalım: